Güvercin Genetiği

Performans Güvercinlerinde Genetik Aktarım

Tepeli Taklacılar
GÜVERCİNLERDE KALITIM VE ISLAH
Kalıtım bilimi (genetik) basitçe, ana ve babanın özelliklerinin yavrulara nasıl aktarıldığını araştıran bilim dalıdır diye tanımlanır. Bu konunun iyi bilinmesi yanıt aradığımız bazı soruların açıklanmasını sağlayacaktır. Kalıtım konusunda bilinenler henüz sınırlıdır. Yinede, özellikle son yüzyılda bu konuda dev adımlar atılmıştır.
Canlılarla uğraşan bütün dallarda olduğu güvercin yetiştiriciliği için de kalıtım ve ıslahı çok önemli bir konudur. Zira istenen özellikte kuşlar elde etmek için kalıtım kurallarını bilmek gerekir. Genellikle kuşçularımız arasında özelliklerin ana ve babadan yavrulara rastgele aktarıldığı fikri yaygındır. Bir yavrunun yedi göbek uzaklıktaki dede veya ninesine benzeyebileceği söylentisi bunun kanıtıdır. Halbuki her bir özelliğin ana ve babadan yavruya geçme yolu farklılık gösterir. Öyle ki, biz bu konuları iyi kavrarsak bazı özellikler için yavruların göstereceği karakterleri tahmin edebiliriz. Konuların daha iyi anlaşılabilmesi için öncelikle tüm canlılar için geçerli olan kalıtım kurallarına kısaca göz atılmasında ve bazı terimlerin açıklanmasında yarar vardır.
Bütün canlıların vücutları bilindiği gibi ancak mikroskopla görülebilen hücrelerden meydana gelmiştir. Bu hücrelerin her birinde, çekirdek adı verilen yapıların içerisinde o canlının planı bulunur. Her bir özelliği belirleyen ve kromozom adı verilen iplikcikler üzerinde bulunan bölümlere gen denir. Yani genler bir araya gelip kromozomları oluşturur. Kromozomlar hücre çekirdeğinde çiftler halinde bulunurlar. Bunların biri babadan, diğeri ise anadan gelir. Genlerin kromozom üzerinde bulunduğu yere lokus adı verilir. Her canlı türünün kromozom sayısı farklıdır. Örneğin insanlarda 23 çift, sığırda 30 çift, köpekte 39 çift, arıda 16 çift ve güvercinde 21 çift kromozom bulunur.

DOMİNANT (BASKIN), RESSESİV (ÇEKİNİK)
Avusturyalı bir papaz olan Mendel, geçen yüzyılda bezelyeler üzerinde bazı çalışmalar yapmıştır. Araştırdığı konuların değeri ölümünden sonra anlaşılmış ve klasik genetiğin babası olarak anılmaya başlanmıştır. Mendel, düz ve buruşuk tohum yapılarına sahip iki bezelye varyetesini melezleyerek bunlardan meydana gelen yeni bitkilerin tohumlarının düz olduğunu görmüştür. Halbuki bundan önce bu tür çaprazlamalardan her iki özelliğin karışımı özellikler taşıyan canlılar elde edileceğine inanılıyordu. Burada görüldüğü gibi aynı özelliğin farklı olarak ortaya çıkmasını sağlayan genlere birbirinin alleli (eşgeni) denir. Mendel'in yaptığı deneyde görüldüğü gibi düz tohumluluk geni buruşuk tohumluluk geninin etkisini göstermesini engellemiştir. Bunun gibi herhangi bir özelliği etkileyen genin, o özelliği farklı yönde etkileyen allelinin etkisini göstermesini engelliyorsa, bu gen alleli üzerine dominanttır (baskındır). Diğer gen ise (bezelyelerde buruşuk tohumluluğa yol açan gen) resesivdir (çekinik). Buna güvercinlerden örnek vermek gerekirse tepesizlik özelliği tepeliliğe göre dominanttır. Yani bir güvercin anasından tepesizlik genini, babasından ise tepelilik genini alırsa kendisi tepesiz olur.
Bir genin birden fazla alleli olabilir. Aynı gen bu allellerinden bazılarına göre dominantken diğerlerine göre resesiv özellik gösterebilir. Genler genelde harflerle sembolize edilirler. Ancak bütün özelliklerin yabani formlarda görülen biçimini determine eden genler (+) ile gösterilirler.

İNTERMEDİYER KALITIM
Mendel'den sonra bazı araştırmacılar bazı özelliklerin bu kurallara uymadığını belirlediler. Bu araştırmacılar yaptıkları çalışmalarda, ana ve babada farklı olan bir özelliğin yavrularda her ikisinin de çıkmadığını saptamışlardır. Bu şekilde yavrular bir özellik bakımından ebeveynlerin her ikisine de benzemiyor, ana ve babanın özelliklerinin karışımı bir durum gösteriyorlarsa buna intermediyer kalıtım adı verilir. Bu kalıtım şeklinde bir özelliği farklı yönde etkileyen allel genlerin etkisi eşittir. Bu tür bir kalıtıma İspanyol kökenli Andaluz ırkı tavuğun renk kalıtımında görmek mümkündür. Bu tavuklarda beyaz ve siyah tüy rengine sahip ebeveynlerden mavi tüy rengine sahip yavrular elde edilir. Yine güvercinlerden örnek verilmek istenirse, paçalı ve paçasız ana babadan tozluk yada yarım paça olarak adlandırılan ve parmakları tüysüz, ayağın diğer yerleri tüylü yavrular elde edilir. Aynı şekilde kafa ve kuyruğu renkli (siyah, mavi veya kırmızı olabilir) diğer yanları beyaz olan kelebek ırkı güvercinlerde de renk kalıtımı intermediyerdir. Zira ebeveynlerden biri siyah diğeri beyaz olan kuşların yavruları kafa-kuyruk tabir edilen renkte olurlar. Kafası ve kuyruğu renkli kuşlar birbirleriyle çiftleştirilirlerse yavrular 1/4 ihtimalle siyah, 1/4 ihtimalle beyaz ve 2/4 ihtimalle kafa-kuyruk renkli yavrular elde edilir.

HOMOZİGOT ve HETEROZİGOT
Mendel'in düz ve buruşuk tohumlu bezelyeleri çaprazlayarak yalnızca düz tohumlu bezelyeler elde ettiğini daha önce anlatılmıştı. Daha sonra bu yavru dölleri birbirleriyle çaprazladı. Bunlardan elde ettiği bezelyelerden ise 4'te birinin buruşuk tohumlu olduğunu gördü. Buradan ilk ebeveynlerde (düz ve buruşuk tohumlu bezelyeler) görülen özelliklerin ikinci generasyonda ortaya çıkabileceğini ortaya koydu. Yukarıda anlatıldığı gibi bir canlıda herhangi bir özelliği belirleyen genin alleli ile birlikte bulunması, o canlının ele alınan özellik bakımından heterozigot olduğunu gösterir. Bunun tersine yine bir özelliği belirleyen bir çift genin o özelliği aynı yönde etkileyen genler olması durumu ise homozigot olarak tanımlanır. Yani eğer bir özellik için ana ve babadan aynı yönde etkili genler gelirse, o yavru o özellik bakımından homozigottur denir. Aksi takdirde, yani anadan ve babadan bir özelliği farklı yönlerde etkileyen genler gelirse, o yavru o özellik bakımından heterozigottur. 
Güvercinlerde tepesizlik tepeliliğe dominanttır (baskın). Buna göre tepeli bir kuş ile tepesiz bir kuştan olma yavrular tepesiz olurlar ancak tepelilik özelliğini de taşırlar. Yani bu yavrular tepe özelliği bakımından heterozigotturlar. Bu yavruların aralarında çiftleştirilmeleri sonucu yavrular 1/4 ihtimalle tepeli olur. Bu anlatılanlara dayanılarak herhangi bir özellik bakımından homozigot olan ebeveynlerden, o özellik bakımından farklı yavrular alınamaz. Yani tepesizlik özelliği bakımından homozigot olan kuşlardan tepeli yavru alınamaz.

Cr
Cr
+
Cr +
Cr +
+
Cr +
Cr +

Tepeli bir güvercin (cr cr ile gösterilir) ile tepesiz (+ + ile gösterilir) bir güvercinin çiftleştirilmesi sonucu tüm yavrular tepesiz olurlar ancak tepelilik genini taşırlar (cr +).

Cr
+
Cr
Cr Cr
Cr +
+
Cr +
++

Tepeli bir güvercin ile tepesiz bir güvercinden olma yavruların aralarında çiftleştirilmesi sonucu yavrular % 25 ihtimalle tepeli.

Bir canlının herhangi bir dominant özelliği bakımından homozigot mu yoksa heterozigot mu olduğu dış görünüşünden genellikle belli olmaz. Bunun aksine ressesiv bir gen dominant alleli ile birlikte bulunamayacağına göre (aksi takdirde dominant genin öngördüğü özellik dış yapıda görülürdü), bu genin determine ettiği özellik bakımından bu canlı homozigot demektir. Buna dayanarak bütün tepeli güvercinler bu özellik bakımından homozigottur diyebiliriz. 
Herhangi bir canlıda dominant bir özelliğin homozigot halde mi yoksa heterozigot halde mi bulunduğunu anlamak için ressesiv özellik taşıyan bir birey ile çiftleştirilir. Eğer bu çiftleştirmeden elde edilen yavruların hepsi dominant özelliği gösteriyorsa, dominant özelliği taşıyan ebeveynin o özellik bakımından homozigot olduğunu anlarız. Eğer aynı zamanda ressesiv özelliği gösteren yavrular da alınırsa o zaman araştırdığımız dominant özelliğin o canlıda heterozigot durumda olduğunu, yani bu canlının ressesiv özelliği de gizli olarak taşıdığını anlarız.

CİNSİYETE BAĞLI KALITIM
Memeli hayvanların aksine kuşlarda, erkekte ZZ ile gösterilen bir çift cinsiyet kromozomu, dişilerde ise ZW ile gösterilen, yapısal olarak birbirinden farklı bir çift cinsiyet kromozomu bulunur. Dişilerde tek bir Z kromozomu olduğu için, Z kromozomu üzerinde bulunan genlerin çiftleri bulunmaz. Bu kromozomlar üzerinde bulunan genlerin determine ettiği özelliklere cinsiyete bağlı özellikler (karakterler) adı verilir. Buna göre kuşlarda yavruların erkek veya dişi olmaları analarından Z veya W kromozomunu almalarına bağlıdır.
Güvercinlerde buna örnek, daha ilerki konularda göreceğimiz renk açma geni verilebilir. Bu gen cinsiyet kromozomları üzerinde bulunur. Bu geni taşıyan güvercinin rengi açıktır. Sarı rengi buna iyi bir örnektir. Kırmızı tüy rengi genini taşıyan bir güvercin eğer renk açma genini de homozigot halde taşıyorsa rengi sarı olur (diğer birçok renkte de aynı durum izlenebilir). Sarı renkli güvercinlerin aralarında çiftleştirilmeleri sonucu yalnızca sarı renkli yavrular elde edilir. Ancak şekilde de görüldüğü gibi sarı bir erkek (Zd Zd) ile kırmızı bir dişiden (Z+W) olan yavruların erkekleri kırmızı (Z+Zd), dişileri ise sarıdır(ZdW). 
Şekilde de görülebileceği gibi erkek yavrular cinsiyet kromozomlarından birini babalarından, diğerini analarından alırlar. Babalarından aldıkları cinsiyet kromozomunun üzerinde renk açma geni (d) vardır, analarından aldıkları kromozom üzerinde ise renk açma geni (+) bulunmaz. Renk açma geninin bulunmaması durumu baskın olduğu için erkek yavrular kırmızı olurlar. Buna karşılık dişi yavrular Z kromozomunu yalnızca babalarından alabilirler. Z kromozomuyla birlikte renk açma genini de alacaklarından ve bunun karşılığı olmadığından, renk açma geni etkisini göstererek kuşun sarı renkte olmasına yol açar.

KALİTATİF ÖZELLİKLER
Çevre koşullarının etkisinin hiç olmadığı yada çok az olduğu, yani ortaya çıkışları genetik yapıya bağlı olan özellikler kalitatif özellikler olarak adlandırılırlar. Renk, tepe, paça gibi özellikler kalitatif özelliklerdir.

GÜVERCİNLERDE TÜY RENGİNİN KALITIMI
Birçok güvercin yetiştiricisi için sahip olduğu güvercinlerin rengi çok önemlidir. Farklı ırklarda yapılan güzellik yarışmalarında ilk göze çarpan özelliklerden birisi güvercinin rengidir. Tüy renginin tonu, birden fazla renkli kuşlarda bu renklerin dağılımı ve çakmak (pul, tekir), çubuk (şerit, kolon) gibi işaretler güvercinin değerini belirleyen faktörlerdir.

Zd
Zd
Z +
Z + Zd
Z + Zd
W
Zd  W
Zd W

Sarı bir erkek ile kırmızı bir dişiden alınabilecek yavruların dağılımı (renk açma geni d ile, alleli ise + ile gösterilmektedir).

TEMEL RENKLER
Bir güvercinin rengi sahip olduğu şu genlere göre belirlenir:
a) Temel renk geninin ne olduğu,
b) Taşıdığı işaret geni,
c) Bunların dışında renge etkili olan genler. 
Temel renklerden, diğerleri üzerinde baskın olanı posta güvercini kırmızısı olarak da isimlendirilir. İşaret bulunan kuşlarda (çakmak ya da şerit), bu işaretlerin kırmızı, diğer kısımların gri olmasına yol açar. İleride göreceğimiz renk yayma geni ile birlikte bulunması halinde güvercinin kuyruk ve el kanat teleklerinin rengi gri, diğer yerleri koyu bir kırmızı olur. Kırmızı şeritli kuşlar birçok yörede "şekeri" adıyla anılırlar. Bundan sonra bu renkten, diğer kırmızı ile karışmaması bakımından, baskın kırmızı (BA ile sembolize edilir) olarak bahsedilecektir.
İkinci temel rengimiz ise siyahtır (+ ile sembolize edilir). Siyah, güvercinlerde en fazla karşılaşılan temel renktir. Mavi, çakmaklı, miske, sabuni, küllü, siyah galaça, siyah baska vb. güvercinlerin hepsi siyah temel rengini taşırlar. Üçüncü ve diğerlerinin her ikisine göre çekinik olan temel renk ise kahverengidir (b ile sembolize edilir). Birçok yerde bu renk çikolata olarak bilinir. Bu renge güvercinlerde nadiren rastlanır. Temel renkler cinsiyete bağlı bir kalıtım yolu izlerler.

İŞARETLER
İşaret sözcüğü ile mavi, sabuni ve baskın kırmızı renkli kuşların kanat üzerinde bulunan ve kuşçular arasında şerit, çubuk, kolon olarak isimlendirilen koyu renkli çizgiler ile çakmaklı ve miske kuşlarda yine kanat üzerinde bulunan pul şeklindeki koyu renkli tüyler anlaşılmaktadır. Bu iki işaret geninden pullar şerite baskındır. Her iki işarete göre ressesiv olan allelleri ise işaretsizlik genidir. 
Pulların yoğunluğu da farklı işaret olarak algılanır. Öyle ki, bu pulların çok sık ve renklerinin çok koyu olması durumunda kuş siyah olarak algılanabilir. Bunlar gerçek siyah kuşlardan ancak kuyruğunun, özellikle yan teleklerinde maviliğin bulunması ile ayırt edilirler.
Yukarıda belirtildiği gibi yoğun pul (yoğun çakmaklı, yoğun tekir; CT ile sembolize edilir) işareti diğerlerine göre dominanttır. Bu işareti taşıyan kuşlar hemen hemen siyah olurlar, Kanat ve telek tüyleri biraz daha açık renktedir. Bundan sonra normal pul (çakmaklı, tekir; C ile sembolize edilir) işareti, daha sonra şerit (+ ile sembolize edilir) ve bunların hepsine göre ressesiv olan allel, işaretlerin bulunmaması durumudur (c ile sembolize edilir). Bu lokusta bulunan işaret genleri dölden döle geçerken cinsiyete bağlı olmayan bir yol izlerler.

RENK YAYMA GENİ
Dominant olan renk yayma geni S harfiyle sembolize edilir. İşaret genlerinden farklı bir lokusta olmasına rağmen bu genin varlığı işaretlerin etkisinin örtülmesini sağlar. Bir kuş renk yayma genini yalnızca anasından veya babasından dahi almış olsa, yani bu gen yeri bakımından heterozigot halde bulunması durumunda bile işaret ne olursa olsun (çakmak, şerit gibi) eğer temel renk siyahsa güvercin siyah olur; temel renk baskın kırmızı ise kuş kuyruk ve el kanat telekleri hariç kırmızı olur. Bu şekilde, bir özelliğin allel olmayan genlerce etkilenmesi yada allel olmayan genlerin birbirlerini etkilemesi genetikte epistasi olarak isimlendirilir.
Ebeveynlerin yalnızca birisinden renk yayma genini almış, yani bu gen bakımından heterozigot durumda olan bir kuşun işaretleri belli belirsiz görülebilir. Birçok kuşun rengindeki matlık buradan kaynaklanmaktadır.

TEMEL RENK, İŞARET VE RENK YAYMA GENİ ÜZERİNE ÖRNEKLER
Soru: Çakmaklı (tekir) dişi bir güvercin hangi temel rengi, ne durumda taşır?
Yanıt: Temel renk cinsiyete bağlı bir kalıtım yolu izlediği için babasından aldığı bir tek siyah genini (Z+W) taşır. Ancak bunun karşılığı olmadığı için, yani anasından Z kromozomunu almadığından dolayı bu gen bakımından homozigottur.
Soru: Aynı kuşun işaret geni nedir?
Yanıt: Bu kuş ebeveynlerinden birinden pul işaretini (C) almıştır. Ancak diğer ebeveyninden ne aldığı, kuşun dış görünüşünden (fenotip) anlaşılamaz. Diğer gen şerit (+) veya işaretsizlik (c) olabilir. Ülkemizde yetiştirilen güvercin ırkları içerisinde işaretsiz kuşlara pek rastlanmamaktadır. 
Soru: Bu hayvan renk yayma geni bakımından ne durumdadır?
Yanıt: Çakmaklı olduğuna göre, yani renginde pul işareti belli olduğu için bu kuş renk yayma genini taşımaz (+ +).
Soru: Siyah erkek bir güvercin hangi temel rengi, ne durumda taşır?
Yanıt: Siyah olduğu için mutlak surette ebeveynlerinin birisinden siyah temel renk genini almıştır. Diğerinden ise siyah genini de almış olabilir, kahverengi genini de almış olabilir. Yani bu gen bakımından homozigot mu yoksa heterozigot mu olduğu anlaşılamaz.
Soru: Kuşun işaret geni nedir?
Yanıt: Kuş düz siyah renkli olduğu için hangi işaret genini taşıdığını bilemeyiz. İşaret genleri bakımından bütün olasılıklar geçerlidir.
Soru: Renk yayma geni bakımından bu güvercin ne durumdadır?
Yanıt: Kuşun renginin düz siyah olmasından, bu kuşta renk yayma geninin varlığını anlarız. Ancak renk yayma geninin dominant bir gen olması nedeniyle homozigot halde mi yoksa heterozigot halde mi olduğu anlaşılmaz.

Buraya kadar anlatılanlara dayanılarak anaları ve babaları bilinmeyen mavi erkek bir güvercin ile baskın kırmızı (kanat ve kuyruk telekleri gri) dişi bir güvercinin çiftleşmesinden meydana gelecek yavruların olası renklerini tahmin etmeye çalışalım: 
Mavi erkek, temel renk olarak en azından birinden siyah renk genini almıştır. Tabi ki, her iki ebeveynden de siyah renk genlerini almış olabilir. Bu erkek temel renk olarak yavrularına ya siyah rengini geçirecektir veya eğer diğer gen kahverengiyse bu rengi aktaracaktır (siyah temel rengi kahverengi temel rengine göre baskın olduğu için bu erkek kuş siyah temel rengi ile birlikte yalnızca kahverengi temel rengini taşıyabilir). 
Temel renkler cinsiyete bağlı bir kalıtım yolu izlediği için baskın kırmızı dişi kuş yalnızca babasından aldığı baskın kırmızı renk genini taşır. Zira anasından cinsiyet kromozomu almaz. Bir kuşun erkek olması için hem anasından hem de babasından cinsiyet kromozomunu alması gerekir. O halde baskın kırmızı dişi kuş erkek yavrularına baskın kırmızı renk genini geçirir. Bu renk geni diğer temel renklerin ortaya çıkışını engellediği için erkekler baskın kırmızı olur. Dişi yavrular babalarından ya siyah temel renk genini ya da diğer bilinmeyen temel renk genini alacaklardır.
Mavi erkeğin işaret özelliğini belirleyen genlerden birisi şerittir. Diğeri ya şerit genidir ya da işaretsizlik genidir. Bu nedenle yavrularına ya şerit genini ya da eğer diğeri işaretsizlik geni ise bunu geçirecektir. Dişi kuşun ise düz baskın kırmızı olması nedeniyle işaretleri bilinmez. Bu nedenle yavrularına hangi işareti aktaracağı da bilinemez. Bu nedenle yavruların işaret bakımından yarısının ne olacağı bilinemezken diğer yarısı şeritli olacaktır.
Mavi erkek bir güvercin ile baskın kırmızı dişi bir güvercinin renk genlerinin sembollerle gösterimi.

EG: Erkek Güvercin 
DG: Dişi Güvercin 
EY: Erkek Yavru
DY: Dişi Yavru 
TRG: Temel Renk Geni
İG: İşaret Geni 
RYG: Renk Yayma Geni
B: Baskın Kırmızı Geni 
S: Renk Yayma Geni
+: Yabani Formu 
?: Bilinmiyor anlamında

EG
DG
EY
DY
TRG
+?
B-
B+, B?
+-, ?-
İG
+?
??
+?, ??
+?, ??
RYB
++
S?
+S, +?
+S, +?

Erkek kuşta renk yayma geni bulunmaz. Zira eğer bir tane dahi bulunsaydı bu kuşun rengi siyah olmalıydı. Dişi kuş ise düz baskın kırmızı renkte olduğu için en azından bir tane renk yayma geni taşımaktadır. Yavrularına ise ya renk yayma genini geçirebilir ya da, eğer diğer gen renk yayma geninin yabanisi ise bunu geçirebilir. Bu anlatılanlara dayanılarak ve yukarıdaki tablonun incelenmesinden de anlaşılacağı gibi erkek yavruların, baskın kırmızı şeritli (şekeri) veya düz baskın kırmızı, dişi yavruların ise mavi, kahverengi şeritli, düz kahverengi veya siyah olabileceklerini tahmin edebiliriz.

ÇEKİNİK (RESSESİV) KIRMIZI
Taklacı güvercin ırklarında diğerlerine nazaran daha sık rastlanan bu renk baskın kırmızıdan bütün vücudunun kırmızı olması ile ayrılır. e harfi ile sembolize edilen bu gen homozigot halde bulunduğu zaman diğer renk ve renkle ilgili hemen hemen tüm genleri örter. Yani temel rengi, işareti, renk yayma geni ne olursa olsun (ee) genlerini taşıyan güvercin kırmızı olur. Aynı zamanda bu genleri taşıyan güvercinin gaga ve göz renkleri beyaz olur.
Çekinik kırmızının kalıtımına tablo 5'de bir örnek verilmiştir.
Kırmızı bir güvercin (ee) ile kırmızılık geni taşımadığı kesin olarak bilinen herhangi farklı renkli bir güvercinin (++) yavrularının tamamı kırmızı dışında bir renkte olurlar.
Eğer bu yavrular aralarında çiftleştirilirlerse elde edilecek yavrular 1/4 ihtimalle kırmızı 3/4 ihtimalle diğer renkten olurlar.
Bu renkteki kuşların birçoğunda temel rengin siyah olduğu bilinmektedir. Ancak bu durum şart değildir. Yani kırmızı renkli bir güvercinin hangi temel renk genini, hangi işareti vb. genleri taşıdığı bilinemez. Ancak kırmızı renkli yavrular elde etmek için mutlaka ana ve babasında kırmızı renk geni bulunması gerekir. Yani tek bir kırmızı renk geni diğer renklerin etkisini örtmez.

RENK (TONUNU) AÇMA GENİ
Bu gen ile birlikte çekinik kırmızı genlerini taşıyan kuşlar sarı olurlar. Aynı şekilde mavi kuşlar sabuni, çakmaklı kuşlar miske, siyah kuşlar ise zeytini rengini alırlar.
Bu gen cinsiyete bağlı ressesiv bir kalıtım yolu izler. Bu geni taşıyan yavrular yumurtadan çıkar çıkmaz tanınabilirler. Zira bunların hav tüyleri çok seyrektir.

Bu gen ile ilgili bir örnek verelim. Zeytini bir güvercinin rengini belirleyen genler şunlardır:
1. Temel renk siyah (erkekse ++ veya+b, dişiyse +--)
2. İşaret geni için bütün kombinasyonları taşıyabilir (CTCT, CTC,CT+, CTc, CC, C+, Cc, ++, +c, cc).
3. Renk yayma genini homozigot veya heterozigot halde taşır (SS, S+).
4. Çekinik kırmızı geni ya hiç bulunmaz ya da heterozigot halde bulunabilir (++, e+).
5. Renk açma geni homozigot durumda bulunur (erkekse dd, dişiyse d--).

BEYAZ
Güvercinlerde beyaz rengin ortaya çıkmasında birçok farklı gen kombinasyonu rol oynar. Bu nedenle beyaz rengin kalıtımı hakkında bilinenler henüz pek yeterli değildir. Yine aynı sebepten beyaz bir güvercin ile farklı renkte bir güvercinin çiftleştirilmesinden ne renk yavruların alınabileceğini tahmin etmek çok zordur. Bu durum özellikle göz rengi de beyaz olan kuşlar için daha fazla geçerlidir. Ancak bunlardan farklı olarak ressesiv bir kalıtım yolu izleyen ve siyah göz ile birlikte ortaya çıkan beyaz rengin (zwh) diğer beyaz renklerle bir ilişkisi yoktur.

ALACALIK
Beyaz güvercinlerin yanında farklı renklerde alaca renkli güvercinlere de rastlanmaktadır. Bu güvercinlerin üzerinde bulunan beyaz renk dışındaki renkler aynı daha önce anlatılan düz renkli kuşlardaki gibi dölden döle geçer. Ancak beyazlık hemen hemen her zaman bulunur.
Renkli kafa, kanatlar ve kuyruk ve beyaz göğüs aynen siyah gözlü beyazlarda olduğu gibi çekinik (ressesiv) bir kalıtım yolu izler. Kelebek ırkı güvercinlerde görülen renkli kafa ve kuyruk (kara kuyruk, kara baş, altınbaş), intermediyer bir kalıtım yolu izlemektedir. Zira bu kuşlarda siyah ve beyaz renkli ana babadan, kafa, kuyruk renkli yavrular elde edilmektedir. Ancak beyaz renkli kuşların aralarında çiftleştirilmeleri sonucu yalnızca beyaz yavrular, siyahlardan ise yalnızca siyah yavrular alınabilir. Fakat kafa ve kuyruğu renkli kuşların aralarında çiftleştirilmeleri sonucu beyaz, siyah ve kafa, kuyruğu renkli yavrular elde edilebilir.
Bunların dışında da farklı alaca renkli kuşlar bulunmaktadır. Bunların kalıtımı konusunun oldukça karmaşık bir yol izlediği tahmin edilmektedir.

DİĞER ÖZELLİKLERİN KALITIMI
GAGA
Her ne kadar gaga uzunluğunun kalıtım yolu tam anlamıyla açıklanmamış olsa da bazı çalışmalar ve gözlemler gaga uzunluğunun birden fazla gene bağlı olduğunu göstermektedir. Bunun gibi tek başına etkileri küçük ancak bir araya geldiklerinde belli bir özelliği determine eden genlere eklemeli genler, bu kalıtım biçimine ise çok genli kalıtım adı verilir.
Buna göre kısa gagalı bir güvercin ile uzun gagalı bir güvercinin yavrularının gagaları orta uzunlukta olur. Bu yavruların aralarında çiftleştirilmeleri sonucu ise farklı uzunlukta gagaya sahip yavrular elde edilir.
Gaga uzunluğunu 6 çift genin etkilediğini varsayalım. Kısa gagalı kuşu aabbcc ile sembolize edelim ve bunun gaga uzunluğunu 5 mm olduğunu düşünelim. Uzun gagalı kuşları ise AABBCC ile sembolize edelim ve uzunluğunun 17 mm olduğunu varsayalım. Bunların çiftleştirilmelerinden AaBbCc genetik yapısında yavrular elde edilir ve gaga uzunlukları 11 mm olur. Buradan her baskın genin (A, B, C) gaga uzunluğuna 2 mm etkide bulunduğunu görebiliriz. Bu yavruların çiftleştirilmelerinden ise alınacak yavruların gagalarının uzunlukları aşağıdaki tablodan da görülebileceği gibi 1/64'ü 17 mm, 6/64'ü 15 mm, 15/64'ü 13 mm, 20/64'ü 11, 14/64'ü 9 mm, 7/64'ü 7 mm ve 1/64'ü de 5 mm olur.

TÜY ŞEKİLLERİ
Kuyruk şekli ve kuyruk telek sayısının da gaga uzunluğunda olduğu gibi kalıtımı tam olarak açıklığa kavuşturulamamıştır. Tavus ırkı güvercinlerle normal kuyruklu güvercinlerin çiftleştirildiği bazı araştırmalarda elde edilen melez (F1) yavruların kuyruk telek sayılarının ebeveynlerin telek sayılarının ortalaması olduğu, yani intermediyer bir kalıtım yolu izlediği bildirilmektedir. 
Üç farklı yerde bulunan 6 genin etkili olduğu bir özellikte, bu üç lokusta da heterozigot genotipte bulunan iki bireyin çiftleşmesinden meydana gelecek genotipler (aynı sayı ile belirtilen genotiplerin etkisi eşittir). Paçanın intermediyer bir kalıtım yolu izlediğini biliyoruz. Ancak paça şekil ve büyüklüklerinin farklı bir kalıtım yolu izlemektedir. Paça büyüklüğü üzerinde iki genin etkili olduğu ve bunların tek başına bir kuşta bulunması normal bir paçaya, her ikisinin de bulunması halinde ise büyük paça meydana gelmektedir.
Tepe özelliği çekinik bir kalıtım yolu izlemektedir.

DİĞER BAZI ÖZELLİKLER
Güvercinlerde takla atmanın genetik mekanizması üzerine yapılan araştırmalar bunun cinsiyete bağlı olmayan ve çekinik (ressesiv) bir gen tarafından meydana getirildiği tezini desteklemektedir. Ancak taklacı güvercin ırklarında (Mardin, Tekirdağ Yerli Taklacısı, İzmir Taklacısı vb.) görülen takla çeşitliliğine, takla atmayı determine eden genin yanında farklı lokuslarda yer alan başka genlerin de etkili olduğu görülmektedir.
Kanatların kuyruk üzerinde toplanması ve kuyruküstünün (kuyruğun üzerinde yer alan yağ bezesi) bulunması özellikleri cinsiyete bağlı olmayan baskın bir kalıtım yolu izlerler. Bunların tersi, yani kanatların düşürülmesi ve kuyruküstünün bulunmaması çekinik bir kalıtım yolu izlemektedir.

KANTİTATİF ÖZELLİKLER
Kantitatif özellik dendiğinde ölçülebilen, görünümü yani fenotipi yalnızca genlere bağlı olmayan, ortaya çıkışı çevre koşulları tarafından etkilenen özellikler anlaşılmaktadır. Bu özelliklere güvercinlerden örnek vermek gerekirse, boyları, ağırlıkları, takla yoğunlukları, uçuculuk özellikleri, yavrularının yeme düşme süresi gibi birçok özellik sayılabilir.
Kantitatif özellikler genellikle birden fazla gen tarafından determine edilirler. Bu nedenle yavrulara geçme mekanizmaları da oldukça karmaşıktır. Bu özellikleri determine eden genlerin durumunu doğrudan bilmeye şu an olanak olmadığı için, bu konudaki çalışmalar bilimsel tahmin yöntemlerine dayanır. Bu tahmin yöntemleri uygulandığında istenen bazı kantitatif özelliklerin istediğimiz yönde iyileştirilmesi mümkündür.

GENETİK ISLAHIN TEMEL YÖNTEMLERİ
Arzulanan kalitatif veya kantitatif özelliklerin kuşlarda bir araya getirilmesi, yanı genetik ıslaha ilişkin günümüzde hayvancılıkta kullanılan bazı yöntemler bundan sonraki konularda verilecektir. Güvercinin doğal olarak diğer hayvanlardan farklı olan biyolojisinin (beslenmesi, kuluçka süresi, eşleşmesi gibi özellikler biyolojisini oluşturur) gereği bazı yöntemler önerilecektir. Ancak verilen yöntemler anahtar niteliğindedir. Her yetiştirici bu anahtarları kendi koşullarına göre istediği şekilde kullanabilir. Bunları iyi kavrayıp, kendi koşullarına uydurup, en iyi şekilde uygulayan yetiştirici bunun yararını çok kısa bir süre içerisinde görecektir.

SELEKSİYON
Kelime anlamı seçmek demek olan seleksiyon, hayvancılıkta gelecek generasyonun ana ve babalarının (ebeveynlerini) belirlenmesi demektir. Genetik ıslahta başarılı olabilmek için rastgele hayvanların seçilmemesi gerekir. Bu bağlamda bütün hayvanlardan yavru almak da uygun değildir. Başarı için ikinci kural ise hedefin iyi belirlenmesidir. Bir diğer kural da ıslah edilecek materyalin (kanarya, muhabbet kuşu, güvercin vb.) iyi tanımasıdır. Özellikle materyalin ırkını veya iyileştirmek istediğimiz özelliğini iyi bilmemiz gerekir. Ayrıca o özelliğin kalıtım yolunun da belirlenmesi gerekir.

Genetik ıslahda seleksiyon başlıca şu şekillerde uygulanır.
1. Hayvanların kendi özelliklerine göre,
2. Hayvanların ana ve babalarının özelliklerine göre (soy kütüğüne göre),
3. Hayvanların yavrularının özelliklerine göre,
4. Aile (familya) özelliklerine göre.

Kuşçulukta güvercinler genellikle kendi özelliklerine göre değerlendirilirler. Halbuki yukarıda sayılan uygulamaların da dikkate alınması başarıyı arttırır. Hatta mümkünse belirtilen bu dört uygulamadan da yararlanmak gerekir.
Bu uygulamalar içerisinde anılan aile özelliklerine göre seleksiyon akraba kuşların özelliklerinin ortalamalarına göre seleksiyon yapılmasıdır. Buna göre ele alınan özellikler bakımından ortalaması en iyi olan birbirine akraba kuşların tümü, iyi veya kötü olmalarına bakılmaksızın damızlığa ayrılırlar. Eğer bu şekilde yapılan seleksiyon sonucu elinizde fazla sayıda kuş bulunursa, o takdirde aileler içerisindeki en iyi kuşları damızlıkta kullanınız.
Öncelikle bir çift genin etkili olduğu özelliklerin kuşlarımızda sabitleşmesi için hangi yolları kullanabileceğimizi görelim.

CİNSİYETE BAĞLI OLMAYAN BASKIN (DOMİNANT) 
BİR GEN LEHİNE SELEKSİYON
Olumlu ve yetiştiriciler açısından önemli birçok özellik cinsiyete bağlı olmayan baskın bir kalıtım yolu izlemektedir. Böyle özelliklerin fenotipten (dış görünüş) homozigot halde mi yoksa heterozigot halde mi olduğunu tahmin etmek mümkün olmadığı için, bu tür özelliklerin herhangi bir hayvan sürüsünde veya grubunda fikse edilmesi (sabitlenmesi) oldukça güçtür. Baskın özelliklerin genotipte heterozigot halde mi yoksa homozigot halde mi olduğunun belirlenebilmesi ancak test çiftleştirmesi sonucu mümkündür.
Test çiftleştirmesi, cinsiyete bağlı olmayan baskın gene sahip bir güvercin ile aynı özelliğe farklı bir yönde etki eden çekinik (ressesiv) bir gene sahip güvercinin çiftleştirilmesidir. Eğer bu çiftleştirmeden elde edilen yavrulardan birinde dahi çekinik özellik görülürse, baskın gene sahip ebeveynin bu gen bakımından heterozigot durumda olduğu anlaşılır. Tersi durumda, yani yavrulardan hiçbiri çekinik özelliği göstermezse baskın gene sahip kuşun bu gen bakımından homozigot halde olduğunu anlarız. Cinsiyete bağlı olmayan baskın özelliğe sahip güvercinleri damızlığa ayırırsak, kümesimizde üzerinde çalıştığımız geni sabitlemiş oluruz.
Ancak yukarıda anlatılan yol oldukça zaman alıcıdır ve ayrıca kesin değildir. Zira bir kuştan heterozigot halde olduğu halde test çiftleştirmesi sonucu tesadüfen yalnızca baskın özelliğe sahip yavruların alınması mümkündür. Bu nedenle baskın özelliğin sabitleştiğine inandığınız bir sırada kümesinizde çekinik özelliğe sahip bir yavrunun görülmesi olasılığı her zaman vardır. Test çiftleştirmesinde elde edilen yavru sayısı arttıkça başarı da artar.
Her ne kadar kesin bir sonuç vermese de, bu tür bir yöntemle çekinik genin kuşlarınızın yavrularında ortaya çıkma olasılığını azaltabilirsiniz. Biz buna bilimsel olarak bir genin frekansının düşürülmesi diyoruz.
Aynı kalıtım mekanizmasına sahip bir özelliğin yetiştirdiğiniz güvercin ırkında bulunmaması durumunda ise başka bir ırktan bu özelliğin alınması oldukça kolaydır. Bu durumda yapacağınız tek şey kendi yetiştirdiğiniz ırktan, o ırkın özelliklerini en iyi temsil eden kuşlarla, farklı ırktan ancak istediğiniz ve cinsiyete bağlı olmayan baskın bir kalıtım yolu izleyen özelliği taşıyan kuşları çiftleştirmektir. Bunlardan alacağınız yavruların (eğer farklı ırktan olan kuş bu özellik bakımından homozigot durumda ise) hepsi istediğimiz özelliği taşırlar. Alınan bu yavrular (F1) tekrar yetiştirdiğiniz ırk kuşlarla çiftleştirilirler. Bunlardan ise 1/2 oranında ırkınıza katmak istediğiniz geni taşıyan yavrular elde edilir. Bu yavrular melezlerin, yani F1'lerin geriye çiftleştirilmesi sonucu elde edildikleri için G1 ile sembolize edilirler. G1'lerin tekrar yetiştirdiğiniz ırk kuşlara verilmesinden ise G2 ile sembolize 
Cinsiyete bağlı olmayan baskın bir kalıtım yolu izleyen tepesizlik lehine seleksiyon (bu özellik birçok ırkta zaten sabit durumdadır, ancak örnek olarak alınması konunun anlaşılmasını kolaylaştırmak içindir).
edilen yavrular elde edilir. Böylece 5-6 kuşak (G5 veya G6) devam edilirse, tamamen yetiştirdiğiniz ırkın özellikleriyle beraber, ayrıca başka ırklarda bulunup ta kendi yetiştirdiğiniz ırkta olmasını arzuladığınız özelliği de taşıyan kuşlar elde edebilirsiniz. Bu yöntem uygulanırken elde edilen G1, G2, G4, G5, G6 kuşağındaki kuşlardan, yetiştirdiğiniz ırka taşımak istediğiniz özelliği göstermeyen kuşlar damızlıkta kullanılmamalıdır. Ancak bu çiftleştirmelerden elde edilen kuşların tamamen kendi yetiştirdiğiniz ırkın özelliklerini kazandıklarına inandığınız zaman istediğiniz kuşu damızlığa ayırırsınız veya damızlıktan çıkarırsınız.

CİNSİYETE BAĞLI BASKIN (DOMİNANT) BİR GEN LEHİNE SELEKSİYON
Kuşlarda, bu tür bir kalıtım yolu izleyen genler dişilerde mutlak surette homozigot halde bulunurlar. Zira, daha önce de anlatıldığı gibi dişi kuşların cinsiyet kromozomları birbirinden farklıdır. Bu kromozomlar birbirinin homologu (eşi) değildir. Bu tür bir kalıtım yolu izleyen özelliğe ait genin kromozom üzerinde alleli ile beraber bulunmasına olanak yoktur. Buraya kadar anlatılanlardan da anlaşılacağı gibi söz konusu geni kuşlarımızda sabitlemek için istediğimiz özelliği taşıyan dişi kuşlarla işe başlamak tavsiye edilir.
Bilindiği gibi şekeri rengi cinsiyete bağlı bir kalıtım yolu izler. Bu rengi kuşlarınıza vermek için şekeri renkli dişi bir güvercini kendi damızlıklarınızın en iyisi ile çiftleştirmelisiniz. Bu çiftleştirmeden elde edilen tüm erkek yavrular şekeri olurlar. Dişi yavrular ise erkek kuşun rengindedirler ve şekeri rengini taşımadıkları için amaca uygun değildirler. Bu nedenle damızlıkta kullanılmazlar. Erkek yavruları ise tekrar kendi kuşlarınızın dişilerinin en iyisi ile çiftleştirmelisiniz. Bu çiftleştirmeden ise elde edilen yavruların tahminen yarısı şekeri renkli olur. Yine şekeri yavruları kendi kuşlarınızın en iyileri ile çiftleştiriniz. Bu çiftleştirmede eğer yalnızca dişileri kullanırsanız şekeri renkli erkek yavrular elde edersiniz. 5.-6. Generasyon sonunda elde ettiğiniz şekeri erkek ve dişileri artık birbirleriyle çiftleştirebilirsiniz. Zira bu kuşların diğer özellikleri hemen hemen tamamen sizin kuşlarınıza benzer.
Dişi kuş ile başlamanın yalnızca tavsiye olduğunu unutmayınız. Elbette erkek bir kuş ile de başlayabilirsiniz. Ancak bu takdirde bu erkek kuşun istediğiniz özelliği homozigot halde mi yoksa heterozigot halde mi taşıdığını bilmenizde yarar vardır. Elbette ki bu özellik bakımından homozigot olan erkek bir kuş ile başlamanız, ilk çiftleştirmede tüm yavruların istediğiniz özelliği taşıması bakımından avantajlıdır.

CİNSİYETE BAĞLI OLMAYAN ÇEKİNİK (RESSESİV) 
BİR GEN LEHİNE SELEKSİYON
Ön tepe (bazı yörelerde bu özelliğe gül adı verilir) cinsiyete bağlı olmayan çekinik bir kalıtım yolu izler. Kuşlarınıza bu özelliğin katılması için, kuşlarınıza çok benzeyen ön tepeli dişi veya erkek bir kuş ile kendi kuşlarınızı çiftleştiriniz. Bu çiftleştirmeden elde edilecek tüm yavruların ön tepesiz olmalarına rağmen bu özelliği taşırlar. Alınan bu yavruların aralarında çiftleştirilmeleri sonucu dörtte bir oranında ön tepeli yavrular elde edilir. Alınan bu ön tepeli yavruları tekrar kendi kuşlarınızın en iyileri ile çiftleştirmelisiniz. Bu şekilde devam ederek diğer özellikleri kendi kuşlarınıza benzediğine inandığınız yerde ön tepeli kuşları aralarında çiftleştirerek devam edersiniz. Bu yöntem diğer yöntemlere nazaran hedefe varmak için dahu uzun bir süre gerektirir.

CİNSİYETE BAĞLI ÇEKİNİK (RESSESİV) BİR GEN LEHİNE SELEKSİYON
Daha önce değinildiği gibi bazı açık renklerin meydana gelmesini sağlayan ve renk açma geni olarak isimlendirilen gen cinsiyete bağlı, çekinik bir kalıtım yolu izler. Buna göre kırmızı olan kuşlarınıza sarı rengini kazandırmak istediğinizi varsayın. Bu takdirde sarı bir erkek ile işe başlamak en iyisidir. Zira sarı bir erkek kuş ile kırmızı bir dişiden elde edilecek dişi yavruların tümü sarı renkli olurlar. Bu sarı dişi yavruların kırmızı erkeklere verilmelerinden yalnızca kırmızı renkli yavrular elde edebiliriz ve bu yavruların yalnızca erkekleri renk açma geninin taşıyıcısıdırlar. Bu nedenle dişi yavrular sonraki aşamalar için değersizdirler. Erkek yavruların tekrar kendi kuşlarınızın dişilerine verilmelerinden ise alınacak dişi yavruların yarısı sarı renkli olur. Böylece sürdürülecek olan işlemler sonucunda birkaç generasyon sonra istediğiniz özellikleri taşıyan sarı renkli kuşlarınıza kavuşabilirsiniz.

KANTİTATİF ÖZELLİKLERİN ISLAHI
Kantitatif özelliklerin ortaya çıkışının yalnızca genlere bağlı olmadığını biliyoruz. Bu özellikler, az yada çok çevre koşullarından etkilenirler. Örneğin uçucu bir güvercin ırkından elde edilen yavrular zamanında ve yeterli süre uçurulmazlarsa, uçuculukları ebeveynleri kadar iyi olmaz. Bunun gibi birçok örnek verilebilir. Bu durumun tam tersi de söz konusudur. Zamanında ve yeterince uçurulmadığından dolayı kötü uçucu olarak bilinen kuşlardan çok iyi uçucu yavrular elde edebiliriz.
Bu nedenle anılan özellikler bakımından kuşlarımızın en iyisini seçmek oldukça zordur. Kantitatif özellikler için kuşlarınızın hangisinin daha iyi olduğuna karar vermek için öncelikle hepsinin aynı koşullarda yetiştirilip yetiştirilmediklerini bilmeniz gerekir.
Kantitatif bir özellik yönünden sürünüzün nasıl iyileştirilebileceğini bir örnek ile açıklamaya çalışalım. Örneğin kuşlarınızın uçuculuğunu geliştirmek istiyorsunuz. Bunun için iyi uçtukları bilinen güvercinlerle başlamak en iyisidir. Ancak elinizde bulunan kuşlarda da bu özellik açısından yeterince varyasyon (farklılık) olması her zaman muhtemeldir. Öncelikle aldığınız yavruların hepsinin mümkün olduğunca eşit koşullarda büyütülmelerini sağlayın. Aynı yaşta uçurmaya başlayın. Uçurma işlemi için hepsine aynı zamanı ayırınız. Bu takdirde bunların içerisindeki iyi uçucuların, iyi uçma özelliklerinin genlerinden kaynaklandığı sonucuna varabiliriz. Burada unutulmaması gereken en önemli konulardan birisi, hedefe bir an önce varmak için mümkün olduğunca çok sayıda yavru arasından mümkün olduğunca az sayıda yavru seçilerek bunların damızlıkta kullanılmasıdır. Unutmayın ki vasat kuşların damızlıkta kullanılması istenen ilerlemeyi yavaşlatır. Bu nedenle çok yavru alacağım diyerek istenen özellikleri taşımayan kuşların damızlıkta kullanılması gereksiz yere vasat kuşların sayısının artmasına neden olacaktır. Halbuki, eğer vasat kuşlarınıza damızlığa ayırdığınız kuşların yavrularını baktırırsanız, hem iyi kuşlar yetiştirmiş olursunuz, hem de gelecek yıl içlerinden en iyilerini seçebileceğiniz yeterli sayıda yavru elde etmiş olursunuz.

SELEKSİYON YÖNTEMLERİ

TEKSEL SELEKSİYON YÖNTEMİ
Bu yöntemde, adından da anlaşılacağı gibi ıslahına çalıştığımız özellikler tek tek ele alınır. Örneğin öncelikle kuşlarımızın uçuculuk özelliklerini geliştirmeye çalışırız. Bu konuda belli bir ilerleme kaydettikten sonra renk konusunu ele alabiliriz.
Yöntem, özellikle tek bir özellikte ilerleme istediğimizde çok etkilidir. Eğer birden fazla özelliği ele alıyorsak o takdirde yöntem, hedefe ulaşmak için çok uzun bir süre gerektirmesi bakımından dezavantajlıdır. Diğer bir dezavantajı ise, seçim tek bir özelliğe bakılarak yapıldığı için, damızlığa ayrılmayanlar içerisinde başka özellikler bakımından çok iyi durumda olan kuşların da bulunabileceği olasılığıdır. Böylece diğer özellikleri bakımından çok iyi olan kuşlar, ele aldığımız özellik bakımından yetersiz oldukları için damızlık dışı bırakılacaklardır.

BAĞIMSIZ AYIKLAMA YÖNTEM
Bu yöntemde iyileştirilmesi düşünülen tüm özellikler aynı anda dikkate alınır. Damızlığa ayrılacak kuşlarda, her bir özellik için belli bir alt sınır tespit edilir. Alt sınırı aşan kuşlar damızlığa ayrılırlar. Böylece aynı anda birden fazla özellikte ilerleme görülecektir. Ancak özellik bazında görülecek ilerleme, teksel yönteme nazaran daha yavaş sağlanacaktır.
Bu yöntemin önemli bir dezavantajı vardır. Her bir özellik için belli bir alt sınır belirlendiği için, bir özellik bakımından çok iyi olan, hatta listenin en başında olan bir kuş, diğer bir özelliği açısından yetersizse damızlık dışı kalacaktır.
Bunun yanında öyle özellikler vardır ki birbirleriyle ters ilişkilidirler. Yani, özelliğin birinde yeterli ilerleme sağlanırken diğerinde gerileme olabilmektedir. Bu olumsuz durum başarıyı baltalayan en önemli faktörlerden biridir.

SELEKSİYON İNDEKSİ (PUANLAMA) YÖNTEMİ
Yöntem, bundan önce anlatılan diğer iki yöntemin olumsuz taraflarını bertaraf etmek için geliştirilmiştir. Yönteme göre, ele alınan özelliklerin öncelikle ağırlıkları belirlenir. Yani özelliğin hangisinin öncelikli ele alınması gerektiği, hangisinin daha az önemli olduğu belirlenir. Bu özelliklere belli bir katsayı verilir. Özellikler puanlanır ve bu katsayılarla çarpılırlar. Daha sonra çıkan sonuçlar toplanır ve bu değer kuşun damızlık değeri olarak isimlendirilir. Kuşlar bu damızlık değerlerine göre sıralanırlar ve yukarıdan aşağıya doğru belirlediğimiz sayıda hayvan damızlığa ayrılır. Örneğin yetiştirdiğiniz kuşların en fazla takla özelliklerine önem verdiğinizi farz edelim. Bu özelliği 100 üzerinden puanlayabilirsiniz. Bundan sonra sırasıyla iyi uçuculuk özelliği 80 puan üzerinden, renk özelliği 50 üzerinden, döl verimi (bu özellik için çok yumurtlama, yavruların yumurtadan kolayca çıkması, yavrulara iyi bakım gibi birden fazla kriter ele alınabilir) 25 üzerinden puanlanabilir. Bu puanlama yapılırken mümkün olduğunca tarafsız olmak gerekir. Bunun sonucu tüm özelliklerin puanları toplanır. Her kuşun toplam puanları, büyükten küçüğe doğru sıralanır. Bu sıralama erkek ve dişi kuşlar için ayrı ayrı yapılmalıdır. Sıralama sonucu, örneğin kendinize 10 çift damızlık ayıracaksanız, sıralanmış olan puanlara göre en yüksekten başlanarak 10 dişi ve 10 erkek kuş ayırmalısınız.

YETİŞTİRME SİSTEMLERİ
Yetiştirme sistemleri, kuşlarınızın genetik ıslahında hedefe varmanızı kolaylaştıracak uygulamalardır. Hangi sistemi seçeceğiniz hedefinize bağlı olarak değişir. Bu sistemlerin dahilinde uygulanacak seleksiyon, istediğiniz özellikte kuşları elde etmenizi sağlayabilir.

SAF YETİŞTİRME
Saf yetiştirme aynı ırka sahip hayvanların çiftleştirilerek üretilmesidir. Hatta aynı ırk içerisinde birbirine en fazla benzeyen kuşların çiftleştirilerek üretilmesidir. Birçok kuşçumuz bu sistemi zaten uygulamaktadır. Yine bu sistemde sürüye mümkün olduğunca aynı ırktan bile olsa dışarıdan başka kuşlar sokulmamaya çalışılır. Ancak bu takdirde de kuşlarınız arasında akrabalık derecesi artacaktır. Akrabalık derecesindeki bu artış bazı durumlarda tehlikeli olabilir. Bu durumu önlemek için zaman zaman dışarıdan alınan kuşlarla kendi kuşlarınızı çiftleştirmelisiniz. Bu duruma kan katma adı verilir.
Saf yetiştirme sistemi ikiye ayrılır. Bunlardan birisi akrabalı yetiştirmedir. Diğeri ise akraba dışı yetiştirmedir.

AKRABALI YETİŞTİRME
Akrabalı yetiştirme adından da anlaşılacağı gibi birbirine kan bağı olan kuşların çiftleştirilmesidir. Bu yetiştirme yönteminin iki şekli vardır. Ana-oğul, baba-kız ve kardeşlerin çiftleştirilmesi yakın akrabalı yetiştirme, büyük ebeveyn-torun, amca-yeğen, kardeş çocukları vb. çiftleştirilmesi ise uzak akrabalı yetiştirme olarak anılır. Akrabalı yetiştirme daha önceki konularda üzerinde durulan homozigotluğun artmasına neden olur. Bu yöntemle, kuşlarımızda bulunan iyi özelliklerin yavrularında muhafaza edilmesini sağlayabiliriz.
Bu yetiştirme sistemi özellikle az sayıda, yani seleksiyon yapacak sayıda güvercine sahip olmayan yetiştiricilerin ellerinde bulunan iyi birkaç kuşun genlerinin yavrularında toplanmasını sağlar. Fazla sayıda güvercin yetiştirmeye olanakları elverişli olmayan yetiştiriciler için en iyi genetik ıslah yöntemlerinden birisidir. Böylece iyi kuşları dışarıda aramak zorunda kalmazsınız. Üstün özelliklere sahip bir güvercinin kendi yavrularıyla çiftleştirilmesi sonucu onun özelliklerini ikinci kuşak yavrularda toplayabiliriz. Zira bu kuşun genlerinin yarısı zaten yavrusunda bulunacaktır. Tekrar yavrusu ile çiftleştirilmesi demek bu kez yavrularda üstün özelliklere sahip kuşun genlerinin %75'inin bir araya gelmesi demektir.
Bu yöntemin diğer bir kullanma sahası posta güvercini yetiştiriciliğidir. Posta güvercinlerinde akrabalı yetiştirilmiş hatlar elde edilir. Daha sonra farklı hatlardan kuşlar birbirleriyle çiftleştirilirler. Alınan yavrular çoğu durumda ana ve babalarından üstün olurlar. Bu duruma melez azmanlığı yada heterosis adı verilir. Farklı saf ırktan kuşların çiftleştirilmeleri sonucu da bazı özelliklerde heterosis görülme olasılığı yüksektir. Heterosis daha çok yaşama gücü (yumurtaların döllülük oranı, yavruların yumurtadan çıkış gücü, hastalıklara dayanıklılık vb.) ile ilgili özelliklerde görülse de, tüm kantitatif özelliklerde görülme olasılığı vardır. Ancak akrabalı yetiştirilmiş hatlar arası çiftleştirmelerden elde edilen bu üstün yavruların aralarında çiftleştirilmeleri sonucu açılma olacağından beklenen üstün verimli kuşlar elde edilmez. Yani üstün yetenekli kuşlar elde etmek için her seferinde akrabalı yetiştirilmiş ana ve babalar kullanmak gerekir. Bu konuda başarı akrabalı yetiştirmenin derecesine göre artar Bu durum kuşların tekrar tekrar akrabaları ile çiftleştirilmeleri sonucu artar. Örneğin baba-kız çiftleştirilmesinden elde edilen yavruların akrabalı yetiştirme dereceleri %25'dir. Bu yavruların tekrar ana veya babalarıyla çiftleştirilmelerinden elde edilen yavrularda ise akrabalı yetiştirme derecesi %50 olur. Aynı şekilde devam edilmesi ile akrabalı yetiştirme derecesi sırasıyla %75, %87.5, %93.75 vb. olur.
Akrabalı yetiştirme aynı zamanda zararlı çekinik genlerin etkilerinin yavrularda ortaya çıkmasına da neden olabilir. Böylece zararlı genlere sahip kuşlar tespit edilmiş olur ve bunlar damızlıktan çıkarılırlar. Zira akraba dışı çiftleştirmelerde bu tür zararlı genler ortaya çıkmadan generasyonlar boyunca taşınabilir. Ancak belli bir noktada ortaya çıktıklarında bu zararlı genleri sağlam kuşlarınızın hangilerinin taşıdığını bilemezsiniz.
Akrabalı yetiştirmenin yukarıda anılan yararları yanında olumsuz bir yönü bulunmaktadır. Akrabalı yetiştirmenin derecesinin artması döl verimi ve yaşama gücü ile ilgili özelliklerin gerilemesine sebep olabilir. Bunlar yumurtlamada bozukluklar, erkeklerin dölleyememesi, yavruların yumurtadan çıkamamaları, yavrulara iyi bakmama, hastalıklara direncin azalması vb. olumsuzluklara yol açabilir. Ancak akrabalı yetiştirilme derecesi çok yüksek olmayan kuşlarda bu olumsuzlukların görülme olasılığının düşük olması ve yukarıda sayılan yararları nedeniyle gerektiği yerde bu yola başvurmanın hiçbir sakıncası yoktur.

AKRABALAR DIŞI YETİŞTİRME
Aynı ırk içerisinde, ancak birbirleriyle akraba olmayan kuşların çiftleştirilmesidir. Bu yetiştirme sistemine kuşlarınızın özelliklerini yeterli bulmadığınız zaman başvurmalısınız. Bu amaçla dışarıdan, yani elinizde bulunan kuşlarla akraba olmayan ancak yetiştirdiğiniz kuşlarınızın ırkından ve üstün özellikli kuşları kendi kuşlarınız ile çiftleştirmelisiniz. Bu durumda yabancı kuşun üstün genlerini kendi sürünüze katmış olursunuz. Bundan sonra daha önce anılan genetik ıslah yöntemlerinden birini uygulayabilirsiniz. Bu durum da bir nevi kan katmadır.

MELEZLEME
Melezleme farklı iki ırktan hayvanın çiftleştirilmesidir. Kuşçuluk dilinde bu tür çiftleştirmeden meydana gelmiş güvercinlere kırma, kırık, azma, azman gibi isimler verilmektedir. Kuşçulukta melezleme pek istenmeyen bir yöntemdir. Her ne kadar saf kan kuşların yetiştirilmesi istense de istek dışı birçok melezlenmeler olmaktadır. İstek dışı melezlenmeler genellikle farklı ırktan kuşların bir arada yetiştirildiği kümeslerde daha çok görülmektedir.
Halbuki genetik ıslahta melezleme bazı özelliklerin "iyileştirilmesi" için bir araçtır. Ve yeni ırklar meydana getirilmesi için en iyi yöntemdir.
Melez hayvanların aralarında çiftleştirilmelerinden meydana gelen yavrular genellikle birbirlerinden çok farklı özelliklere sahip olurlar. Ancak bu yavrular içerisinde istenen veya hoşa giden özellikleri taşıyan yavruların seçilerek aralarında çiftleştirilmeleri suretiyle, birkaç generasyon sonunda nispeten homojen (benzer) yapıda kuşlar elde edilebilir.

 Doç. Dr. Türker Savaş
TAKLA IRKINDA ÖNTEPE (Gül) ŞEKLİ 
VE BÜYÜKLÜĞÜ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA

Giriş:
Takla ırkı bilindiği gibi Türkiye’nin en yaygın ırkıdır. Doğu, Güneydoğu Anadolu kökenli olmasına rağmen son yıllarda Edirne’ye kadar yayılmıştır. Bu yayılmaya paralel olarak „yetiştirme yönü“nde de hızlı bir değişim yaşanmış, oyun kuşu iken masa kuşu haline getirilmiştir. Ancak bu eğilime rağmen Takla ırkında yalnızca oyun yönüne önem veren yetiştiriciler de bulunmaktadır.
Masa kuşu olma yönündeki eğilimlerle birlikte Takla ırkına ait güvercinlerin renklerinde de bir çeşitlenme olmuştur. Eskiden bu ırkta görülmeyen yeni renkler oluşmuştur. Eskinin mat siyah renkli güvercinleri yerini parlak siyaha bırakmış, koyu renkliler ise giderek açık renklilere dönüşmüştür. Yine eskiden görülmeyen “mermer” ya da “mermerit” ismi verilen “işaretsiz” kuşlar “ görülmeye başlandı. Yalnızca oyunun önemli olduğu dönemlerde hiç dikkate alınmayan alaca renklere karşı artık hiçbir tahammül kalmamıştır.
Eskiden öntepeler bu kadar büyük olmasa da, öntepe özelliğine Takla ırkında öteden beri rastlanmaktadır. Öntepe özelliğine ilişkin kalıtsal mekanizma konusunda bilinenler henüz çok azdır. Öntepenin tepesizliği çekinik (ressesif) olduğu tahmin edilmektedir. Ancak öntepe formu üzerine sistematik araştırma yapılmamıştır. Bu lisans tezi çalışmasında öntepe büyüklüğünün tüy rengine, yaşa ve cinsiyete bağlılığı araştırılmıştır. Bunun ötesinde ebeveyn-yavru benzerliğinden öntepe büyüklüğüne ilişkin kalıtsal mekanizma konusunda bazı noktaların aydınlatılması hedeflenmiştir.

Araştırmada Kullanılan Yöntem:
Bu çalışmada Çanakkale ve civarında ikamet eden yetiştiriciler ziyaret edilerek toplam 141 güvercin üzerinde ölçümler yapılmıştır. Ölçümlerde öntepe açılımının yarıçapı ölçülmüş ve öntepeler, Çanakkale yöresinde isimlendirme esas alınarak açma gül, punta gül ve bıyıklı olarak kayıt edilmiştir. Bunların yanı sıra, öntepeli bir soya sahip tepesiz kuşlar da kayıt edilmiştir. Tüm bu kayıtların yanı sıra hayvanların renkleri, yavru, genç ve kart olmak üzere yaşları ile cinsiyetleri de kayıt edilmiştir.

Bulgular ve Sonuçları:
Kayıt edilen güvercinlerin sayıları öntepe tipine, ebeveynlerinin öntepe tipine ve cinsiyetlerine göre Çizelge 1 ‘de özetlenmiştir.
Çizelge 1. Öntepe tipleri, ebeveynlerinin öntepe tipleri ve cinsiyete göre gruplanan güvercinlerin sayıları
Ebeveyn
 ErkekDişi
A
A
A
B
A
T
A
P
P
B
D
A
D
T
D
B
T
A
T
T
Erkek Döl
A
B
P
T
30
3
-
1
1
2
-
-
5
-
-
-
1
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
1
-
-
-
1
-
2
-
-
-
-
1
-
1
-
1
Dişi Döl
A
B
P
T
34
2
-
-
1
1
-
-
4
-
1
-
-
1
-
-
-
-
1
-
1
-
-
-
1
-
-
-
-
-
4
-
-
-
-
1
-
1
-
1

A: Açma; P: Punta; B: Bıyıklı; T: Tepesiz

Çizelge 1’in ilk satırında, açma öntepeli (güllü) ebeveynlerden olduğu iddia edilen tepesiz güvercin muhtemelen ya yetiştirici tarafından yanlış ebeveynlere kayıt edildi ya da sözkonusu çiftin dişisi kümeste başka bir erkek ile çiftleşti. Bu durum dışındaki bulgular, daha önce de değinildiği gibi öntepeliliğin tepesizliği nazaran çekinik bir kalıtım yolu izlediği yolundaki savı desteklemektedir.

Çizelge 2’den görülebileceği gibi farklı tüy renklerine sahip kuşların öntepe büyüklükleri arasında kısmen oldukça büyük farklar bulunmaktadır. Sözkonusu ortalamalara göre portakallar ile arapların öntepe büyüklüğü arasında 5,7 mm’lik bir fark bulunmaktadır. İlk anda küçük bir değer gibi görülen bu fark oransal olarak irdelendiğinde portakalların öntepelerinin araplarınkinden % 50 daha büyük oldukları görülmektedir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken bir konu, farklı renklerdeki hayvanların cüsseleri arasında da fark olması olasılığıdır. Farklı cüsse büyüklüğü öntepelere de yansıyabilir.

Çizelge 2. Araştırmaya konu olan kuşların tüy renklerine göre öntepe yarıçaplarına ait ortalamalar (mm)
Tüy Rengi
Arap
Mavi
Beyaz
Portakal
Sabuni
Şekeri
   Ortalama
11.2
12.3
14.5
16.9
11.2
15.0

Çizelge 3. Araştırmaya konu olan kuşların yaş gruplarına göre öntepe yarıçaplarına ait ortalamalar (mm) 
Yaş Grubu
Ergin (Kartlar)
Yavru

14.7
11.7
Çizelge 3’de Ergin güvercinlerin öntepelerinin yavru güvercinlere göre 3 mm daha büyük olduğu görülmektedir. Yine fark küçük görülmekle birlikte önemli olduğunun altı çizilmelidir. Zira 3 mm yavruların öntepe çaplarının % 26’sına denk gelmektedir.

Çizelge 4. Araştırmaya konu olan kuşların cinsiyetlerine göre öntepe yarıçaplarına ait ortalamalar (mm)
Cinsiyet
Erkek
Dişi
X
13.0
13.9
Dişi hayvanların erkeklere göre öntepelerinin daha büyük olduğunu Çizelge 4’den izlemek mümkündür.

Çizelge 5’de b ile sembolize edilen değer ebeveynler ile yavruların öntepe büyüklüklerinin benzerliğini sayısallaştırmaktadır. b-Değeri sıfır ile bir arasında değişir ve sözkonusu değer bire yaklaştıkca benzerliğin arttığı anlaşılır. Benzerliğin çok olması veya az olması ne anlama gelir. Öyle ya, ana babaya benzemelerinden daha doğal ne olabilir ki denilebilir. Ancak bu değerin „düşük“ olması yavruda öntepe çapı üzerine ana babanın etkili olmadığı anlamına gelmez. Yalnızca tüm kuşların öntepe çapları arasındaki farklılığın (varyasyon) besleme, bakım, iklim vb. çevre etkilerinden fazlaca kaynaklandığı hükmüne varılabilir. Tersi durumda, yani b-değerinin bir yada bire yakın olması, öntepe çapı üzerinde çevre etkilerinin olmadığı yada az olduğu anlamına gelir. Ebeveynler ortalaması yavru benzerliğinin karşısındaki değere baktığımızda (b=0,73) öntepe çapları arasındaki çeşitliliğinin büyük kısmının ana babadan, yani kalıtımdan kaynaklandığını söyleyebiliriz. Bunun yanısıra baba yavru benzerliğinin b değeri ile ana yavru benzerliğinin b değerleri arasındaki fark (bbaba = 0,56; bana = 0,67), yani ana yavru benzerliğinin daha yüksek olmasına bakarak dikkatlice öntepe çapı üzerinde anaya bağlı etkilerin daha fazla olduğunu söyleyebiliriz. Bu etkilerden biri yumurta büyüklüğü ve besleme değeri nedeniyle bunun yavru cüssesine etkisi olabilir, diğeri ise cinsiyetler arası farklı genetik kaynaklar olabilir.

Çizelge 5. Baba yavru, ana yavru ve ebeveynler ortalaması yavru benzerliğini veren değerler 
  Yöntem
Yöntem
Baba-Yavru Benzerliği
Ana-Yavru Benzerliği
Ebeveynler Ortalaması-Yavru benzerliği
b
0.56
0.67
0.73


Bu çalışmadan çıkarılacak sonuçlar özetlenirse; 
1. Farklı tüy rengine sahip öntepeli güvercinlerin öntepe çapları arasında fark bulunmaktadır. 2. Beklendiği gibi ergin hayvanların öntepe çapları yavrularınkinden büyüktür. Bu nedenle yavruların öntepelerini tam göstermeleri için tüy dökme dönemini geçirmeleri gerekir. 
3. Kuşların öntepe çapları arasındaki farklılığın oluşumunda çevre etkileri genetik etkiler kadar etkili değildir. 
4. Ana ve babanın, yavrularının öntepe büyüklüğü üzerine etkisi, ana lehine önemlidir. 

Teşekkür: Bu çalışmanın yürütülmesindeki desteklerinden dolayı Çanakkale Güvercin Yetiştiricileri Derneği yönetici ve üyelerine, başta Sayın Ali ÇELİK, Hakan DÜZENLİ, Erhan ÖZ ve İsmail TOPÇU olmak üzere teşekkürü borç biliriz.

Hakan METE ve Dr. Türker SAVAŞ
Seleksiyonun Yan Etkisi ve Hayvan Refahı










10 yorum:

  1. Nasıl bir uğraş 0 yorum yazana iletene sağlık

    YanıtlaSil
  2. elinize sağlık çok uğraşmışsınız. Bir güvercinin rengini açmak istiyordum çok karışık işlermiş.

    YanıtlaSil
  3. İyi günler hocam. Ben kahverengi bir güllü ile sarı bir güllüden hep kahverengi güllü yavru aldım. Sarı renk hiç bir şekilde vermedi. Sarı güllüyü sonrasında mecburen siyah bir güllüye eş ettim yavruları siyah ve kahverengi verdi gene sarı alamadık. Yavruların sarı güllü verme olasılığı var mıdır. Sarı güllü dişidir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sarı renk daha çekinik oyüzden sarıyla kahverenginin yavruları varya o kahverengilerden en güzel erkeğı sarı dişiyle çiftleştir 4 yavrudan birisi mutlaka sarı atacaktır

      Sil
  4. Tuye girdiginde yavru kus oyun kusu disi erkek nasil anlasilir disinin tuyu nerden baslar dokmeye erkek nerden baslar dokmeye tesekkurler

    YanıtlaSil
  5. Hocam elimde olan iki kardes kus var kuslarım cok ıyı bır kan bu iki kardesı birbiri ile cıflestırsem bir sakınca olurum cevabınızı beklıyorum

    YanıtlaSil
  6. Elinize emeğinize sağlık güzel bir çalışma olmuş

    YanıtlaSil
  7. iki beyaz altindan arap , iki arabin altindan beyaz da gelir

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. iki beyaz dan arap gelmesi durumu ya da iki arabın altından çıkan beyaz yukarda anlatıldığı gibi kuşlara girilen genler ve renklerle alakalı. iki arabın altından çıkan beyaz yavruyu kenara ayırıp soydan gelen erkek veya dişi hangi beyaz lazımsa altlı üstlü olacak şekilde kuşları birbirine vurursak beyaz ağırlıklı gelir. arada diğer renklerde gelebilr. onları beyaza katmazsan beyaz beklersen bir kaç genarasyon sonunda çıkan beyazlar kendi içinde hep beyaza döner. sonra o beyazların içinden en iyileri kenara ayırıp en iyi erkek ve dişiyi bulduğunda altlı üstlü vur başarı oranı daha yüksek olur. bunlar yıllar içinde tecrübe ederek olacak şeyler tabiki. Kuşculuk sabır işi,gen işi,soy takibi işi.

      yukarıda yazılan bilgilere ek olarak şunları da unutmamak gerekir
      Akrabalı eşleştirmelerde uygulanması gerekenler :

      1.ağız ana baba
      yavruları altlı üstlü olacak şekilde birbirine eş edilmelidir.
      2.ağız yavrular
      yavrulardan gelen yavruları da kendi kardeşleri ile alt üst olacak şekilde eş edilmelidir.
      3.ağız torunlar.
      torunlardan gelen yavruları da kendi içinde altlı üstlü olacak şekilde eş edilmelidir.

      bu ağızların birbirine girmemesi lazım. olur da 1. ağız dan gelen bir yavru 2. ağız da ki bir güvercinle eşleşti bu şekilde devam etti. Gelen yavrular zaman içinde tüm özelliklerini yitirmeye başlar. ALan hakimiyeti yüksek bir soy ise bu özellik gider. yüksek uçuyorsa bu kaybolur. Taklalar sıklaşır ya da gevşer. fiziği düzgün karakteri özürlü yavrular çıkar ve zaman içinde en iyi kuş soyları bile kendi kendini imha eder. Bütün genetik özellikleri, kuşun karakterleri kaybolur gider.

      Maalesef birçok kuşcunun yaptığı en büyük hatalardan biridir bu ve kuşları mahvederler.

      Sil
    2. Açık sarı ile koyu sarıyı eş yapıcam nasıl koyulaştırırım

      Sil