Güvercinler, kentlerin vazgeçilmez kuşları… Kaya Güvercini (Columba livia) gibi türlerin yaşamak için kentleri seçmelerinden dolayı en tanınan kuşlar arasında birinciliği onlara vermek doğru olacaktır. Güvercinlerin insanla bu denli içli dışlı olması onlara özel anlamlar yüklenmesine de neden olmuştur. Örneğin Eski Yunan mitolojisinde güzellik ve aşk tanrıçası Aphrodite’yi (Roma’da Venüs) güvercin simgeler. Eski Yunanca’da “peristera” güvercin anlamına gelir. (Farsça’da ise peristo’dur.) Eski Yunan mitolojisinde peristera, Aphrodite’nin yanında dolaşan perilerden biridir.
Bir gün Aphrodite ile Eros çiçek toplamak için yarışıyorlardı. Aphrodite Peristera’nın yardımı ile yarışı kazandı. Eros’un bu müdahaleye canı sıkıldığı için Peristera’yı güvercine dönüştürdü. Bu ve benzeri mitoslar Yunan ve Roma mitolojisinde oldukça sık görülür. Dinsel inanışta da güvercinin farklı bir yeri vardır. Üç büyük dinde de güvercin kendini gösterir. Güvercinle ilgili ilk dinsel bilgiler Tevrat’ta yer alır. Nuh Peygamber, tufanın dinip dinmediğini anlamak için bir güvercin uçurur. Güvercinin ağzında yaşamın sürdüğünü müjdeleyen bir zeytin dalıyla dönmesi onun evrensel barış simgesi olmasına yol açmıştır. Benzer biçimde güvercinin Hıristiyanlıkta da önemli bir yeri vardır. İncil’de Yahya tarafından vaftiz edilen Hz. İsa’nın başına “Kutsal Ruh”un beyaz bir güvercin olarak konduğu anlatılır. Bu nedenle güvercin Kutsal Ruh’un temsilcisidir. İslamiyet’te Hz. Muhammed’in Kureyşlilerden kaçarken Sevr Dağı’nda sığındığı mağaranın girişinin örümcekler tarafından ağla kapatıldığı, bir güvercinin de orda yuva yaparak onu kurtardığı aktarılır. İslamiyet’te aileye bağlılığın simgesi olan güvercin, insanlar arasında gönülden gönüle sevgi taşıyan bir hayvan olarak da bilinir.
Güvercinin bu denli önemle benimsenmesinden dolayı onlara birçok binada kuş evleri yapılmıştır. Anadolu’daki ilk örnekleri 16. yüzyıldan başlayarak İstanbul, Edirne, Amasya, Konya, Kayseri ve Niğde’deki camilerde, köprülerde, kütüphanelerde ve sivil mimarlık yapılarında görülebilir. Genellikle kursaklarına doldurdukları tahıl tanelerini sindirebilmek için sık sık su içme gereksinimi duyduklarından “su pınarlarının koruyucu kuşu” olarak da anılan güvercinin Anadolu insanı için çok farklı bir yeri daha vardır. Bu önem güvercin gübresinin Anadolu insanı tarafından kullanılmasıdır. Özellikle Kapadokya Bölgesinde görülen binlerce güvercinlik işte bu amaca hizmet eder. Kapadokya Bölgesinde yer alan güvercinlikler genel olarak 19. ve 20.yy’a ait olmasına karşın ender olarak 18. yy’da yapılmış örneklere de rastlama olanağı vardır. Kapadokya’daki güvercinliklerin en küçükleri bile yüzden fazla kuşu barındırabilecek kapasitede ve yedi-sekiz katlı olabilmektedir. Bölgedeki bir başka tip güvercinlik de Bizans Döneminde kilise ve manastır olarak kullanılmış yapıların giriş ve pencere boşluklarının kapatılması ile oluşturulanlardır. Bunlar sayesinde kiliselerin duvar resimleri sağlam kalabilmiştir. Çünkü güvercinliklere yılda sadece bir kez güvercin gübresi almak için girilmekte ve daha sonra tekrar bu boşluklar kapatılmaktadır. Güvercinliklerin dış yüzeyleri güvercinlerin yuvaları daha rahat fark edebilmeleri için beyaz renge boyanmıştır.
Bezemeler ise yöre halkının zevkidir. Genellikle geometrik bezekler görülmekle birlikte, hayat ağacı ya da çeşitli hayvanların betimlemeleri de yapılmıştır. Osmanlı döneminde evliliklerde çeyiz olarak verilebilen, halk arasında alınıp satılabilen güvercinler günümüzde de yaygın bir gelenek olan “güvercincilik” adıyla yapılmaktadır. Güvercincilik bir merakla başlar ama sonra aşırı tutkuya dönüşür, bir alışkanlık halini alır.
Güvercinler birçok sanat dalında da sanatçılara esin kaynağı olmuşlar. Selçuklu ve Osmanlı döneminde yaygın olarak görülen çini sanatında birçok güvercin tasviri görülmektedir. Aynı şekilde yine Osmanlı Döneminde cam biblo güvercinler dikkat çekici nitelikler taşırlar.
Kuşadası’nda düzenlenen “Altın Güvercin Müzik Yarışması” bazı kuruluşların güvercini amblem olarak seçmesi (Beyaz Güvercin) ve daha bu konuda verilebilecek pek çok örnek güvercinin günümüz Türkiye’sinde eskiden olduğu gibi önemsendiğinin bir göstergesidir. Sanırım kendi kültürümüzde bu kadar önemli yere sahip olan bu kuşlara artık farklı bir gözle bakabiliriz. Ne dersiniz?
Yazan: Seda Karaöz / 2001
Kuş Araştırmaları Derneği
İbibik Dergisi Sayı 1
GÜVERCİN BESLEME
Güvercinler, süs güvercinleri, uçucu güvercinler ve besi (etlik) güvercinleri olarak 3 grupta incelenirler. Ülkemizde besi güvercinleri yetiştirilmemektedir. Süs güvercinleri güzellikleri, tüy kalitesi ve şekilleri ile dikkat çeker. Posta güvercini olarak yetiştirilen uçucu güvercinler, takla atabilir, yüksekten uçabilirler. Güvercinlerin 10-18 yıl arasında ömürleri olup, en verimli dönemleri 2-8 yaş arasıdır. Güvercinlere verilecek günlük yem miktarı yaklaşık canlı ağırlığın %10'u olup ortalama 40-50 g arasındadır. Su ise ad libitum verilir ve yaklaşık 30 güvercine 1 litredir. Yemleme 1 öğün olup akşamları yapılır. Farklı güvercin ırkları aynı sürede yemlerini tüketemediklerinden, bunların ayrı yemlenmesi gerekir
Genç güvercin besisinde; güvercinler, 4 haftada kesim olgunluğu olan 500 g canlı ağırlığa ulaşırlar. Bunlara verilecek olan peletler küçük ve sağlam olmalı, çok az ufalanmalıdır. Çok şekilli yemler ise hayvanlar tarafından reddedilir. Güvercinlere grit amacıyla; küçük taşlar, kireç ve midye kabuğu verilebilir. Özellikle kuş evlerinde, kuluçka süresince ve tüy değiştirmeden önce vitamin (vitamin A,D,E, B6, B12) ilavesi gerekir. Güvercinler, yeşil yemlerle de (aslanağzı, genç çayır otları) vitamin alırlar. Kışın ise rasyonlara havuç ilave edilebilir
TÜY DÖKME
Çiftler halinde beslenen kuşlar tüy dökme döneminde birbirlerinin baş, sırt gibi tek başına erişemeyecekleri yerlerini temizler ve kaşırlar. Tek başına yetiştirilen kuşlara ise sahipleri yardım etmeli, güven sağladıktan sonra yavaş yavaş başlarını kaşımalıdır. Bu işlem nazikçe yapılmadığı zaman yeni tüylerin dış keratin tabakaları zedelenebilir. Banyo yaptırılarak kuşların rahatlaması sağlanmalıdır
Papağanlar cinsel olgunluktan önce pek çok kez tüy değiştirdiği halde, ispinozlar ilk tüy değişiminden sonra cinsel olgunluğa ulaşırlar. Genç kanaryalar ise, 2 aylık yaşta ilk tüy değişimine girerler. Şiddetli bir tüy dökümü özellikle papağanları çok etkiler, hayvanlar durgunlaşır ve konuşmayı keser. Hayvanlar, tüyler dökülüp yerine yenileri çıkarken huysuz olur ve kaşınırlar. Kanaryalar ve ispinozlar, hazır ticari yem ve mamaları severek tüketirler. Bunlara tüy dökme döneminde haşlanmış yumurta, bira mayası, irmik, bebek bisküvisi veya mısır unundan oluşan bir karışım verilebilir. Kuşyemi ve darı tohum karmalarına giren başlıca yem türleridir.
Renk mamaları: Bazı kuş sahiplerinin göz zevkine uygun olarak tüylerin parlak ve değişik renklerde olması için renk mamaları kullanılır. Bu mamalar düzenli verilmediği taktirde tüyler göze hoş gelmeyen renklere sahip olabilir. Bu durum bir sonraki tüy döküm mevsiminde ancak düzelebilir. Özellikle tercih edilen kırmızı ve turuncu renk pigmentleri ticari renk mamalar içinde yer alabilir. Bunun yanında beta karoten, kırmızıbiber, havuç, domates gibi gıdalarda doğal turuncu renk pigmenti vardır.
Yazan: Prof. Dr. Gültekin Yıldız
Kaynak: www.veterinary.ankara.edu.tr
GÜVERCİN
Güvercinler (Columba livia, güvercinler ve kumruları içeren ailede 300’den fazla tür bulunur) az bir eforla yetiştirilebilen dayanıklı hayvanlardır. Yetiştirildikleri bölgelerin dışındaki farklı iklimlerde yaşamlarını sürdürebilirler ve genellikle kilometre karelerce bir uçuş alanına gereksinimi olan yemleri bulabilmek için uçarlar. Güvercinler küçük bir baş, iyi gelişmiş bir göğüs, yumuşak ve yoğun tüy örtüsüne sahiptir. Canlı ağırlıkları 0.5-1 kg arasında değişir. Bazı iri ırklar 1.4 kg ağırlıkları ile küçük bir piliç kadar olabilmektedir. Bazı ırklar et üretimi için geliştirilmişlerdir. Bu ırklar hızlı gelişim gösterir ve geniş göğüs yapıları nedeniyle daha fazla göğüs etine sahiptir. Evcil güvercinin vahşi atası Avrupa ve Asya kaya güvercini veya kaya kumrusudur. Tüm dünyada yaygın olarak bulunur. Bunun yanı sıra, diğer kanatlılarda olduğu gibi bazı güvercin ırkları da insanoğlu tarafından yok edilmiştir. Güvercin demekleri ve organizasyonlar yok olma tehlikesi altındaki bazı güvercin ırklarını korumaktadır. Bir çok lokal ırk bulundukları bölgenin şartlarına uymuştur. Vahşi güvercin türleri insan korkusunu hızla kaybeder ve hızla yağlanarak uçamayacak bir hale gelebilirler. Vahşi güvercinler halen tropik bölgelerle Yeni Gine ve diğer bölgelerde bulunur ve eti için avlanır. Evcil güvercin mutedil iklimlerde ve tropik kuşakta benzer başarıyla yetiştirilebilir. Adaptasyon kabiliyeti yüksek olan bu tür kurak ve nemli bölgeler de dahil olmak üzere dünyanın her bölgesinde yetiştirilebilir. Bunun yanı sıra, soğuk bölgeler etlik güvercin üretimi için uygun değildir. Sıcak iklimler ise zararlıların ve hastalıkların artmasına neden olur. Güvercinin doğal yemlerinin büyük bölümünü tahıllar oluşturmakla birlikte meyve, yeşil otlar 'f' böcekleri de tüketir. Yaşamının ilk 4-5 gününde güvercin yavruları ''güvercin sütü'' ile beslenirler. Güvercin sütü; hayvanın kursağındaki hücreler tarafından yapılan bir salgı olup, yüksek bir yağ ve dolayısıyla enerji içeriğine sahiptir. Güvercin ve kumrudan başka kuşlar arasında yalnızca flamingolar bu tür bir salgı yaparlar. Genç güvercinlerin olağan üstü büyüme hızı ilk 8-1 0 gün içinde güvercin sütü tarafından daha sonra ise ebeveynin kursaklarından kusulan yarı sindirilmiş yemle sağlanır. Genç kuşlar ebeveynlerince yaklaşık dört hafta kadar beslenir ve daha sonra yeni bir kuluçka dönemi için yuvadan kovalanırlar.
Evcil güvercinde cinsel olgunluk yaşı (ilk yumurta ile saptanan yaş) 120-150 gündür. Güvercinlerde gelişim ve yumurta verimi üç yaşından sonra azalmasına rağmen, yaşam süreleri 15 yıl kadardır. Vahşi güvercinler yuvalarını genellikle kaya kenarlarına yaparlar. Evcil güvercin ise yuvasını binaların çıkıntılarına, kuytu yerlere, dam saçaklarına yapar. Evcil türlerde genellikle çiftler yaşamları boyunca birlikte olurlar. Ancak bazen güçlü bir erkek, güvercinlikte bulunan dişilerin birçoğu ile çiftleşip yuva yapabilir. Her iki cins de yuva yapımı, inkübasyon ve yavrulara bakım konusunda eşit sorumluluk yüklenir. Dişi güvercin iki adet yumurta yapar. Damızlık bir çift bir yılda 8 kez yavru çıkartır. Kuluçka süresi 17-19 gündür.
Güvercinler geleneksel olarak ''güvercinlik'' olarak tabir edilen ve onları avcı hayvanların saldırısından koruyan barınaklarda yetiştirilir. Bu sistem hayvanların serbestçe uçmasına izin verdiği gibi hemen hemen insan müdahalesine hiç gerek kalmaz. Güvercinlikler aynı zamanda en pahalı çiftlik gübresi olan güvercin gübresi elde etmek için de iyi bir kaynaktır. Diğer yandan güvercinle tamamen kapalı kümeslerde entansif olarak da yetiştirilebilirler. Modem yetiştiricilik sistemleri entansif yetiştiriciliğe dayanmaktadır. Örneğin, ABD'de güvercin çiftliklerinde 35.000 çiftin üzerinde damızlık kuş bulunduğu bildirilmektedir. Güvercin üretimi asla tavuk üretiminin yerini alamaz fakat anlamlı bir yan gelir sağlayabilir. Güvercinler başlıca yarış (sportif) ve hobi amacıyla yetiştirilirler. Bunun yanı sıra, birçok ülkede lezzetli ve pahalı bir gıda olarak tüketilmektedir. Güvercinler en erken 0.5 kg karkas ağırlığında olmak üzere yumurtadan çıkışı takiben 28 günlük olduklarında pazarlanabilir. Bu yaşta deri altı yağ dokusu nedeniyle etleri gevrek ve lezzetlidir. Başta Kuzey Afrika ve Orta Doğu olmak üzere yüz yıllardır yetiştirilmektedir. Kuzey Amerika'nın bazı bölgelerinde ve Avrupa'nın çeşni (gourme) marketlerinde pahalı bir çeşni olarak satılır. Yetiştirilmeleri için fazla bir alan gerekmediği için şehirlerde de yetiştirilir. Güvercinler genellikle pahalı etleri için yetiştirilirler. Genç güvercinler tüy gelişimi henüz daha yeni tamamlanıp uçmaya başlamadan önce genellikle 21-30 günlükken kesilirler. Bu dönemde yenebilen et oranı en yüksek seviyede olup, uçmaya başladıktan sonra et sertleşmeye başlar. Ağırlık, ırka, beslemeye ve diğer faktörlere bağlı olarak 340-680 gr asında değişir. Güvercinler başta fizyoloji ve psikoloji olmak üzere bilimsel çalışmalarda yoğun olarak kullanılırlar. Ayrıca dekoratif yapıları ve uçuş yetenekleri nedeniyle pet hayvanı olarak da beslenir. Güvercinlerin eşsiz eve dönüş yetenekleri Roma döneminden beri bilinmektedir. Bu kuşlar 700 km uzaklıktan kendi güvercinliklerine dönebilmektedir. Bu gün bile güvercinler mesaj taşımak için posta amacıyla kullanılmaktadır. Güvercinlerin bu özellikleri onların uyuşturucu kuryeliği gibi kanun dışı kullanımlarına da neden olmuştur. Genç güvercinler hızlı bir gelişim oranına sahiptir. Etleri oldukça lezzetli olup sıklıkla av kuşu yerine satılırlar. Gevrek ve kolay sindirilen etleri nedeniyle yüksek fiyatlara alıcı bulurlar. Et üretimi amacıyla güvercin üretimi özellikle Avrupa ve ABD'de yaygındır. Et için yetiştirilen genç güvercinler uçma fırsatı bulamadan kesilir ve genellikle inkübasyon periyodu sırasında dişi ve erkek güvercinin (her iki ebeveynin) kursağında üretilen güvercin sütünden başka bir şey tüketmezler. Genç güvercinler 26-30 günlük yaşta uçmaya ve yuvalarını terk etmeye hazırken bu sırada yaklaşık 500 g ağırlıkta olup, kesime hazırdırlar.
Irklar
Güvercinlerin birçok ırk ve varyetesi mevcuttur. Et üretimine en uygun olanları, White King ve Red Cameau'dur. White King, King ailesinin bir üyesi olup, bundan başka Red King, Yellow King, Blue King ve Dun King gibi varyeteleri de vardır. Bunların renkleri farklı olmasına rağmen, büyüklükleri White King ile benzerdir. ABD orijinli olan White King kısa bacaklar ve geniş bir vücut ile etçi ırkların genel görünüş özelliklerini taşır. Kafa oldukça büyüktür, deri pembemsi beyaz renktedir ve sık tüylüdür. Yetişkin kuşlar 750-850 g ağırlıktadır. Cameau ailesinin bir varyetesi olan Red Cameau, White King kadar üretken bir varyete olmayıp 650-740 g ağırlıktadır ve daha küçüktür. Red Cameau'da tercih edilen renk koyu kestane rengidir. Dik bir omurga, kompakt vücut ve orta büyüklükte bir kafa yapısına sahiptir. Kanatlar ve kuyruk White King'den daha geniştir ve kuyruk yere sünür. Haberci güvercinler de etlik güvercin üretiminde kullanılabilmelerine rağmen, oldukça küçük ve uzun bacaklı yavru verirler ve üreme güçleri yüksek değildir.
Barınak
Maksimum verim ve minimum hastalık riski için güvercinler kuru bir ortamda barındırılmalı barınaklar tercihen kuzeydoğu yönüne bakmalıdır. İyi bir havalandırma ve bol güneş ışığı barınakların kuru olmasını sağlar. Tel örgü ile çevrili bir uçuş alanı kullanılıyorsa damızlık bir çift 0.4 m2 alana gereksinir. Barınaklarda entansif olarak yetiştirilen güvercinler gezinme amacıyla %50 daha fazla taban alanına gereksinirler. Her bir barınağa 25-30 çift damızlık konmalıdır. Akıllıca düzenlenmiş bir baraka en ekonomik yapı şeklidir. Uygun bir barakanın yüksekliği arkada 2 m ön kısımda 2.5 m olacak şekilde yapılmalıdır. Barınak tabanına 7 cm kalınlıkta döşenecek olan talaş barınağın kuru kalmasına yardım eder. Drenajı kötü olan yerlerde barakanın tabanı beton veya tahta olmalıdır. Barınakta ve uçuş alanında tünekler bulunmalıdır.
Yuva
Çift yuva esansiyeldir. Dişi güvercin genellikle yavrular yuvayı terk edebilecek hale geldiklerinde yumurtlamaya başlar. Bu sırada erkek güvercin ise, yavruları pazarlama (kesim) büyüklüğüne ulaşıncaya kadar beslemeye devam eder. Bir güvercin çifti için hazırlanacak olan yuva kutusu 40 cm yükseklikte 60 cm genişlikte olmalı ve her yuva kutusu tam ortadan ikiye bölünerek 30 cm' lik genişlik sağlayacak şekilde ikiye bölünerek bir çifte güvercine tahsis edilmelidir. Yuvalar 40 cm derinlikte olmalı ve yuvaların önüne 20 cm'lik bir platform konarak kuşların yuvalarına kolaylıkla konmaları sağlanmalıdır. Yuvalık tasları temizlenme kolaylığı bakımından yuva kutusu içine konmalıdır. Çam yaprakları(iğneleri), saman ve talaş gibi kaba materyal iyi bir yuva materyalidir. Yuva materyalinin barınağın ya da kümesin bir köşesine konması israf olmasına engel olur böylece güvercinler üreme dönemleri boyunca gerektiği kadar materyali buradan alabilirler.
Üretim
Damızlıklar temel genetik bilgilerin ışığında seçilmelidir. Kayıtların dikkatli tutulması (progeny test) seleksiyona büyük ölçüde yardımcı olur. Bir çift damızlık güvercin yılda ortalama ağırlığı 450-700 g kadar olan 12 adet etlik güvercin yetiştirmelidir. Reforme damızlıklar bu standardın dışındadır. Güvercinler altı aylık yaştan itibaren çiftleştirilebilirler. Bazı dişiler 10 yaşından sonra dahi üretkenliklerini devam ettirirken, bazı erkeklerin de beş yaşından sonra bile başarıyla kullanıldıkları bildirilmiştir. Güvercinin yaşını ve cinsiyetini söyleyebilmek zor olduğundan sertifikasyonlu satış yapan ciddi firmalardan satın alınmalıdır. Dişiler genellikle erkeklerden küçüktür ve daha narin bir kafa yapısına sahiptir. Dişiler badi badi bir yürüyüş stiline sahiptir ve kuyruklarını erkekten daha dik tutarlar. Pelvik kemikler arası dişide daha geniştir. Erkek daha iri ve agresif olup, gürültülü bir ötüşe sahiptir. Üreme mevsimi sırasında erkek sürekli kur yapmak için dişinin çevresinde döner.
Damızlık Çiftler
Damızlık çiftlerin kendi eşlerini kendilerinin seçmesine izin verilir veya zorla eşleştirilir. Eşler doğal çift kurma sırasında erkeğin dişinin çevresinde kur yaparak dolaşması ile ayırt edilebilir. Eşler numaralanmış veya renkli bacak halkaları kullanılarak aile içi (inbreed) çiftleştirmelerden korunur. Zorlamalı çift oluşturulması isteniyorsa damızlık dişi ve erkek güvercin birlikte kapalı bir yuva kutusu içinde veya içinde suyu ve yemi olan uygun bir kümeste iki hafta süre ile bir arada tutulması yeterlidir. Çift kurmuş damızlıklarda çiftin mümkün olduğunca bozulmamasına çalışılmalıdır ve yaşamları boyunca bir arada olabilirler. İsteksiz kuşlar birbirinden ayrılmalıdır. Yüksek verimli dişilerin genç ve istekli erkeklerle çift kurmaları esansiyeldir. Sürekli üretimi sağlayabilmek için çiftleştirme de sürekli olmalıdır. Her bir çift yılda 14 palaz yetiştirmelidir. Ana üretim sezonu boyunca (ilkbahar ve yaz) bir çift güvercinden her 4 haftada bir pazarlamaya hazır palazlar elde edilmelidir. Palaz üretiminin, %60’ı bu sezon sırasında gerçekleştirilir. Yumurtacı tavuklarda olduğu gibi suni ışıklandırma ilkbahardan sonbahara kadar pik Yumurta verime ulaşabilmek için kullanılabilir. Suni ışıklandırmanın palazlarda canlı ağırlık artışı üzerine etkisi yoktur.
Kuluçkadan çıkış ve büyütme
Güvercin yumurtasının inkübasyon süresi 17 gündür. İlk ve ikinci yumurta arasında kuluçkadan çıkış süresi bakımından 1-2 günlük fark olur. Her iki ebeveyn birlikte yuvayı hazırlar ve sırayla kuluçkaya yatarlar. Dişi kuş genellikle palazlar iki haftalık olduğunda tekrar yumurtlamaya başlar. Her iki ebeveyn de yavruları beslemesine rağmen dişi kuş ikinci kez yumurtlamaya başladığında palazların beslenmesi ile daha çok erkek kuş ilgilenir. Palazlar yuvayı terk etmeden önce dişi kuş yumurtlamaya başladığından palazların rahatsız olmaması ve kuluçkaya ara verilmemesi için yukarda açıklandığı gibi ikinci yuva temin edilmiş olmalıdır. Ebeveyn palazları beslediği için kuşları rahatsız etmeye gerek yoktur (gerçekte kuşlar beslenmeleri sırasında rahatsız edilmemelidir) İlk haftalarda palazlardan biri ölürse onun yerine aynı yaş ve büyüklükte başka bir palaz konarak ebeveynin bunu da beslemesi sağlanabilir. Bu durum palazsız kalmış olan çiftin daha erken yumurtlamaya başlamasını sağlar. Bu durumda örneğin yavrularından birisi ölmüş olan çiftin diğer yavrusu tek veya kendileri gibi yavrularından birisi ölmüş olan diğer bir çifte verilerek bu çiftin tekrar yumurtlamaya daha erken başlaması sağlanarak çifte verilerek ekonomik kayıp azaltılmaya çalışılır. Ebeveynler hasta veya ölmüşse palazlar en az bir haftalık olmaları şartı ile zorla beslemede olduğu gibi elle beslenebilirler. Alternatif bir yol olarak dane yemlere su emdirilerek palazlar küçük dane yemlerle de beslenebilir. Damızlık amaçla elde tutulacak olan palazlar belirlenmeli ve daha sonra yeme ve içme faaliyetlerini öğrenmeleri için ebeveynleri ile birlikte yaklaşık 6 hafta süreyle bir arada kalmalarına izin verilmelidir. Damızlık bir sürü oluşturmak için palaz seçerken her bir yuvadan yalnızca en iri palaz seçilmez, aksi taktirde sadece erkekler seçilmiş olabilir. Daha iri kuşlar yönünde sürekli bir seleksiyon sürüde erkek oranının dişilerden daha çok olmasına neden olabilir.
Beslenme
Güvercinler yaşamının ilk 20 gününde diğer kanatlılara oranla çok daha hızlı büyürler. İlk gıdaları ebeveynlerinin kursaklarında sentezlenen ve ''güvercin sütü'' adı verilen bir sıvı olup, yavruların ağızlarına kusularak verilir. Güvercin sütü protein ve yağ miktarı yüksek koyu krem rengi ve kıvamında yarı sindirilmiş bir materyal olup, karbonhidrat miktarı düşüktür. Yumurtadan Çıktıktan 20-40 gün sonra yavrular yem tüketebilirler. Diğer kanatlı türlerin aksine güvercinler toz formdaki yemi tüketemediklerinden verilecek olan dane yem, bütün halde, kaba kırılmış veya ezilmiş olarak verilir veya ticari olarak hazırlanmış pelet yemler kullanılır.
Birçok yetiştirici tarafından güvercinler;
1) komple pelet rasyon veya
2) pelet rasyon ile birlikte verilen dane yem ile beslenir.
En çok kullanılan dane yemler arasında mısır, buğday, darı ve bezelye gibi baklagiller bulunur. Daneler yemlikte karışık bir şekilde ya da kafeterya tipi bir yemlikte (her dane çeşidi için ayrı bir bölümün bulunduğu) verilirler. Karışık yemleme yapıldığında güvercinlerin günde iki kez yemlenmesi önerilir. Her periyotta 1 saat içinde bitirilecek kadar yem verilir. Güvercinler yem konusunda titiz olmamalarına rağmen, tamamen dane yemden oluşmuş diyetleri tercih ederler. Mısır gibi iri daneler kırılarak verilebilir. Tablo-110'da güvercinlerin besin maddeleri gereksinimleri verilmiştir.
Tablo–110 Güvercinlerin besin maddeleri gereksinmeleri
Besin Maddesi
|
%
|
Ham Protein
|
13.5-15
|
Karbonhidrat
|
60-70
|
Ham Selüloz
|
3-5
|
Ham Yağ
|
2-5
|
Güvercin rasyonlarını yem maddelerinin fiyatı ve piyasadaki mevcudiyetleri büyük ölçüde etkiler. Bunun yanı sıra sarı mısır ve bezelye gibi yem maddelerinin her zaman rasyonda bulunması arzu edilir. Güvercin rasyonlarında yaygın olarak kullanılan yem maddeleri ve kompozisyonları % olarak aşağıda verilmiştir. (Tablo-111)
Tablo-111 Güvercin rasyonlarında yaygın olarak kullanılan yem maddelerinin kompozisyonu
Yem Maddesi
|
Protein
|
Karbonhidrat
|
Selüloz
|
Yağ
|
Buğday
|
11
|
70
|
2.5
|
1.9
|
Mısır
|
10
|
70
|
2.0
|
4.4
|
Sorgum
|
10
|
70
|
2.5
|
2.3
|
Yulaf
|
11
|
61
|
11.0
|
6.6
|
Bezelye
|
23
|
57
|
6.0
|
1.6
|
Darı (millet)
|
11
|
64
|
9.0
|
3.6
|
Soya fasulyesi
|
38
|
37
|
5.0
|
16.8
|
Kolza
|
19
|
22
|
6.0
|
44.0
|
Fiğ
|
27
|
54
|
3.5
|
1.2
|
Güvercinler normal olarak tüy dökerler, yaz ve kışın çiftleşmediklerinden bu dönemde çiftleşme dönemindekinden daha düşük bir protein seviyesi yeterlidir. Sonbahar ve kış aylarında rasyonlarında daha yüksek protein seviyesi kullanılmasının bir dezavantajı olmamasına rağmen ekonomik değildir. Buğday, mısır, sorgum, kolza, fiğ ve darı gibi yem maddeleri birbirleri yerine ikame edilebilmesine rağmen ikame miktarları rasyon protein seviyesini bozmamalıdır. Tablo-112’de sonbahar/kış ve ilkbahar/yaz dönemleri için rasyon önerileri yer almıştır. Güvercinler ya yemlikle beslenirler ki o taktirde beslenmeleri sınırlandırılamaz, ya da günlük olarak elden beslenirler. Yemlik kullanılıyorsa her kuş için 5 cm’lik bir yemlik kenarı sağlanmalıdır. Yemlik kullanımı işçilik giderlerini azaltırken, güvercinlerin de önlerinde sürekli olarak yem bulunmuş olur. Fakat yem israfı ve fare sorunu ortaya çıkar.
Tablo – 112 Mevsimine göre örnek güvercin rasyonları
Yem maddesi
|
Sonbahar/Kış Miktar (kg)
|
İlkbahar/Yaz Miktar (kg)
|
Buğday
|
15
|
8
|
Bezelye
|
20
|
30
|
Mısır
|
10
|
7
|
Darı
|
5
| |
Toplam |
50
|
50
|
Tablo-113 Örnek mineral karışımı (ad libitum)
Yem Maddesi
|
Miktar (kg)
|
İstiridye kabuğu
|
17
|
Granit
|
20
|
Kireç taşı
|
10
|
Tuz
|
3
|
Toplam
|
50
|
Elle beslemede kuşlar günde iki kez beslenir ve verilen yem miktarı yarım saat içinde bitecek kadar olmalıdır. Güvercinlerin daha soğuk havalarda ve palazlarını büyütürken yem tüketimlerinin artacağına dikkat edilmelidir. Tohum rasyonlarına ilaveten güvercinler mineral, vitamin ve grite gereksinir. önünde kolaylıkla alabilecekleri mineral karışımları mevcut olmalıdır. A vitamini ve riboflavın katkıları fertilite ve kuluçka randımanını artırır. Yeminlerin taşlıkta ezilebilmesi için grit gereklidir. Farklı yem ham madde1erinin ayrı ayrı yemliklere konarak yapılan kafeterya tipi beslemede kuşların kendi istedikleri yemleri seçmelerine izin verilir. Bunun yanı sıra, bu sistemde oldukça fazla yem israfı vardır. Güvercinler pelet yemlerle beslenebilir fakat peletle besleme bazı kuşlarda kursak problemlerine yol açabilmektedir. Güvercinlerin yem tüketimi özetlenecek olursa;
- Damızlık 25 çift güvercin günlük olarak yaklaşık üç kg yem tüketir.
- Bir çift damızlık güvercin yıllık olarak yaklaşık 45 kg yem ve dört kg grit tüketir.
- Bir çift güvercin üreme çağına kadar 22 kg yem tüketir.
- 500 gramlık bir güvercin palazı üç kg’lık bir yem tüketimi ile bu ağırlığa ulaşır ve FCR 6:1 şeklindedir.
Piyasada ticari güvercin yemleri mevcuttur. Tablo-114’de dane yemlerden oluşan bir karışım ile birlikte ayrı bir yemlikte serbest şekilde alabilecekleri bir mineral karışımı örnek olarak verilmiştir.
Tablo-114/a Güvercinler için örnek rasyon (kg)
Yem maddesi (bütün halde)
|
Miktar
|
Mısır (sarı)
|
35
|
Darı
|
20
|
Bezelye
|
20
|
Buğday
|
15
|
Yulaf (kabuksuz)
|
5
|
Kenevir
|
5
|
Toplam
|
100
|
Tablo-114/b Mineral Karışımı
Mozaik taşı (orta irilikte)
|
50
|
Grit
|
25
|
Kemik unu veya DCP
|
20
|
Tuz
|
5
|
Toplam
|
100
|
Ebeveyinler yavruları kursaklarından salgılanan güvercin sütü ile besler. Güvercin sütü koyu krema kıvamında yüksek proteinli bir salgıdır. Yavrulara 10. günlük yaştan itibaren uygulanacak bir zorlamalı beslemeyle ağırlıkları arttırılabilir. Güvercinlere verilen dane yem rasyonu dört saat süre ile su emdirildikten sonra günde üç kez yavrulara elden verilir. Elden yemleme vakit kaybına ve işçilik giderinin artmasına neden olduğundan popüler bir metot değildir.
Su
Güvercinler yalnızca içmek için değil eksternal parazitlerden kurtulmak için suya gereksinir. Bir tek su kabı her iki amaç için yeterli olup, her gün temizlenmelidir. Çimento veya galvanizli saçtan yapılmış 1 m uzunluk 60 cm genişlik ve 10 cm derinlikteki bir suluk bu amaca uygundur. Her damızlık çift için 2.5 cm suluk alanı sağlanmalı ve suluklar gölgelik altında olmalıdır. Bir çift damızlık güvercin yılda 180 it su tüketir. Bir çok kuşun aksine güvercinler suyu gagalarını daldırıp emerek içer.
Parazit ve Hastalık Kontrolü
Yeterince banyo yapma fırsatı varsa eksternal parazitler minimumda tutulabilir. Güvercinler tavuklardaki bit, pire ve kene gibi parazitlerin aynılarına sahiptir. Bir önlem olarak yuva kutuları ve yuva materyali sprey veya toz ilaçlarla ilaçlanmalıdır. Tahtalar yılda en az bir kez kreosol ile boyanmalıdır. Bütün çiftliklerde hastalıklar minimumda tutulabilmesi için sıkı bir hijyenik program uygulanmalıdır. Rutubet oluşumu önlenmeli, kümesler düzenli aralıklarla sık sık temizlenmeli ve zemine taze altlık veya kum serilmelidir. Bütün hasta kuşlar sürüden izole edilmelidir. İlaç ve pestisid seçiminde kullanım amacına dikkat edilmelidir. İç parazitlerden Ascaridia galli güvercinlerde en yaygın rastlanan barsak parazitidir. Piperazine türevi ilaçların kullanımı bu parazitin etkili bir şekilde kontrol altına alınmasını sağlar. Bu ilaç sürüye yem veya su ile verilebilir. İlaçlar içme suyu ile verilmelid1r. Böylelikle toplam gereksinilen doz yalnızca birkaç saat içinde verilebilir. Doz oranı kullanılan preparata göre değişiklik gösterir.
Bitler en yaygın eksternal parazitler olup, yalnızca kuş üzerinde yaşayabilir. Konakçıdan ayrıldıklarında ölürler. Birçok farklı bit tipi mevcut olup, en yaygın olanı vücut bitidir. Bitler kuşlarda genel bir güçsüzlük hali yaratmalarının yanı sıra, canlı ağırlık artışı ile yumurta veriminin azalmasına da neden olurlar. Herhangi bir bit enfestasyonu toz veya sprey insektisidlerin kullanımıyla kolaylıkla kontrol altına alınabilir. Kırmızı pireler (yanlış bir biçimde pire olarak isimlendirilen maytlar, (Dermanysus gallinae) güvercinlerde en çok problem oluşturan parazitlerdir. Bunlar oldukça küçüktür ve çıplak gözle yapılan muayenede dikkatlice bakmayı gerektirirler. Kümesteki tahta çatlakları arasında yaşar ve geceleri kuşlara hücum ederler. Pireleri kontrol altına almak için tahtaları koruyucu bir boya ile boyamak ve kümesi amaca uygun bir pestisidle ilaçlamak gerekir. Güvercinlerin başlıca hastalıkları arasında; kronik solunum yolu hastalığı (chronic respiratory disease), ornitozis, kanser, çiçek, koksidiozis, tuberkülozis ve paratifo yer alır.
Kesim ve İşleme
Palazlar genellikle yaklaşık 28 günlük yaşta kesime hazır olurlar. Kanat altları tamamen tüylenmiş olmalı, en azından kanat altıdaki tüy dipleri yolma işleminde kolaylık sağlayabilecek büyükte olmalıdır. Palazların canlı ağırlıkları ırka ve yetiştirme sistemine göre değişiklik göstermesine rağmen, 450 ila 700 gram arasında olmalıdır. Kesimden bir gün önce akşam palazlar yuvalardan toplanarak kursaklarının ve sindirim sistemlerinin ertesi güne kadar boşalması sağlanmış olmalıdır. Aksi taktirde kursak su ile temizlenerek yemlerin boşaltılması gerekir. Palazlar önce kesim tüneline girer ardından jugular ven keskin bir bıçakla kesilir. Palazlar ıslak ya da kuru olarak yolunabilir. Islak yolum yapılacaksa 55 C, deki suda 60 saniye bekletilerek tüylerin su emmesi sağlanır. Yolma makinesinde 20-30 saniyede tüylerinden tamamen arındırılır. Suyu süzülen karkas daha sonra çelik veya metal masa üzerine konarak temizlenir. Tüketici talepleri doğrultusunda bu aşamadan sonra kuşun bağırsakları çıkartılır. Ticari işletmelerde kuşlar bağırsakları çıkartılmaksızın New York tipi kesim olarak da pazarlanabilir. Tamamen temizlenmiş kuşta %74 randıman elde edilir. (%26 kesim kaybı), yalnızca kan ve tüyler ayıklandığında ise, kesim randımanı %87 olur (kayıp %13). Palaz kesilip, yolunup ve iç organlar temizlendikten hemen sonra temiz su ile yıkanır ve daha sonra vücut ısısını kaybetmesi İçin en az 1 saat süreyle buzlu su içerisinde bekletilir. Ticari üretim büyüklük ve kaliteye göre sınıflandırılır. Daha sonra uygun bir materyal ile paketlenirler. Boyun alta ve göğüs yukarı gelecek şekilde dizilirler. Palazlar bireysel olarak parşomen kağıdı veya polietilen torbalara da sarılabilir. Kalın mukavva kutular içerisine 1 veya 2 düzine şeklinde dizilerek pazara sevk edilirler. Palaz tek olarak, tombul yetişkin güvercin ise iki adet şeklinde doldurulmuş olarak servis edilir. Güvercin eti lezzetli olup, lezzet kaybına uğrayacağı için yoğun ateşte pişirilmemelidir. Güvercin birçok farklı şekilde hazırlanıp servis edilebilir. Favori olan tavuk, ördek veya bıldırcın yemek tariflerini güvercin için de kullanılabilir. Farklı şekillerde pişirmek monotonluğu önlemek bakımından gereklidir.
Orta hararetteki ortalama pişirme süreleri aşağıdaki gibidir:
Gril için: 20-35 dakika
Güveç için: 1-1.5 saat
Kızartma için: 25-35 dakika
Genç kuşlar soluk pembe bir deriye sahiptir. Göğüs elastik, boyun kalın, eti; yumuşak, sulu ve lezzetlidir. En ideali kızartma ve gril yapımıdır. Daha yaşlı kuşların derileri daha koyu renktedir, boyun ince, ayaklar ince ve eti serttir. Lezzeti iyi olmasına karşın, güveç gibi sulu pişirme şekilleri daha uygundur. Güvercin eti, kesimi takiben lezzetini kaybetme eğilimindedir bu nedenle kesimden kısa bir süre sonra tüketilmelidir.
Bakım
Güvercinler barınaklarına kolay alışır. Uçma telekleri koparılıp hayvanlar kapalı bir yerde bir süre için tutulup beslenirlerse buraya alışırlar. Yakalanmış olan güvercinler de benzer şekilde yeni barınaklarına bir hafta içinde alıştırılırlar. Başlangıçta sabahları az miktarda dane yem verilerek kuşların barınağı benimsemeleri sağlanır. Temizlenmesi kolay su geçirmez bir kümes güvercinler için uygun bir barınaktır. Bir çok geleneksel güvercinlikte topraktan yapılmış kaseler kullanılmıştır. Buna en iyi örnek Türkiye'de Kapadokya yöresinde kayalara oyulmuş olan güvercinliklerdir. Asya ve Avrupa ülkelerinde tahtadan yapılmış güvercinlikler de yaygın olarak kullanılır. Tavukların tersine güvercinler kümeslerde toplu yaşamı tercih etmez bunun yerine her damızlık çift için iki adet yuva bulunan raflarda tünerler. Raflar genellikle kuytu köşelere konur. Ticari güvercin ırkları genellikle tamamen güvercinlikte barındırılır. Çevre şartları ve bakım koşullarına bağlı olmakla beraber yetiştiriciler bir çift damızlıktan yılda 12-14 güvercin yetiştirmeyi umarlar.
Güvercinlere günlük olarak taze içme suyu ve en az haftada bir kez banyo suyu sağlanmalıdır. Yavrular yetişkinler tarafından regurgitasyonla beslendiklerinden yetişkinlere sürekli olarak bol ve taze içme suyu sağlanmalıdır. Öksüz yavrular yem tüketebilecekleri yaşa kadar yumurta sarısıyla beslenebilirler. Tüm kanatlılarda olduğu gibi kümes koşu1larında yaşayan güvercinlere de dengeli rasyonlar verilmelidir. Kırılmamış tüm dane yemlerden oluşan bir karışım maksimum üretim için verilebilir. Verilecek olan dane yemler kuru ve küfsüz olmalıdır. Güvercinler toz yemi yeteri kadar tüketemezler. Fasulye, bezelye gibi protein miktarı yüksek yemler yaygın şekilde ku1lanılır.
Kuşların yiyecek bulmaları için her gün serbest bırakıldığı ekstansif şartlarda kümes gereksinimi yoktur. Buna karşın, kümes gibi kapalı bir ortamda entansif şartlarda yetiştirildiklerinde 2000 çift güvercin için yarım hektarlık bir alan yeterlidir. Serbest uçuşa izin verilen güvercinler bir çok evcil kanatlı ile karşılaştırıldığında yem bulmak için istedikleri yere uçabildiklerinden daha fazla bir otlama alanından faydalanırlar. Güvercinlerin besin maddeleri gereksinimleri diğer kanatlılarınkine benzerlik gösterir. Güvercin yetiştiriciliği fazla bir özen gerektirmez. Hemen hemen hiç bir yerde güvecin eti tüketimine karşı bir tabu yoktur. Güvercin etinin fiyatı yüksek olup, pazar talebi süreklidir. Güvercin eti diğer etlerle karşılaştırıldığında daha fazla oranda eriyebilir protein ve daha az oranda konnektif doku içerir. Bu nedenle hasta ve sindirim sistemi bozukluğu olan insanlar için diyetetik karakterdedir. Birçok meraklının belirttiği gibi yarış güvercinlerinden de lezzetli et elde edilir.
Güvercinler az sayıda hastalıktan etkilenir. Bunun yanı sıra, barsak kurtları, bit, diare (koksidiyozis), kanser (trikomoniazis) ve salmonella (paratifo) birçok evcil kanatlı da görülen hastalıklar güvercinlerde de görülür. Salmone1la bir çok sürüde düşük seviyede seyreder ve kuşlar strese girdiğinde enfeksiyon alevlenir. Tavuklar için uygulanan tedavi güvercinler için de geçerlidir. Geniş bir alanda uçarak dane yem ve diğer yemleri tükettiklerinden güvercinler çiftçilerle iyi geçinemezler. Gerçekten de 13.yy. da Avrupa'da aristokratların güvercinleri ekilen tohumları hızla yedikleri için çiftçiler tarafından şikayet konusu olmuştur. Öte yandan, geniş kursak kapasitesine sahip güvercinler büyük toprak sahibi olan derebeylerin tarlalarından dane çalmak için de yetiştirilmiştir. Bu güvercinler eve döndüklerinde sahipleri olan fakir köylülerce kursakları boşaltılıp getirdikleri buğdaydan ekmek yapılmaktaydı.
Güvercin yetiştiriciliği bazı problemleri de beraberinde getirir. Güvercinler her yere gübrelerini bırakır, bazıları tarafından çok gürültücü bulunur ve az sayıda insan güvercin tozuna karşı şiddetli bir allerji gösterir. Güvercinliklere insan da dahil olmak üzere her türlü avcı hayvan dadanabilir bu nedenle önlemler alınmalıdır. Güvercinlikler yumurtaların ve yavruların başlıca düşmanı olan farelere karşı iyi korunmuş olmalıdır. Kuluçkadaki güvercinler yavrularının mümkün olan en yüksek canlı ağırlıkta büyütebilmek için yüksek miktarda proteine gereksinirler.
Haber Güvercinleri
Birçok insan haber taşıyan güvercinleri geçmişteki bir uygulamanın antik bir kalıntısı olarak görmektedir. Fakat bazı ülkelerde (gelişmiş ve gelişmekte olan) haberci güvercinlerin kullanımı tekrar ortaya çıkmış ve rutin olarak kullanılmaya başlanmıştır. Bu konudaki yeni teknikler ise, eskisinden daha etkili bir şekilde uygulanmaktadır. Örneğin, geçmişte güvercinler yalnızca tek bir rota üzerinde rinde uçmakta, barınaklarından alınan güvercinler bir süre sonra götürüldükleri yerden salınarak eski yerlerine dönmeleri sağlanmaktaydı. Bu durum çok sınırlı bir kullanım sağlıyordu. Güvercinlerle ilgili bilgilerin artmasıyla güvercinlerin mesajları götürdükten sonra tekrar başlangıç istasyonuna dönebildikleri saptanmıştır. Böyle bir eğitimle güvercinler mesajları götürdükten sonra tekrar yuvalarına geri
Dönmektedir. Bu işlem günde iki kez yapılabilmektedir. Bu uygulamanın püf noktası kuşların yemlendikleri yerin bir istasyon, yuvalarının yeri ise, diğer istasyon olmasıdır.
Güvercinler böyle bir günlük çalışmayı 160 km' den daha uzun bir mesafede yapabilmektedir. Böyle bir istasyonda güvercinleri gözlemek için personel bulundurmaya gerek yoktur. Yalnızca içeriye açılan (tek yönlü) bir kapısı olan güvercinlik yeterlidir. Güvercinlerin tekrar uçurulması için bir personelin buraya gelmesi gerekir böylelikle getirilmiş olan mesajlar daima bulunur. Böyle bir güvercinlikte yeteri kadar tünek bulunmalıdır. Böyle bir sistem Puerto Rico ve Guatemala' da uygulanmaktadır. Telefonun olmadığı dağlık alanlarda ve mesajların saatler süren büyük zorluklarla ulaştırılmaya çalışıldığı sert coğrafi bölgelerde mesajlar bu şekilde yollanabilmektedir. Bazı yerleşimler doğal felaketler, askeri veya terörist saldırılar gibi umulmayan faaliyetlerce izole edilebilir. Bu gibi durumlarda güvercinler can kurtarıcıdır. Örneğin, Puerto Rico' da arabaların köyden şehre 1.5-2 saatte aldıkları yolu güvercinler 20 dakikada almakta ve köylülerin gereksindikleri bazı ilaçları taşıyabilmektedirler.
Haber güvercinlerinin uzaklara ve hızlı uçmalarının yanı sıra, et üretimi amacıyla yavrularından da faydalanılır. Güvercinler yarış amacıyla veya lezzetli et kaynağı olan geniş pektoral kasları içip yetiştirilirler. Bir çift haber güvercini bir yılda mesaj taşımada kullanılmayan ve 28 günlük yaşta kesilen 12-16 yavru yetiştirir. Haberci güvercinler ile ilgili bir diğer örnek Fransa'dan verilebilir. Buna göre siyah-beyaz haberci güvercinler her gün Fransa'nın kuzeybatı kıyısındaki Petit Gendarme kasabasından 23 km'lik yolu uçarak hastaneye kan taşımaktadır. Güvercinlerin göğüslerinde özel bir koşuma sarılarak yollanan kan tüpleriyle hastanede basit, etkili ve ekonomik bir şekilde kan testleri yapılabilmektedir. İki güvercine ortalama 40 g ağırlıkta her ikisi de aynı kanı içeren test tüpleri bağlanmaktadır. Bu servis özellikle turist akımının olduğu yaz mevsiminde trafik kazalarının arttığı dönemde değer kazanmaktadır. Kuşlar, Granvilli yöresiyle Avranches hastanesi arasındaki 27 km'lik yolu hazırlanma süresi de dahil olmak üzere 11 dakikada kat edebilmektedir. Akaryakıt fiyatı yüksek olan Fransa' da bir kaç mısır danesiyle yönetilen böyle bir operasyonun ekonomik değeri oldukça büyüktür.
Bazen hava durumu olumsuz bir faktör olabilir. Yoğun sis varlığında güvercin timi yere konmak zorunda kalabilir. Türkiye'den verilebilen bir başka örnekte ise, güvercinler takımlar halinde İstanbul'dan Adapazarı veya İzmit'e getirilerek serbest bırakılmakta ve bu sırada girilen bahislerde hangi takımın daha önce evine varacağı tahmin edilerek yarışmalar düzenlenmektedir. Ayrıca Urfa yöresinde güvercinlerin boyunlarına çengelli iğnelerle boncuk veya nazarlıklar asılması da yine Türkiye'ye ait folklorik bir özelliktir.
Yazan: Doç. Dr. Hakan Muğlalı
Kaynak: “Kanatlı besleme Dinamiği ve Biyogüvenlik” Sayfa, 369-381
ETÇİ GÜVERCİN YETİŞTİRİCİLİĞİ
GİRİŞ
Güvercinler genellikle 25 ile 30 günlük yaşlarda uçma öncesinde genç et güvercini olarak pazarlanırlar. Bu yaşta iken canlı ağırlıkları 340 ile 680 gram arasında değişir. Güvercin etçi bir kanatlı olarak bugün halen güney Avrupa ülkelerinde oldukça önemli bir yer tutmaktadır. 20. yüzyıl başlarında kolonistler güvercini Amerika ya taşımışlardır. 1901 yılında Amerika Birleşik Devletlerinde güvercin ıslahı ile ilgili ilk işletmenin, 1902’de yine Amerika Birleşik Devletlerinde 1000 adetlik ilk güvercin üretim çiftliğinin kurulduğu bilinmektedir. 1907 yılında bu tip işletmelerin sayısı 100 civarında olduğu tahmin edilmektedir. Bugün iyi kalitede et güvercinleri ticari amaçla A.B.D.’nin Pasifik sahillerinde, Orta Bölgelerinde ve Güneydoğu eyaletlerinde yaygın olarak yetiştirilmektedir. Bu bölgelerde etçi güvercin üretimi yapan büyük kapasiteli işletmeler kurulmuştur. Halen en büyük etçi güvercin yetiştirme işletmesi olarak Güney Karolina’ daki Palmetto Farm bilinmektedir, bu işletmenin 1957 yılında 15.000 civarında kapasitesi olduğu bilinmektedir. (Beuing, 1971)
Güvercinler kültür yetiştiriciliği yanında birçok çiftliklerde bir ek iş, hobi amaçlı ve gelir kaynağı olarak yetiştirilirler. Böcekleri toplayarak beslenmeleri, kaliteli etleri ve gübresi ile diğer üretim dalları yanında yer almıştır. Böylelikle çok az bir ek yemleme ile güvercin yetiştiriciliği yapmak birçok tarım işletmesinde mümkün olabilmektedir. Güvercin gübresi zengin N, P, K, içeriğinden dolayı sebze yetiştiriciliğinde önem arz etmektedir. Ekonomik olarak halen ABD dışında İtalya, Fransa, Belçika ve Macaristan ‘da güvercin yetiştiriciliği yapılmaktadır. Ayrıca bu ülkeler 1962 yılından itibaren güvercin eti ihracatına da başlayacak üretim düzeyine gelebilmişlerdir. Böylelikle geçen zaman içinde güvecin yetiştiriciliği klasik köylü işletmelerinin yanında entansif üretim yapılan işletmelerin de oluşumunu zorunlu kılmıştır. Entansifleşmede Macaristan’da da büyük gelişmeler sağlanmış ve ülke çapında kafeste güvercin yetiştiriciliği yaygınlaşmıştır. Güvercin yetiştiriciliğinin yaygınlaşması genelde bu ete talebin yüksek olduğu Avrupa ülkelerinde hızlı bir şekilde gerçekleşmiştir.
Güvercin yetiştiriciliği iyi bir manejman ve pazarlama karlı bir gelir kaynağı olabilir. Güvercin üretiminde kullanılan ırklar itibarıyla küçük alana ihtiyaç gösterir ve küçük alanlı yarı açık kümeslerde barındırılırlar. Güvercin etine talep olduğu oranda yeterli kar sağlanacak kadar bir et üretimi imkanı oluşmaktadır. Ortalama yıllık karlılık düzeyi, fiyat ve yetiştiricilik faktörlerine bağlı olarak, sağlanan masrafların üzerinde gerçekleşmekte birlikte, karlılık bölgeden bölgeye değişen fiyatlar dolayısıyla farklılaşabilmektedir.
Her bir güvercin çiftinden yılda 10–14 yavru güvercin üreyebilmektedir. Her çiftin yıllık yem tüketimi ise yaklaşık 40–50 kg. arasında değişmektedir. Yem tüketimi yetiştirilen ırkın büyüklüğü ve elde edilecek yavru miktarı ile değişir. Ebeveynlerin değişik yaşlarda satılmaları ile elde edilecek gelirler, güvercin işletmesi için yan gelir olabilir. Özellikle yüksek üretim kapasitesine sahip ebeveynlerin üretimini yapan işletmeler bu bakımdan avantajlı olmaktadır.
Bir hobi olarak, güvercin yetiştiriciliği, eğlence için bir fırsat olabileceği gibi yumuşak dokulu taze et üretimi bakımından da küçük aile işletmelerinde bir kaynak olmaktadır. Kanatlı hayvan oyunlarının çoğunlukla yapıldığı büyük şehirlerde güvercinlere talep oldukça yüksektir.
Güvercin eti; protein kalitesi, yüksek düzeyde B2 vitamini varlığı ve fosfor düzeyi ile zengin bir yapıya sahiptir. Eti yumuşak ve lezzetlidir, etteki bağ doku miktarı oldukça düşük miktarda olduğu için kolayca hazmedilebilir. Bu bakımdan doktorlar tarafından hastalara tavsiye edilmektedir. Aynı zamanda bir güvercin bireysel olarak bir kişinin yiyebileceği ve doyması için yeterli büyüklüğe sahip bir karkas oluşturmakta ve tek başına servis yapılabilmektedir.
Ülkemizde genellikle hobi amaçlı küçük güvercin üretim birimleri ve evlerin çatılarında gübreleri için yetiştiricilik dışında ticari bir üretim yoktur. Yetiştirilen ırklar belirli bir özellikte olmayıp genelde yabani güvercinlere benzemektedir. Ayrıca kuş üretimine meraklı kişiler değişik renklerdeki güvercinleri beslemeyi tercih etmektedirler. Özellikle evlerin çatılarında güvercinlerin barındırılmasında ek yemlemede yapılmamakta, hayvanlar doğal yaşantılarını sürdürmekte, burasını sadece yuva olarak kabul etmektedirler. Genelde güvercin et üretiminde kullanılmayan, süs, gösteri ve gübresi için doğal yetiştiriciliği yakın bir barındırma sistemi tutulmaktadır. Ancak gelecekte bu hayvan türünün eti için yetiştirilmesine alternatif kaynaklar ülkemizde bulunmakta olup küçük üretim birimlerinin oluşturulmasına başlanabilir.
ORİJİNİ VE EVCİLLEŞTİRİLMESİ
Bugün bilinen güvercin ırkları Ev Güvercini (Columbalivia domestica) ve Kaya Güvercini (Columba livia livia Gmelin 1789) 'den orijin almış; tüm Avrupa, Kuzey Afrika ve Kafkaslar' a kadar olan geniş alana yayılmış durumdadır. Tam olarak ne zaman kültüre alındığı bilinmemekle beraber Ön Asya 'da Ev Güvercini M.Ö. 3000 yılından beri tanınmaktadır. Önceleri güvercin dini amaçlarla haberci kutsal kuş olarak tanımlanmış ve bereket sembolü olarak anılmıştır. İslam ve Hristiyanlık dinlerinde ise güvercin ruhun ve huzurun sembolü olarak kutsal bilinmiştir. Antik Mısır, Yunan ve Roma' da ise güvercin değerli bir et hayvanı olarak tanımlanmış, et üretimi için yetiştirilmiş ve bu yönde ıslah çalışmaları yapılmıştır. Günümüzde en ağır güvercin ırkı olarak Roma ve Valensiya Dev Güvercinleri ün yapmışlardır. Bu güvercinlerin canlı ağırlıkları 1.3-1.6 kg'a kadar çıkabilmektedir.
ETÇİ GÜVERCİN IRKLARI
1- King Güvercinleri
2- Carneau Güvercinleri
3- Mondaine Güvercinleri
4- Renkli Teksas Güvercinleri
5- Homer Güvercinleri
6- Diğer Irklar
Mevcut çok sayıdaki farklı renkteki güvercin ırklarından oldukça az kısmı besi için kullanılabilmektedir. Besi için ele alınabilecek güvercin ırklarında ergin ağırlığın 600–800 g civarında ve besiye uygun bir vücut formuna sahip olması şartları aranır. Bu güvercinler iyi gelişen yavru güvercinlerden döl verim özellikleri de esas alınarak seçilmişlerdir. Renkleri ve tipleri ile diğer dış yapısal özelliklerine daha az önem verilmiştir. Bu amaçla A.B.D.’ de yüksek canlı ağırlık yönünde ıslah edilmiş entansif üretime yakın hatlar elde edilmiştir. Avrupa’ da ise daha çok hobi yetiştiriciliğine rastlanılmaktadır ve elde edilmiş ırklarda çeşitli dış özellikler öncelikle ele alınmıştır. Avrupa’ da etçi güvercin yetiştiriciliği Fransa, İtalya ve Macaristan’ da A.B.D. ırkları ile yapılmaktadır. Güvercin yetiştiriciliğinde en yüksek performansı gösteren ırkları kullanmak genellikle pazarlamaya bağlı olmaktadır. Ancak en fazla talep yüksek canlı ağırlık kazanan, beyaz deri rengine sahip olan güvercinleredir. Bu ırklardan dikkatli seleksiyon yapılan ebeveynlerde bir çift başına 10–14 güvercin üretilmesi, ırkların cüsse büyüklüklerine bağlı olarak 26–28 haftalık yaşlarda 400–800 g canlı ağırlığa sahip döller vermeleri esas alınmıştır. Et üretimi amacıyla sadece saf ırklar değil, bunların melezleri de kullanılmaktadır. Bugün yaygın olarak et üretiminde kullanılan güvercin ırklarına ait özellikler aşağıda verilmiştir.
King Güvercinleri
King ırkı, yüksek düzeyde döl verimine sahip, geniş göğüslü Güvercinlerden en popüler olanıdır. Ergin güvercinlerin standart canlı ağırlıkları 740 ile 850 g arasından değişmektedir. Besideki genç güvercinler ise 680–800 g gelmektedirler. King sıkı bir tüy yapısına sahip olup, tüyleri kısadır ve geniş göğüslüdür. Duruşu dik görünüşlü, kuyruk yatay konumdadır. Baş yuvarlak bir kafatası ile biraz büyükçe, boyun oldukça sağlam yapıdadır. King ırkından üretilmiş sürülerden bir çiften yılda ortalama 12–15 yavru elde edilebilmektedir. En popüler varyetesi olan Beyaz King A.B.D. ‘de Runt, Homer, Maltase ve Duchess ırklarının beyazlarının melezlenmesiyle elde edilmiştir. Tüy renginin beyazlığı nedeniyle et üretiminde başarılı olarak kullanılmaktadır. Ortalama 750–800 g ergin canlı ağırlığa sahip bu ırk ayrıca yüksek üreme gücüne de sahiptir. Ortalama karkas verimi 550 g civarında olup geniş bir göğüs yapısına sahiptirler. A.B.D.’de Beyaz King Güvercini yanında tüy renkleri koyu gümüşi olan Gümüşi King Güvercinlerinin de ıslahı gerçekleştirilmiştir. Bu varyetenin elde edilmesinde yukarıda belirtilen melezlemede Duchess yerine Mondaine ırkı kullanılmıştır. Bu varyete açık deri rengine sahiptir. Beyaz King Güvercini ile benzer vücut formundadır. Fakat Gümüş King Güvercinleri daha sakin ve biraz daha fazla canlı ağırlığa sahiptirler. Bununla birlikte Beyaz King Güvercinleri kadar yaygın bir yetiştiriciliği yoktur.
Renkli King Güvercinleri 1940 ‘lı yıllarda A.B.D’ de ıslah edilmiş olup, bu ırkın özelliği bazı özelliklerine bakarak civciv döneminde cinsiyet tayinine imkan sağlamalarıdır. Diğer ırklarda ise tayini ancak ergin hayvanlarda yapılabilmektedir. Bu ırkta erkek civcivler açık renkte bir gagaya, dişiler ise gaga ucunda koyu renkli bir halkaya sahiptirler. Ergin erkekler yer yer lekeli renkte beyaz bir vücuda, dişiler ise gümüş mavisi bir vücut rengine sahiptirler. Bu ırkta vücut rengini determine eden genler cinsiyet kromozomu üzerinde bulunmaktadır. Civciv dönemindeki cinsiyet ayrımı gaga renklerine bakılarak yapılmaktadır. Renkli King varyeteleri olarak Mavi, Kırmızı, Sarı ve Boz (Kül Renkli–Kula) güvercinler yer almaktadır. Bu varyeteler genellikle sergi ve gösteri amaçlı olarak yaygınlaşmışlardır. Bunlar büyüklük ve tip bakımından birbirlerine oldukça benzer bir yapı gösterirler. Farklılaşmalarında esas itibarıyla renk ve baş şekilleri etken olmaktadır.
Carneau Güvercinleri
Carneau ırkının orijini Fransa’nın kuzey kesimleri ile Belçika’nın güneyi olup A.B.D.’ne 1990 yıllarında getirilmiştir. Kinglerden küçük yapılı popüler bir besi güvercinidir. Ergin erkekler 625–750 g, ergin dişiler ile genç erkekler 635–700 g. Genç dişiler ise 600–700 g arasında değişmektedir. Sıkı bir tüy yapısına sahip olup vücutları kompakt, geniş göğüslü kuyruk yere yakındır. Beyaz King güvercininden farklı geniş bir kafa yapısı, uzun kanatlar ve kısa bir kuyruk yapısıdır. Baş orta büyüklükte, gözler arası geniş, kafasının tepesinde belirgin bir yuvarlaklaşma vardır. Bu ırkın en popüler varyeteleri Kırmızı ve Beyaz olanlarıdır. Diğer varyeteleri de son yıllarda besi amacıyla kullanılmaktadır. Kırmızı Carneau’ların vücut renkleri kırmız ile vücudun bazı bölgelerinde kestane rengi arasındadır. Renk dağılımı daha açıklaşabilmektedir. Beyaz varyetenin rengi bütün kısımlarda beyaz olmalıdır. Diğer varyetelerden Siyah, Sarı, Boz gibi tipler yaygındır. Fakat bu varyeteler genelde ticari güvercin üretimi amacıyla kullanılmamaktadır.
Mondaine Güvercinleri
Bu ırkın İsviçre ve Fransa orijinli olmak üzere iki ayrı tipi bulunmaktadır. İsviçre Mondaine A.B.D.’ de Beyaz Runt ile bazı Mondaine ’lerin melezlenmesiyle elde edilmiştir. İsviçre’ de bu ırk ismiyle bilinen bir güvercin bulunmamakla birlikte, orijinini buradan aldığı belirtilmektedir. Güvercin besisi için popüler bir ırktır ve ağır güvercin üretimine elverişlidir. En düşük canlı ağırlıkları ergin erkeklerde 900 g, ergin dişilerde 800 g, genç güvercinlerde ise karışık olarak 800 g’dır. Maksimum canlı ağırlıklarına ait bir sınırlama yoktur ve bakım şartlarına göre değişmektedir. Bu ırk büyük yapılı, geniş göğüslü, King ırkından daha uzun yapılı ve daha kısa bir kuyruğa sahiptir. Tüyleri yoğun, bacaklarda tüylenme yoktur.
Fransız kökenli Mondaine’ler İsviçre Mondaine’lere göre daha geç elde edilmiş, büyük yapılı bir güvercin ırkıdır. Ağır yapılı güvercinlerden üretilmişlerdir. Ergin erkekler 800–900 g, ergin dişiler ise 750–850 g, genç erkeler 720–850g, genç dişiler ise 700–750 g arasında canlı ağırlığa sahiptirler. Bu ırk ticari güvercin besisinde sıklıkla kullanılmamaktadır. Vücudu King ırkına benzemekte, çok kısa bir omurga yapısı göstermektedir. Beyaz, Kırmızı, Sarı, Siyah, Gri, Mavi, Gümüşi, Damalı, Badem, Çamur rengi gibi varyeteleri bulunmaktadır. Beyaz varyetesi etçi güvercin üretiminde en fazla kullanılandır.
Renkli Teksas Güvercinleri
Bu ırk 1950’li yıllarda A.B.D.’de Renkli King Güvercinleri ile Mondine Güvercinlerinin melezlenmesi sonucunda elde edilmiştir. Seleksiyonda yüksek üreme, yüksek canlı ağırlıkları, geniş göğüs yapısı ve kısa tüylülük gibi performanslar dikkate alınmıştır. Civciv dönemimde cinsiyet ayrımı tam olarak mümkün olmaktadır. Erginlerde erkekler yer yer koyu lekeli beyaz renkte bir vücuda sahip iken, dişiler çok renkli bir vücuda sahiptirler. Bu ırkın hayvanları geniş göğüslü, yüksek üreme gücüne sahip ve sakin yapılıdır. Ergin güvercinler 600–900 g canlı ağırlığa sahiptirler.
Homer Güvercinleri
İri yapılı Homerler, ağır vücutları, hızlı gelişme özellikleri ile yüksek yemden yararlanma yeteneği ile etçi güvercinle içerisinde en popüler olanlarındandır. Ayrıca döl verimi bakımından çok iyi durumdadırlar. Vücut yapısı olarak King’ lerden daha küçük cüsseli ve daha küçük besi sonu canlı ağırlığa sahiptirler. Ancak küçük yapılı dolgun vücutlu güvercinler beside tercih edilmektedirler. Geniş ve derin göğüs yapısı, kompakt olmayan vücut yapısı gibi etçi avantajları taşımaktadır. Canlı ağırlıkları, genç ve ergin erkeklerde 680–780 g, genç ve ergin dişilerde 620–700 g arasında değişmektedir. Tüm Homer varyetelerinin sıkı bir tüylenme sistemine sahip olduğu belirtilmiştir. Bu ırk mavi ve beyaz arasında değişik renklere sahiptir. Beyaz olanları et üretiminde tercih edilmektedir. Seleksiyonda renk üzerinde durulmamaktadır. Küçük tipleri Homer güvercinleri son yıllarda besi amacıyla kullanılmaya başlanmış olup, Pazar istekleri doğrultusunda bazı üreticiler bu varyeteyi seçmektedirler. Seleksiyonda koyu deri rengine sahip Homerlerden beyaz derili olanlarının seçilmesi esas alınmaktadır. Beyaz derili küçük yapılı Homerler et üretiminde kullanılırken, diğerleri yarış, sergi ve gösteri amacıyla kullanılmaktadır.
Diğer Irklar
Besi güvercini üretiminde yeri olan diğer bazı ırklar, Runt, Macar ve Maltese ırklarıdır. Değişik ırklar arasındaki melezlenmeler de besi güvercinin üretiminde kullanılmaktadır. Macar ve Maltase ırkları uzun bacak ve boyuna sahiptirler, yüksek kuyrukları ile kısa ve sağlam vücutlu ırklardır. Bu ırklar dolgun göğüslü besi güvercinleri elde etmek için diğer güvercin ırkları ile çiftleştirilmektedirler. Runt ırkı İspanya orijinlidir ve evcil güvercinlerin en büyüğü ve en eski ırk olarak bilinmektedir. Büyük bir iskelet ile derin ve geniş vücutları ile erkek güvercinlerin bir çoğu 1300 g’a kadar ulaşabilmektedirler. Çok ağır besi güvercini elde etmek için bu ırktan yararlanılabilir. Beside bir çift güvercin 1350–1800 g arasında gelmektedir. Bu ırk çok yavaş hareketli bir ırktır ve ticari güvercin üretimine adapte olamamıştır.
GÜVERCİNLERİN YETİŞTİRİLMESİ VE ÜREMESİ
Güvercinler diğer kanatlıların aksiye yüksek oranda monogam, (tek dişi–tek erkek) olarak yaşarlar. Genellikle hayatları boyunca kendi orijinal eşleri ile birlikte kalırlar. Bu nedenle aynı bölmede sadece çiftleşen eşlerin bir arada bulunmasına izin verilmelidir. Aksi takdirde özellikle erkekler tek kaldıklarında bölmelerinde yapılan yuvaları bozmaktadırlar. Güvercinlerde erkek ve dişileri kolayca ayırmak mümkün değildir. Dişiler daha hafif ve narin yapılı, erkek daha saldırgan ve güçlü bir ötüşe sahiptir. Pratikte güvercinlerin çiftleştirilmesinde her birisi başarılı sonuçlar veren, doğal ve zorlamalı olmak üzere iki çiftleştirme yöntemi vardır. Çiftleşmemiş hayvanların doğal çiftleşmesinde güvercinler bir bölmeye konur ve çiftleşecekleri hayvanı kendileri seçerler. Bu erkek ve dişiler numaralanarak kendi yumurtlama bölmelerine alınırlar. Zorlamalı çiftleştirilmelerinde erkek ve dişi aynı bölmede 10 gün veya 2 hafta süreyle birlikte beslenirler. Sonra çiftleşme olduğu zaman numaralanarak aynı çiftler kendi bölmelerine konulurlar. Çiftler arasında değiştirme yapılması sakıncalıdır. Bu durumda yuvaların bozulması söz konusudur.
Güvercinler 5–7 ayda cinsi olgunluğa ulaşabilmektedirler, ancak bu süre ağır ırklarda daha geç olmaktadır. Üreme belirli dönemlerde olabilmektedir. Ovulasyondan 4,5 gün sonra çiftleşme gerçekleşmede ve 40–44 saat sonra dişi güvercin ilk yumurtasını ve bir gün sonrada ikinci yumurtasını yumurtlamaktadır. Yine diğer kanatlıların aksine elde edilen bu iki yumurta aynı genetik yapıya sahiptir ve her hangi bir varyasyon söz konusu değildir. Yumurtalar düz beyazdırlar ve 20 g kadar bir ağırlığa sahiptirler. Yumurtalar 4 cm. uzunlukta ve 2,5 cm genişliktedirler. Yumurta sarısı oranı %19 civarında olup diğer kanatlı yumurtalarına göre düşük düzeydedir. Dişi ve erkek hayvanlar birlikte yumurtlama döneminden 2–3 gün önce yuva yapımına başlarlar ve yuva yapımı yumurtlamadan sonrada devam eder. Kuluçka ise erkek ve dişi güvercinlerin nöbetleşerek yumurta üzerinde yatmaları ile gerçekleşir. 17–18. gün sonunda civcivler yumurtadan çıkarlar. İki civcivin çıkışı nadiren aynı anda olur, genelde ikinci civciv 12–24 saat sonra yumurtadan çıkar. Güvercinlerde kuluçka Şubat–Mayıs ayları arasında gerçekleştirilir.
Civcivler yumurtadan çıktıklarında tamamen çıplaktırlar ve bir hafta sonra yavrular tüylenmeye başlarlar. 6. hafta sonuna kadar yavrular anne ve baba tarafından yemlenirler. Civcivler gagalarının anne ve babalarının kursağına sokarak ıslatılmış haldeki yemleri alırlar. İlk 4–5 gün içinde kursak sütü olarak tanımlanan yarı hazmedilmiş ve doku parçalarınca zenginleştirilmiş bir gıdanın yavruya verilmesi önem arz etmektedir. Bu besin Prolactin hormonun etkisiyle kuluçkanın 8. günden itibaren salgılanmaya başlar. Civcivler 5. günden itibaren ebeveynlerin yemleri ile beslenmeye başlarlar. Civcivler 2–3 haftalık olunca ikinci yumurtlama periyodu başlar. İkinci kuluçka dönemi sırasında yavru güvercinler 4. haftaya kadar ilk dönemlere benzer şekilde dışarıdan yemlenmelidirler. 6. haftadan sonra yavrular kendi başlarına ebeveynlerinden ayrı olarak yemlenebilir ve yaşayabilirler.
Üretim sürüsüne alınacak güvercinler 5 yıla kadar elde tutulabilirler. Ancak üreme gücü 2–3. yılda en yüksek daha sonraki yıllarda düşüktür. Seçilmiş olan dişilerde 5 yıl boyunca yumurta verimi iyi bir düzeydedir. Bir çift yılda 12 yavru güvercin yetiştirebilir, eğer bu sayı 16–20 arasında olursa iyi bir üreme gücü söz konusudur. Elde edilecek yavru sayısı yumurtların döllüğüne, kuluçkaya ve yavruların yaşama gücüne bağımlıdır. İki kuluçka arasındaki süre mevsimlere göre değişmekle birlikte 26–45 gün arasında olmaktadır. Sonbaharda ve tüy değişim dönemlerinde bu süre uzun sürmektedir. Güvercinlerde yılda maksimum 24 yumurta elde edilebilir, yumurtaların döllülük oranı %85–95 ve kuluçka randımanı %80–85 oranında gerçekleşir. Kuluçka arası süre yapay aydınlatma yoluyla kısaltılabilmektedir. Yumurta sayısının artırılması kuluçka ve yetiştirilmesi işlemlerinin ebeveynlerden alınması yoluyla gerçekleştirilebilmektedir. Yumurtaların yuvadan alınmasından 1–2 hafta sonra dişi güvercin tekrar 2. yumurtlama dönemine başlamaktadır. İtalyan yetiştiricilerine göre yumurtlamadan sonra yumurtanın hemen yuvadan alınması yumurtlama sayısını da arttırmaktadır ve bu artış normale göre %60 daha fazla olabilmektedir. Yuvadan alınan yumurtalardan yavru çıkışı yapay kuluçkada gerçekleştirilir ve yavrular bir beslenme çiftinin yanına konurlar. Besleme ebeveyn çifti, maksimum 3 yavruya bakabilmektedir. Güvercin yumurtaları için yapay kuluçka tavuk yumurtasına nazaran biraz daha düşük sıcaklıkta 36.1–36.7° C’ de ve biraz daha yüksek nisbi nemde gerçekleşir.
Güvercinlerden başarılı olarak et üretimi gerçekleştirebilmek amacıyla ıslahta aşağıdaki verim özellikleri dikkate alınmalıdır;
Erken cinsi olgunluğa ulaşma,
Uzun yaşama süresi ve hastalıklara dayanıklılık,
Tüy değiştirme esnasında da üretim,
Yüksek yumurta verimi,
Yüksek döllülük ve düşük embriyo ölümü,
Sakin tabiatlılık,
Ebeveynlerde yüksek yemleme kabiliyeti (yavruların ilk bakımında) ve kursak sütü üretim gücü,
Yüksek canlı ağırlık,
Bir örnek vücut yapısı ve özellikle göğüs eti miktarı ile kaslanma özelliği sürekli kayıtlara geçirilmelidir. Yılsonunda bu kayıtlara göre güvercin çiftlerinin elde tutulup tutulmayacağına karar verilir. Güvercin yetiştiriciliğinde bir kümes içinde serbest sistem yem tüketim kontrolüne imkan vermemesine rağmen hayvanlara uçuş ve hareket imkanı sağlanmasından dolayı iş gücü tasarrufu ve yüksek üreme gücünü temin edebilir. Böylesine ekstansif bir üretim modelinde ekonomik olarak et güvercini yetiştirilmesi mümkün olmamaktadır. Bu tip kümeslerde sundurma şeklinde üzeri ve yanları tel örgü ile kapatılmış bölmelerde üretim yapılır.
Çiftler halinde kafeste yetiştiricilik kontrol açısından kolaylık sağlar. Böylesi bir üretimde yumurta ve civciv kaybı en aza indirgenir ve hayvanların sağlıkları kontrol altına alınabilir. Kafesin iç arka kısmında tabandan kafesin ikinci yarı seviyesine kapaklı iki adet tahta ya da kafes telinden yapılmış folluk veya yapay yuva bulundurulmalıdır ve bu folluklara kafes ön tarafından ulaşabilmek mümkün olabilmelidir. Su temini iki kafes arasına yerleştirilebilecek otomatik suluklarla yapılmalıdır. Yemleme de kafes önüne takılacak yarı otomatik yemliklerin kullanılması ile mümkün olabilir. Gübre tahliyesi kafes altlarından sıyırma ya da bantlarla yapılır. Genel olarak üç katlı kafeslerde her metrekareye 7–8 hayvan hesaplanmalıdır. Kafes yetiştiriciliği çoğunlukla A.B.D.’ de ve Macaristan’da yaygın olarak yapılmaktadır. Ayrıca A.B.D. ve İtalya’ da kısmen uçmaya imkan sağlayan 50 m uzunluğunda, 2.5 m yüksekliğinde ve 6–7 m genişliğinde kümesler de kullanmak mümkün olabilmektedir. Bu kümeslerde altlık olarak kum, kalın kafes teli ya da çok ince granül taş parçacıkları kullanılabilir. Kümes her 3–4 metrede kafes teli ile bölünmüş durumdadır ve metrekareye 2–3 hayvan hesaplanır. Bölmelerin bir tarafı kafes telinden yapılırken ikinci tarafı tahtadan yapılır ve bu tarafa folluklar yerleştirilir. Her çift için iki adet folluk yada yuva gerekmektedir. Söz konusu folluk ya da yapay yuvalar 28 x 28 x 28 cm ebatlarında olmalıdır. Folluklarda altlık olarak genelde tahıl sapı kullanılır. Genç güvercinlerin bulunduğu bölmelerde ayrıca tüneklerin de bulunması önemlidir. Tünekler yan yana olabildiği gibi üst üste de olabilirler ve her bir güvercin için 8–10 cm tünek hesaplanmalıdır. Yemleme yarı otomatik yemliklere grup yemlemesi halinde yapılabilir. Yemlemenin yanında hayvanların grit ve mineral ihtiyaçları için ayrıca bir yemlik içinde grit mineral karışımı bulundurulmalıdır. Su ihtiyacı hayvanların suya girmelerine imkan vermeyecek suluklarla yapılmalıdır.
Güvercinler için yapay ısıtma ender olarak kullanılır. Kış aylarınsa optimum bir üretim için kümes içi sıcaklığın 10–15 ° C’ den aşağı olmaması gereklidir. Barınağın sürekli kuru olarak kalması için çok iyi bir havalandırma yapılması gerekmektedir. Yapay aydınlatma kümeslerde başarılı olarak kullanılabilir. Bu sayede yavru üretimi artar. Aydınlatma 16 saat / gün olacak şekilde düzenlenebilir. Güvercinlerin barındırıldığı kümes içerisinde her bir çift için eğer kafes yetiştiriciliği yapılmıyorsa folluk, yumurtlama veya yuva yapmada kullanılacak ekipman, yem kutusu ve uygun suluklar bulunmalıdır. Folluklar 4–5 katlı olarak yapılabilir ve her bir çift için en az bir bölme olmalıdır. Folluk bölmeleri 35 x 35 x 35 cm boyutlarında yapılmalıdır. Gerekli olursa genişlik arttırılabilir. Follukların önünde bir uçuş tahtası bulundurulmalıdır. Folluklar ikiye ayrılır tipte yapılırsa yumurtlama esnasında çiftleşme kolaylığı olacaktır. Folluklar içerisinde hayvanların yuva yapmalarına imkan sağlayan ekipmanların tahıl sapları ile kaplanması sağlanmalıdır. Yemlikler uzun veya yuvarlak tipte olabilir. Yemlikler üzerine ızgara konulmak suretiyle yem kayıpları önlenebilir.
BESİN MADDE İHTİYAÇLARI VE YEMLEME
Güvercinler doğal olarak tane yemlerle beslenirler. Bunun yanında böcek ve solucan tükettikleri de bilinir. Güvercinlerin protein ve yem sindirimi tavuklara göre daha iyi olmasına karşın selüloz sindirimi tavuklara göre daha kötüdür. Güvercinler için tam kontrollü yemleme mümkün olmamaktadır ve bu nedenle hem damızlık hayvanlara hem de besideki hayvanlara çoğunlukla aynı yemleme uygulanır. Bu tip yemlemede ham protein oranı %12–18 arasında olmalıdır. Güvercin yemi %680 tahıl ve %20 yemlik baklagillerle mineral ve vitaminlerden oluşan bir karmanın tane yada paketlenmiş formda hazırlanması ile oluşturulabilir. Bu tip bir yem karmasına ait bileşim Tablo 1 ve 2’ de verilmiştir. Güvercinler için detaylı besin maddeleri ihtiyacının belirlenmesine yönelik yeterli sayıda bilimsel araştırma bulunmamaktadır. Enerji içeriği bakımından güvercin yeminin 3200 kcal / kg düzeyinde olması Böttcher (1982) tarafından önerilmektedir. Pelet yemin güvercin beslenmesinde olumlu sonuçlar verdiği de bilinmekte olup, pelet yem belirtilen rasyonların öğütülüp peletlenmesine esasına dayanmaktadır.
Tablo 1. Güvercinler için Kullanılabilecek Bir Rasyon Örneği
(Anonymous, 1966, Esminger ve ark, 1990)
Yem Maddeleri
|
Karışımdaki Miktarı ( % )
|
Tane sarı mısır
|
35
|
Darı veya milo
|
20
|
Sığır veya yem bezelyesi (Tene )
|
20
|
Buğday
|
15
|
Yulaf
|
5
|
Kenevir tohumu
|
5
|
Toplam Besin Maddeleri
|
100
|
Ham Protein ( % )
|
14,2
|
Ham Selüloz ( % )
|
2,6
|
Karbonhidratlar ( % )
|
66.9
|
Ham Yağ ( % )
|
2,8
|
İtalya’da yemleme her birinde ayrı çeşit tane yem bulunan çok sayıdaki yemliklerle yapılmaktadır: Böylece hayvanlar ihtiyaca göre bu tane yemlerden tüketebilmektedirler. Ayrıca bu yemlerin yanında peletlenmiş yem ve mineralgrit karışımı da bulunmaktadır. Tane yemlerin tüketiminde seçme olayından dolayı yüksek düzeyde yem israfı olabilmektedir ve bunu önlemek için pelet yem uygulaması daha iyi sonuç vermektedir. Güvercin yavrularının ilk büyütme dönemi beslenmelerinde kullanılan kursak sütü veya güvercin sütü hem erkek, hem de dişiler tarafından oluşturulmaktadır. Ebeveynlerde kuluçkaların 8. gününden itibaren kursakta iki parçalı bir bez oluşumu bağlar. Kuluçkanın 18. gününde, bu bezler patlayarak içerisindeki yağ dokusuna benzer beyaz, kıvamlı sıvı 7 gün boyunca kursak içerine akar ve buna kursak sütü adı verilir. Bu süt özellikle ilk birkaç gün içerisinde benzer bir besinsel bileşime sahiptir. (Tablo 4)
Tablo 2. Güvercinler için Beslemede Kullanılabilecek Dane Yemlere Ait Rasyon ile Mineral Yemin Bileşimi (Patrick ve Schaible, 1980).
Dane Yem Rasyon Örneği
|
Mineral Yem Karması
| ||
Yem Maddeleri
|
% Miktar
|
Mineralleri
|
% Miktar
|
Mısır
|
39,5
|
Orta parçacıklı midye kabuğu
|
40
|
Bezelye
|
22,7
|
Kireç taşı ve granit griti
|
35
|
Buğday
|
19,8
|
Orta parçacıklı odun kömürü
|
10
|
Milo
|
18
|
Kemik unu
|
5
|
Toplam
|
100
|
Kireç tozu
|
5
|
Tuz
|
4
| ||
Diğer maddeler
|
1
| ||
Toplam
|
100
|
Tablo 3. Yumurtlayan ve Büyümekte Olan Güvercinlerin Dane Yem ve Mineral Madde Tüketimler (Böttcher, 1975)
Yılda 13 Yavru Veren
|
Dane Yem
|
Mineral Yem
|
Güvercin çifti
| ||
Ergin (Yumurtlamayan Güvercin)
| ||
4. haftadan 6. aya kadarki güvercin
| ||
4. haftaya kadar
| ||
Genç güvercin 22 . haftaya kadar
|
Tablo 4. Güvercin (Kursak) Sütünün Bileşimi (Patrick ve Schaible, 1980)
Besin Maddeleri
|
% Miktar
|
Su
|
72.4
|
Ham Protein
|
16.0
|
Ham Yağ
|
10.0
|
Ham Kül
|
01.Haz
|
Tablo 5. Peletlenmiş Güvercin Yeminde Besin Madde, Mineral ve Vitamin İçerikleri
(Böttcher, 1986)
Ham protein (%)
|
18
|
Kalsiyum (%)
|
1
|
Vitamin A IU / kg
|
8000
|
Ham yağ (%)
|
4
|
Fosfor (%)
|
0.6
|
D3 IU / kg
|
1000
|
Ham selüloz (%)
|
5
|
Sodyum (%)
|
0.15
|
E mg / kg
|
15
|
Ç. Metebolik
| |
Bakır ( mg / kg )
|
2
|
K mg / kg
|
3
|
Enerji (kcal/kg)
|
3580
|
İyot ( mg / kg )
|
1
|
B6 mg / kg
|
5
|
GÜVERCİNLERİN VERİM PERFORMANSLARI
Güvercinlere ait değişik verim özellikleri genotip, çevre faktörleri ve ebeveynlerin yavru büyütme kabiliyetleri ve beslenmeleri ile yakından ilgilidir. Böttcher (1982) ‘ye göre King ve Teksas güvercinlerine ait bazı verim özellikleri Tablo 6 ‘da verilmiştir. Besiye alınan güvercinler 28 günlük iken kesime alınırlar. Bu süreden daha uzun yapılan besiler iş gücü ihtiyacı ve yem tüketimi bakımından ekonomik olunmamaktadır. Kesime alınan güvercinler boynu kırılarak yada kafası kopartılarak kesilirler. Tüyleri kuru olarak elle yoluna bildiği gibi, 55 ° C sıcaklıktaki suda bir süre tutulduktan sonra yolma bu işe uygun makinalarla da yapılabilir. Bazı karkas verimleri Tablo 7’de verilmiştir.
Tablo 6. King ve Teksas Güvercinlerinin Yıllık Üretim Değerleri.
İlk yumurtlama yaşı (gün)
|
37
|
Gurk (kuluçka) sayısı (adet)
|
11
|
Yumurta sayısı (adet)
|
21
|
Yumurta sayısı / Gurk sayısı
|
1,94
|
Kırık yumurta oranı (%)
|
4,2
|
Terkedilmiş yumurta oranı (%)
|
5,9
|
Döllü yumurta oranı (%)
|
92.4
|
Canlı civciv oranı (%)
|
83.1
|
Yetişen civciv oranı (%)
|
90.6
|
Kesime gelen güvercin sayısı (adet)
|
13,2
|
Üretilen toplam canlı ağırlık (kg)
|
6.0
|
Üretilen toplam karkas ağırlığı (kg)
|
4,3
|
28 günlük besi sonunda kesime alınan güvercinlerden 300–400 g civarında kızartmaya hazır karkas elde edilmektedir. Göğüs eti Böttcher’e (1986) göre %20.5 ham protein, %4.3 yağ, %1.2 ham kül ve %73.7 su içermektedir. Düşük yağ oranı ve etin kolay sindirilebilir olması nedeniyle güvercin eti diyetetik bir et olarak tavsiye edilmektedir.
Tablo 7. Besi Güvercinlerinin Kesim ve Karkas Özellikleri (Böttcher, 1986)
Ele alınan özellikler
|
%
|
Kesim randımanı
|
72
|
Göğüs
|
38 – 42
|
But
|
15 – 16
|
Kanat
|
18 – 20
|
Boyun
|
7 – 8
|
Sırt
|
18 – 19
|
Karaciğer
|
3,9
|
Taşlık
|
2,7
|
Kalp
|
1,4
|
Göğüs eti
|
26
|
But eti
|
10
|
Toplam kemik
|
19
|
Toplam deri
|
14
|
Abdominat yağ
|
1,1
|
SAĞLIK KORUMA VE HASTALIKLAR
Güvercinlerden başarılı bir üretim gerçekleştirebilmek için kümeslerin ve kullanılan tüm ekipmanların temizliğine dikkat edilmelidir. Hayvanların dış parazitler ve hastalıklara bulaşık olmaması, sağlıklı ebeveynlerle üretime başlanması ve manejman kurallarına uyulması durumunda ciddi bir hastalıkla karşı karşıya kalınmamaktadır. Bununla birlikte kalabalık kümesler, yetersiz besleme, rutubetli veya yetersiz havalandırılan barınak ortamları, remizliğin yetersiz olduğu yerler, ebeveynlerin seçimi ve yetiştirme sistemlerindeki yetersizlikler ağır kayıplara neden olmaktadır. Bunları önlemek hastalıkları tedavi etmekten daha kolay olduğu için, kanatlı hayvanların genelinde olduğu gibi güvercin üretiminde de sağlık koruma esastır. Güvercinler diğer kanatlı hayvanlarda ortaya çıkan hastalıkların çoğu tarafından benzer etkilenir. Tavuk hastalıklarının ve parazitlerin kontrol altına alınması konusundaki verilerden güvercin yetiştiriciliğinde de yararlanılabilir. Solunum yolu hastalıkları, çiçek ve diğer kanatlı hastalıkları, tüberküloz, koksidiyoz ve paratyphoid bazen önemli kayıplara neden olabilir. Kafeste yetiştiricilik bu hastalıkların önemli bir miktarını kontrol altına almakta etkili olmaktadır. Hastalıklar ortaya çıktıktan sonra teması önlemek amacıyla hastalık taşıyan güvercinler öldürülerek yakılmalıdır. Genç güvercinlerde ölümle ortaya çıkan kayıplar ergin olanlardan oldukça fazladır. Kayıplar, güvercinlerin ebeveynleri ile bulundukları yuvalarda yem yeme ve su içmeyi öğrenip buradan ayrıldıkları döneme kadar en yüksek seviyede olmaktadır.
Kaynak: www.osmaniyetarim.gov.tr
http://www.osmaniyetarim.gov.tr/yetis_detay.asp?islem=02040204
İNSANOĞLUNUN VAZGEÇEMEDİĞİ DOSTLARI
GÜVERCİNLER
Güvercinlerle insanoğlunun dostluğu çok eskilere dayanır. Haberleşmenin en güvenli ve süratli yapılmasının gerektiğine inanıldığı günden bu yana insanlar, güvercinlerle haşır neşir olmuşlardır. Çok az masrafla habercilik yapan güvercinlerin, haber taşıma etkinliği ve posta kuryeliği görevi, haber iletim teknolojilerinin geliştirilmeye başlandığı evvelki asrın sonlarına doğru azalmış; ancak insanoğlunun güvercinlere olan yakın ilgisinde bir azalma olmamıştır. Güvercinlerin insanoğluna olan güveni, insanoğlunun bazı güvercin türlerinin soyunu tüketmeye başlaması ile birlikte azalmış olsa da güvercinler, insanoğlu ile yakın temasını sürdürmüşlerdir.
Posta güvercini olarak haber taşıma işlevini yitiren güvercinler, besin kaynağı olarak da yüzyıllar boyu insanoğluna hizmet etmişlerdir. Bu nedenle Amerika’da dahi 1900'lü yılların başında göçmen güvercinin soyu aşırı av baskısı nedeniyle tükenmiştir. O zamanlar göçmen güvercin nüfusunu bu günkü sığırcık nüfusu ile karşılaştırmak mümkün iken, günümüzde göçmen güvercinin sadece resimlerini görme şansımız bulunuyor. İnsanoğlunun doğal varlıklara olan acımasızlığı günümüze gelinceye kadar son sürat devam ede gelmiş ve bu gün de mavi güvercin, tahtalı ve üveyiğin soyu tükenme tehdidi altına girmiştir. Canlı türlerinin soyunun tükenmesi demek, insanoğlunun soyunun da tükenmeye doğru kaydığını bize gösterir. Eğer insanoğlu kendi soyunu korumak istiyorsa, soyunu tükettiği canlı türlerine, yenilerini eklemekten vazgeçmelidir.
Bu çalışmada, insanoğlunun en yakın dostu olan (sır taşıyıcıya dost denmez de ne denir?) güvercinleri tanıtmaya ve onların biyoloji, ekoloji ve davranışını göz önüne sermeye çalışacağız.
1. Güvercinlerin Genel Özellikleri
Güvercinlerin yaşadığı ortamlardaki (örneğin şehir ve diğer yerleşim alanlarındaki) yoğun beslenme ritmi ya da beslenme saatleri, genellikle iş dönemi ya da trafiğin yoğun olduğu saatlerde olur. Eğer güvercinler yaşadıkları bölgede, yeterince besin maddesi bulacaklarına inanırlarsa, yaşamları için ikincil önemde olan yıkanma; güneşlenme ya da tüyleri temizleme gibi diğer hijyen işleri ile uğraşıp, zamanlarını geçirirler. Bu arada bir günün 6 saatini çeşitli vesilelerle vakit geçirmek için herhangi bir yerde beklemekle doldururlar, ancak beslenmeye ayırdıkları ortalama süre 60-80 dakikayı geçmez. Bu davranış biçimini daha çok yeterince besin buldukları yaşama alanlarında gösterirler. Uzun süre besin aramak. zorunda kalırlarsa ancak dinlenmeye çok az zaman ayırırlar. Genelde güneşlenmeyi severler, soğuk ve güneşli günler, onların banyo yapma isteklerini artıran günlerdir. Oldukça süratli uçarlar. Ani yön değiştirebilirler. Bu davranış, sürüler tarafından da rahatça uygulanır. Uzun mesafeleri uçarken, ayaklarını arkaya doğru ve vücutlarına bitiştirirler. Kısa mesafelerde ise ayaklar öne doğru tutulur. Posta güvercinleri saatte 70 km sürat yapar. Ani uçuşa geçmelerde kanadın çırpıldığı görülür.
Dinlenirken ya da uyurken, gaga kanatların içine hiçbir zaman sokulmaz, ancak kafa boyunun üzerine yerleştirilir ve öylece uyunur. Soğuk havalarda tüyler kabartılır. Daha çok tohum, tomurcuk, üzüm ve benzeri bitkisel besinlerle beslenirler. Yumuşak ve büyükçe olan besin parçalarını, kafalarını ani hareketlerle yana doğru sürerek parçalar ve yerler. Bununla birlikte grubu oluşturan bireylerin değişik beslenme şekilleri göstermesi de mümkündür. Özellikle büyük besin parçalarının alınması büyük beceri ister ve bunun da ancak zaman içinde öğrenerek gerçekleşmesi mümkündür. Grubu oluşturan bireylerin kendilerine ait çok sayıda beslenme noktası ya da kaynağını tanıyıp buraları uzun süre unutmadan ziyaret ettiği görülmüştür. Beslenme alanına bağlılık güvercinlerde oldukça gelişmiş bir davranış biçimidir. Ancak yuva yerlerini herhangi bir nedenle farklı bir yere taşırlarsa, daha önce sürekli olarak beslendikleri yerleri de değiştirirler. Güvercinler kendilerini sürekli olarak besleyen kimseleri ya da beslenmeyi başlatan bir işareti, örneğin ıslık çalmayı, çok iyi tanır. Onlar ulaşabildikleri her noktadan, hatta fıskiyelerden bile rahatça su içer. Kötü hava koşullarının hüküm sürdüğü kış aylarında, bazen su ihtiyacını karşılamak için, kırağı yedikleri de görülür.
Revir, yani yaşama alanı, tesis döneminde, erkek birey. Önceleri oldukça büyük bir bölgeyi savunur. Ancak komşu erkeklerle varılan antlaşmalar sonucu, bu alanı zamanla daraltır. Erkek bireyler hiyerarşik duruma bağımlı olmaksızın, öncelikle kendi teritoryumlarında (yaşama alanları) diğerlerine üstünlük kurar. Ancak yine de duruma göre teritoryum sınırları sürekli olarak değişebilir. Komşularla olan geçimsizliği ya da anlaşmazlığı çözmede, her iki eşemin birlikte hareket ettiği görülür. Burada anca beraber, kanca beraber uygulaması en etkin bir biçimde izlenir. Komşu sürtüşmeleri, bazen tüm bir kuluçka süresince görülebilir. Güçlü erkekler, zayıfları revirlerinden kovar. Anneler uçabilen genç erkek çocuklara revirde hoşgörü göstermediği halde, babalar bu hoşgörüyü gösterir. Yavru bireyler de çoğu kez revir korumasında ebeveynlerine yardımcı olur. Revirin dışındaki eylemler, örneğin besin alma, dinlenme, banyo yapma ve güneşlenme gibi, sayıları farklı büyüklükte olabilen sürü ortaklarınca birlikte yürütülür. Birlikten güç doğduğunun en iyi uygulayıcıları olarak güvercinlerin göze battığını rahatça söylemek mümkündür.
Bu gruplardaki bireylerin sayısı da besin miktarına bağlı olarak değişebildiği gibi bazen binden daha fazla bireyin oluşturduğu sürülere rastlanır. İstanbul Yenicami güvercinleri bunun için iyi bir örnektir. Burada yem alma işinde bir düzen ve hiyerarşi vardır. Öyle her isteyen istediği gibi ve işine geldiği gibi hareket edip mevcut düzeni bozamaz. Bozmaya kalktığı taktirde sürü liderinin sıkı markajına alınır. Hatta gaga dayağı ile karşı karşıya kalır. Açık alanlarda çok sıkışık gruplar meydana getirilir. Yerleşimin olduğu mahallelerde daha küçük gruplar oluşturulur. Yerleşim alanlarını çevreleyen tarlalarda gruptaki birey sayısı 60-100 arasında değişir. Beslenme bölgelerinde bazen sayıları 6000’i bulan gruplara rastlanır. Her iki yumurtanın bırakılması arasında, eşler münavebeli olarak yumurtanın üzerinde oturarak yumurtayı korur. Esas kuluçkaya, ikinci yumurtanın bırakılmasından sonra başlanır. Erkek ve dişi ayrı ayrı kuluçkaya yatar. Kuluçka döneminde hem erkek hem de dişinin kursak sütü salgıladığı görülür ve bu, yavruların çıkışından bir hafta sonraya kadar devam eder. Yavrular ilk 4-5 gün bu sütle bes1enir; ancak daha sonra yumuşatılmış besin yerler. Bir haftalık olduklarında, önce süt, daha sonra yuvaya, getirilen yumuşak besini yerler. Kuluçkaya yatmada nöbet devrinde, kuluçkaya yatan birey diğeri tarafından çok az bir güç sarf edilerek kaldırılır. Yumurtadan yavruların çıkış döneminde, anne yumurtaya neredeyse yapışmışçasına oturur, hatla bazen babayı yumurtalara bile yaklaştırmaz.
Yavrunun terk etliği yumurta kabukları genelde yuvada kalır. Gelişimini ilerleten gençler dilenme sesi çıkararak, kendilerini belli eder ve böylece beslenme olanağı bulur. Her iki kardeş aynı oranda beslenemediğinden, yavruların büyüklükleri de farklı olabilir. Bu durumda daha iri olan kardeşe, daha fazla ihtimam gösterilir, o sütü alır, ancak daha sonra az beslenen ise sadece getirilen besinle yetinmek zorunda kalır. Buna karşın eşit güçteki yavrular aynı oranda beslenir. Yavruların pisliği ve ölü yavrular yuvadan uzaklaştırılmaz; bu durum bazen hijyen sorunları yaşanmasına neden olur. Oysa bazı kuşlarda yuvanın pislikten temizlenmesi için ana baba birbiri ile yarış eder. Ölen yavru da, bir şekilde hiç vakit geçirilmeden yuvadan uzaklaştırılır. Böylece yuvadaki hastalık kaynakları azaltılmış olur. Genel uygulama böyle olmasına karşın, neden güvercinler bu hususta biraz tembellik ederler bilinmez.
Daha uçmayı tam olarak öğrenememiş olan genç bireyler, ilk günler yuvanın yanından pek uzağa gitmez. Beslenme ve geceleme daha çok yuvada yapılır. Uzun bir yolculuğa çıkmadan önce yakındaki gruba dahil olur ve onlarla uçuş eğitimi alırlar. Dört buçuk haftalık ev güvercini yavrularının tam olarak uçabildiklerini söylemek mümkündür. Yavrular önceleri ebeveynlerinin gagalarındaki yemi almaya gayret eder, ancak daha sonra kendileri yemleri yerde gagalamaya başlar. Yuvadan yavruların ayrılması ile onların bir süre daha babaların koruması altında oldukları görülür. Anneler ise bu göreve pek sıcak bakmadıkları için başka işlerle uğraşır. Besin olarak daha çok tohum, genç sürgün, bitkiler, olgun üzümsü tohumlar ve hasattan arta kalan tohum artıklarını besin olarak alırlar. Bu arada tohumlarla birlikte böcek larvası, kelebek tırtılı ve benzeri canlıları da severek yerler. Güvercinlerin yerleşim alanlarında en çok sevdikleri ekmek kırıntısı, buğday ve mısır tohumudur. Bunların dışında güvercinlerin geniş bir besin spektrumları olduğu söylenebilir. Bu amaçla güvercinlerle ilgili beslenme analizleri yapılmıştır. Beslenilen yerdeki besin olanaklarına bağlı olmak üzere, güvercinler otsu bitkilerden tutun, hayvansı besinlerin her türlüsünü severek yerler.
Ev güvercini (Columba livia), gökçe güvercin (C, Qenas),tahtalı (C, palumbus), kumru (Streptopelia decaocta) ve küçük güvercin (S. senegalensis) yurdumuzda tüm yıl süresince yaşayan tam yıllık güvercin türleridir. Sadece üveyik (Streptopelia turtur) göçmen ve güney bölgelerinde yarı göçmen bir güvercin türüdür. Küçük güvercin dışındaki türler Anadolu'nun tüm bölgelerinde kuluçkaya yatar, küçük güvercin ise daha çok güney bölgelerinde bulunur. 10-l3 Ocak 2000 tarihleri arasında küçük güvercin grubuna İstanbul Beşiktaş Pazarında tarafımızca rastlanmış oluşu, bu türünde S. turtur'u izlediği izlenimi vermektedir. Genel dış görünüş olarak küçük kumru, kumrudan daha küçüktür, ancak renk yapısı itibarı ile kumruya çok benzer. Aşağıda küçük kumru dışındaki güvercin türleri geniş olarak incelenecektir.
2. Kaya ya da Ev Güvercini (Columba livia)
Batı Avrupa'dan başlayarak doğuya doğru tüm ülkelerde kuluçkaya yatan ve 10 alt tür oluşturan bir güvercin türüdür. En yaygın alttürü C.livia'dır. Orta Avrupa ve Anadolu'nun tamamında yayılış gösteren yabanıl formları nominat formundan kolayca ayırt edilemez.
2.1 Ev Güvercini (Columba livia forma domestica)
Yabani formlar kendilerine çok benzeyen gökçe güvercinden açık kül grisi kanat örtü tüyleri, kanat boyu uzanan iki geniş siyah renkli bant ve sırtın arka kısmının beyaz ya da açık gri olmasıyla ayırt edilir. Gagası siyahımsı ve erişkinlerde beyaz mumsu derisi vardır (gökçe güvercinde her ikisi de sarımsıdır), iris altın sarısı/portakal (gökçe güvercinde koyu) renklidir. Ev güvercinlerinin çoğunda yoğun melanizm (koyu renge neden olan maddenin yol açtığı durum) vardır. Siyah renkli bireylerde beyaz lekeli ya da sadece beyaz renkli, kahve ya da kırmızı lekeli bireyler kadar renkleri değişen bireylere rastlanması mümkündür. Renklerdeki bu değişkenlik nedeniyle ev güvercinlerine polimorf (çok renklilik, çok şekillilik, farklı renklerin meydana getirdiği yapılanma) türler de denir. Erkek ve dişi bireyler arasında dış görünüş olarak fark yoktur. Çeşitli çaprazlamalarda elde edilen bireylerde dişilerin beyaz olma olasılığı erkeklerin de koyu renkli olma olasılığı daha fazladır. Kanat uzunluğu değişik populasyonlarda farklı olabilir. Buna göre erkeklerin kanat açıklığı 218-246 mm, dişilerin 221-240 mm'dir. Kuyruk erkekte 111-130 (ortalama120), dişide 105-123 (ortalama114,3) mm'dir. Ötüşü “vang vang ruckuh”, fazla heyecanlanınca “vang vang geruh” şeklindedir. Ötüşün son vurgusu olan ''uh'' oldukça belirgindir.
İnsanın yaşadığı tüm bölgelere uyum sağlayan oldukça kozmopolit bir türdür. Bu da onun insanla yaşamını birlikte sürdürebilme yeteneğine bağlanabilir. Bazı yabanileşmiş alttürleri vardır, örneğin Kuzey Çin ve Moğolistan'daki C.l. nigricans, Asor Adaları, Medeira ve Kapverden'deki alttürü C.l. atlantis 0ldukça koyu renklidir. C.livia’nın evcilleştirilme prosesi bundan 6 bin yıl önce Ön Asya ' da başlamış ve Anadolu’da devam etmiştir.
Orta Avrupa’ya ilk güvercini Romalılar daha MS ikinci yy'da getirmiştir. Güvercin besleme ve güvercinlerin yaygınlaşması 14.yy'da olurken İngiltere'de13.-18.yy'da en yoğun durumuna ulaşmıştır. Bu dönemde güvercin yetiştirme istasyonlarında ki sayıların 25 bin–26 bin'e kadar, hatta tüm İngiltere'de toplam büyüklük olarak 10 milyon birey olduğu belirtilmektedir. 1800 yılı ile birlikte ev güvercini besin olarak önemini yitirmiştir. Güvercinlerin yerleşim alanlarında kuluçkaya yatmaya başlaması 14. yy. başlarına rastlar. 19. yy’la birlikte yerleşim alanlarında kuluçkaya yatanların nüfusunun çok arttığı gôrülmüştür. Kuzey Finlandiya’daki yayılışı 20.yy'da olmuştur. Günümüzde en fazla sayılara meydan, pazar, liman ya da benzer alanlarda ulaşır. Bundan başka yem fabrikaları ve tahıl depolama istasyonlarının civarında ulaştıkları sayıları oldukça yüksektir. Anadolu'nun yerli kuşudur. Hemen her bölgede kuluçkaya yatar. Populasyon büyüklükleri farklıdır, örneğin şehir banliyölerinde 10 hektarda 2-3, endüstri bölgelerinde 6-6,5, eski yerleşim bölgelerinde 8, meydanlarda ise 110-120 güvercin sayılmıştır.
Yumurtadan çıkan bir güvercinin, bizzat yumurta koyması için geçen süre altı aydır. Örneğin ocak ayıda yuvasını terk eden yavruların haziranda bizzat yumurta bırakması ve yavrularına bakması mümkündür. Güvercinlerde evlilik ve eş oluşturma tüm yaşam boyunca sürdürülür. Evlilik dışı birleşmelere rastlanmaz. Hayvanlar aleminde eşine en sadık olan türdür. Beyaz ya
da kırmızı bireyler genelde aynı renkten olanlarla çiftleşir ve aile bağı oluşturur. Gri ya da siyah bireylerde böyle bir tercih söz konusu değildir. Yabanıl formlar daha çok kırçıllı ya da koyu kırçıllıları yeğler.
Dişiler beşinci aydan itibaren eş oluşturur. Kuluçka dönemi eş oluşturduktan 1-2 hafta sonra olur. Erkek eşeysel olgunluğa ulaşır ulaşmaz. derhal yuva bölgesini belirler, yuva bölgesinde yan yana birkaç, yuva yeri olabilir. Burası hayatta kaldıkları süre içinde korunur ve sürdürülür. Populasyonun önemli bir bölümü. yuva bölgesini bütün bir yıl boyunca savunur ve korur. Birbirine çok yakın yuva yapan iki çiftten sadece birisinin yuvasında başarı olur. Yuva bölgesini belirleyen erkek dişiyi buraya davet eder. Kuluçkada önce erkek, dişiye verilmek üzere gagasında daima bir ziynet dalı ya da yuva materyali taşır. Bazen bunun tersi olur, yuva bölgesini belirleyen dişi bu sefer erkeği oraya cezbetmeye çalışır. Yuva materyali ince dal parçası, kök, hasır, ot, tüy, kağıt ya da plastik vb. kullanılır. Bazen de yuvada hiçbir şey olmaz ve kuru toprağın üzerine yumurta bırakılır. Yavruların pislikleri yuvadan uzaklaştırılmadığı, ya da çok az uzaklaştırıldığı için, yuvada pislikten oluşan bir tabaka meydana getirilir ve bunun üzerine kuluçkaya yatılır. Güvercin pisliği (guano) gübre olarak çok aranır. Bazı evlerin çatı katlarında biriken güvercin pislikleri, gelir kaynağı dahi olabilir. Hatta bundan 150 yıl önce bazı okyanus ülkelerinde güvercin pisliğine sahip olup olamama nedeniyle savaşların çıktığına dair kayıtlar bile vardır; güvercin gübre savaşları.
Yuva materyalini genelde erkek taşır ve dişi de bunu yuva yapımında kullanır. Materyal toplanırken bazen dalların kırılarak parçalandığı ve böylece şekillendirildiği görülür. Yuvaya her seferinde bir adet materyal taşınır, bunun dişiye devri için erkek dişinin yanına sokulur ve kafa kafaya vererek materyali dişinin yanına bırakır. Dişi de onu alıp yuvada uygun bir yere monte eder. Eğer dişi yuvada değilse erkek bizzat yuva yapımını üstlenir, dişi yuvaya gelince tekrar yuva yapım işini üzerine alır. Güvercin yumurtası ince kabuklu ve beyazdır. Güvercinlerin kuluçka dönemi bütün bir yıl boyunca olabilir. Genelde ise şubat ayından temmuz ayına kadar olan dönem yeğlenir. Yuvaya hemen hemen istisnasız iki yumurta bırakılır. Çok seyrek olarak bir ya da 3 yumurta konduğu da olur. Üç yumurtanın iki dişi tarafından konulması muhtemeldir. Yumurta konma döneminde kaybolan ya da yuvadan düşen yumurtanın yerine ikame yumurta bırakılmaz. Yılda yapıldığı belirlenen en fazla kuluçka sayısı 3-6 olarak belirlenmiştir. Kuluçkaya yatma genelde 17-17.5 gün sürer. Yavru süresi ise 23-25 gündür. Yavrular ancak 30-35 günlük olunca korkusuzca uçup aileden bağımsız olarak hareket edebilir.
Gündüzleri aktiftir, yerleşim yerlerinde aydınlatmanın olduğu mekanlarda gece de bulunabilir. Şehir populasyonlarının besin alma ritimleri belli beslenme zamanları, iş zamanları ve trafik gibi etmenlere uyum gösterir. Çok süratli uçarlar ve bu arada yön değiştirirler. Ani uçuşlardaki kanat çırpmaları ilginçtir. Mektup güvercinlerindeki uçma sürati saatte 70 km'yi bulur. Genelde bitkisiz bölgelerde ya da az otlu yerlerde, sürülen tarlalarda ya da hasat kaldırılmış tarlalarda beslenirler. Şehir merkezlerinde meydanlarda ve yem fabrikalarına yakın bölgelerde tarım ürünlerinin depolandığı yerlerde besinlerini ararlar.
3. Mavi Güvercin, Gökçe Güvercin (Columba oenas)
Kuzeybatı Afrika ve Avrasya'da Güneydoğu Norveç’ten, İrlanda ve İberya ‘dan doğuya doğru Batı Sibirya'ya kadar, Türkmenistan’ın güneyinde ve Kuzey İran'da, üst Serawaşan ve Orta Amuderya’dan doğuya doğru Tiyen Şana kadar yayılış gösterir. Nominat formu dışında, sırtın ön kısmının genelde kahve tonlu olmadığı ve alt kısmın gri olmayıp, mavimsi gri olduğu ve Kuzeybatı İçasya'da yayılış gösteren C.o.yarkandensis alt türü vardır.
Halkalı güvercine göre daha küçük ve kuyruğu daha kısadır. Kuyruk sokumu ve kanatta beyazlık yoktur. Kanatta gençlerde pek belli olmayan üç kısa ve siyahımsı enine bant bulunup, en alttaki oldukça belirgindir. Erişkinlerin boyunlarının yan kısmı yeşilimsiden erguvani kırmızıya kadar değişen parlak renklidir. Kanadın üst bölümü açık renkli merkezi bir bölüme sahip olup oldukça kontrast renk gösterir. Bu durum uçarken tahtalıyı andırır. Özellikle ormanlık ve benzeri bölgelerde tahtalı ev güvercini ile karıştırılır. Hatta çok deneyimli kimseler bile, onu adı geçen güvercinden kolayca ayırt edemez.
Erişkin erkeğin kafa ve gırtlağı mavi gri, boynunun yan kısımları ışığın geliş yönüne göre değişebilen yeşil, parlak eflatun renklidir. Bu bölgeler daha çok ensede birleşir ve böylece bir yarım halka oluşturur. Sırtın ön kısmı koyu mavi gri, sırtı arka kısmı, kuyruk sokumu ve kuyruk üstü örtü tüyleri daha açık renklidir. Kursak bölümü kahverengimsi şarap kırmızısı, alt kısmın diğer bölümü ve kanat örtü tüyleri kül grisi rengidir. Kuyruk altı tüyleri parlak siyah renkli, karın, kuyruk tüylerine göre daha koyudur. Kuyruğun üzerinde dar ve gri renkli ve etrafı siyah olan enine bir bant bulunur. El uçma tüyleri kahvemsi siyah renkli ve etrafı beyaz çerçeveli tüylüdür, iç kısmının temel bölümü mavimsi gri olup kol uçma tüylerinin dış bölümünü andırır. El uçma örtü tüyleri kahve siyahtır. Kanat örtü tüylerinin geri kalan diğer bölümü gri mavidir. Dişide dış görünüşü itibarı ile erkeği andırır; ancak bunların sırtlarının ön
kısmı ve küçük kanat örtü tüyleri kahvemsidir. Türün gençleri de erişkinlere benzer. Ancak kafa, Sırt ve kanatlar daha kahvemsidir. Kursak bölgesinde şarap kırmızısı rengi hakimdir. İlk zamanlar koyu kahvemsi gri ve beyaz uçlu olan gaga, daha sonra kırmızımsı köklü ve sarımsı kemik rengini alır. Ayaklar parlak kırmızıdır. Gençlerde daha koyudur. Gözün irisi koyu kahvedir. Erkeğin kanat uzunluğu 208-226 (ortalama 214), dişininki ise 209-217 mm'dir. Ağırlığı 265-290 gr arasında değişir.
İkinci ötüş elemanının ve son vuruşun çok belirgin olduğu oldukça gürültülü ötüşü “küf hür up” ve süratli ötüşlerde arka arakaya tekrarlarda, yani 18, 20 kez her 8 saniyede. Genelde 2 veya 3 heceli olarak örneğin, “hür-ruf.kühvup”, “hü-ve-ü-hu-ve” ya da “hüru-u” diye öter. Tehlike anında çok kısa bir “u” tonu çıkarır. Avrupa ve Asya’nın önemli bir bölümünde yayılış gösterir. Ayrıca kuzey Cezayir ve Tunus’da yerel olarak yayılış gösterdiği bilinmektedir. Anadolu'nun tüm bölgelerinde bulunur. Yerli bir kuş türü olup, soyu tükenme tehdidi altındadır. Ormansızlaşmaya bağlı olarak nüfusu sürekli olarak gerileyen bir güvercin türüdür. Türkiye'de avı tüm yıl boyunca yasak olan bir türdür. Anadolu’daki tüm bölgelerde sürekli gerileyen bir nüfusa sahiptir. Avrupa'da daha çok göçmen özelliğe sahip olan tür, Anadolu'da ve özellikle güney bölgelerinde yerli ve bazı bölgelerde ise çizgi göçü yapan bir türdür.
Çiftleşme döneminde yavrulara yeterince besin bulabilecekleri otlaklar ve benzeri bölgeleri yeğlerler. Bu dönemde hareket edecekleri bölgenin 1-3 km uzunluğunda olabileceği hesaplanır. Ancak yavrularına götürecekleri yemleri 15 km boyunca kursaklarında taşıyabilirler. Duruma göre çok çeşitli yaşama alanlarında bulunabilirler. Bu bölgeler daha çok, sık ya da seyrek yapılı ormanlık alanlar, parklar ya da ağaçlıklar olabilir. Bazı bölgelerde
meyveliklerde de bulunabilir. Genelde kilometrekareye 0,5 çiftlik bir nüfusa ulaşabilir. İlk kışın sona ermesi ile birlikte eşeysel olgunluğa ulaşırlar. Mayıs ayında yumurtadan çıkan yavrular 8-9 haftalık olunca revir ötüşüne başlar. Genelde monogam ve sezona bağlı tek eşlilik görülür. Çiftlerin bir sonraki yıl tekrar bir araya gelmeleri oldukça seyrektir. Yerli kuşlarda daha çok sürekli evlilik olabilir. Eşlerin birbirini çiftleşme döneminde kaybetmelerinin akabinde, hiç vakit geçirilmeden yeni eşleşmeler olur. Kur yapmaya yuva bölgesine gelir gelmez başlanır.
Orta Avrupa’da bu durum en geç şubatta gerçekleşir. Hatta bazen ocak ortasında olur. Haziran-ağustos aylarında birliktelik sona erer. En yoğun aktivite ilk yıl kuşları ve kuluçka kolonilerinde olur. Çift oluşturma genelde yuvalanma bölgesinde olduğu gibi daha önceden, kışlakda da olabilir. Orta Avrupa’da kuluçka bölgesine şubat-mart sonu gelinmiş olur. Anadolu’da bu tarih daha öncedir. Kuluçka bölgesine varış sırasında oradaki kötü hava koşulları bireyleri daha uygun iklim koşullarının olduğu bölgelere gidilmeye zorlar. Erkek yuva yerini sunar, ancak en son söz dişinindir. Daha çok ağaç oyukları ya da benzer olanakları yuvalanmak için kullanır. Genelde ağaç üzerinde yuva yaparlar. Yumurtaları mat parlak beyazdır. Yuvaya iki yumurta bırakılır. Yumurta koymaya şubat sonundan itibaren başlanabilir ve bu süreç eylül sonuna kadar devam eder. Orta Avrupa’da kuluçkalama dönemi genelde nisan ayından ağustosa kadar sürebilir. Ancak önemli bir bölümü daha mart ayının ortası ile birlikte kuluçka dönemine girer. Anadolu populasyonunda da durum aynıdır.
Kuluçkanın başarı büyüklüğünü saksağan, cüce karga, kestane kargası, orman baykuşu ve sansar gibi yuva parazitleri belirler. Doğal düşmanları nüfusun azalmasına yol açtığı gibi, av baskısı da populasyonun süratle azalmasına neden olur.
Mavi güvercin kuluçka dönemi dışında topluluk oluşturur ve yaşamını bu topluluklarda geçirir. Yuvadan uçmalarının akabinde gençlerin bir araya gelip toplanmaya başladıkları izlenir. Bu toplanma özellikle göçerlerde güneye gidiş hazırlığı olarak değerlendirilir. 300-500 bireyden oluşan topluluklar oluşturularak göçe başlanır. Kuluçka bakımı ve yavruların beslenmesi önceki tür gibidir. Bu da daha çok tohum, meyve ve üzümle beslenir. Bunların yanında hayvansal besinlere de hayır demez. Özellikle yavru bakım döneminde hayvansal besinleri almayı ister.
Yazan: Prof. Dr. İlhami Kiziroğlu
Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Kaynak: Popüler Bilim Dergisi, Mayıs 2000, Sayı 78, Sayfa 36-42
GÜVERCIN BAKIMININ ESASLARI
Sevgili Yetiştiriciler, hepimizin ortak merakı olan güvercin yetiştiriciliğinin, güvercin sağlığı bakımından da temelini oluşturan, olmazsa olmaz şeklinde de değerlendirebileceğimiz ana kuralları vardır. Uygulanması gereken kurallar nelerdir kısaca açıklayarak başlayalım;
1. Mutlaka standartlara uygun kümes veya kümesler
2. Temizlik ve hijyen
3. Sağlıklı damızlık
4. Finansman
5. Zaman
6. Sportmenlik
1. Kümes
Kümes deyince aklımıza gelen konu; güvercinlerimizin rahat edebileceği, sağlık koşullarına uygun, yaşamları süresince barınabilecekleri güvercin evlerinden söz ediyorum. Kümesleri, bahçe kümesleri, tavan arası kümesleri ve teras kümesleri olarak sınıflandırabiliriz. Kümeslerimizin cephesini, şayet şeçeneğimiz varsa rüzgarın daha ılık estiği, sabah güneşini ve gün boyu güneş ışınlarını alabilen doğu veya güney doğu yönlerine kurarsak kuşlarımızın güneş ışınlarından azami derecede faydalanmalarını sağlarız. Böylece sabahın erken saatlerinde kümesin içersindeki havanında ılıklaşmasını sağlarız. Kümeslerin çok lüks olması önemli değildir ancak ihtiyaçlara cevap vermesi çok önemlidir. Bahçe kümeslerini ve terasta inşa edeceğimiz kümesleri yerden 45cm gibi yüksekliğe kaldırırsak, kümesin altında oluşacak hava sirkülasyonu sayesinde kümes tabanının daima kuru kalmasını sağlarız. İyi bir kümeste dikkat edilmesi gereken en önemli husus kümesin tabanının sürekli olarak kuru kalmasını sağlayan ve kuşlarımızda üst solunum problemleri yaratmayan havalandırma sistemlerinin bulunmasıdır. Bunun için belli zaman dilimlerinde devreye sokacağımız (kuşları yemleme zamanı gibi) elektrikle çalışan havalandırma sistemlerini tercih edebileceğimiz gibi doğal havalandırma sistemlerini de oluşturabiliriz. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli husus kümes içersinde kuşlarımızı cereyana maruz bırakmamaktır. Bu nedenle kümeslerde tek cepheden, tercihen kümeslerin ön yüzünde alttan açılacak havalandırma delikleri ile kümesin içersine temiz hava girmesini sağlarız. Tavandan açacağımız havalandırma bacaları ile de kümesteki istenmeyen kötü hava ve kokuların dışarıya çıkmasını sağlarız. Böylece kuşlarımızı hava akımlarına (cereyan) maruz bırakmaksızın kümeslerimizin hava sirkülasyonunu sağlarız.
Ayrıca kümeslerde kuşlarımızın yuva ölçülerini ve şekillerini belli standartlara göre dizayn edersek hem kuşlarımız rahat eder hem de yuva temizliğinde bizler rahat ederiz. Standartlara uygun yuvadan kastım; bir çift kuşun yaşamlarını sürdürebileceği, rahatlıkla eşleşip yavrularını büyütebilecekleri, kolay temizlenebilmesi için altında tercihen yuva ızgarası olan, içersinde 2 adet yumurtalık konulabilen, önleri gerektiğinde kapatılabilmesi için yuva önü bulunan, yetiştirdiğimiz kuşların fiziki yapılarına uygun ölçülerdeki yuvaları kastediyorum. Bu yuvaların ölçüleri kişisel olarak değişse de, normal ölçüler 40x60x40 veya 40X70X40 gibidir. Konuyu biraz açmak gerekirse ideal bir yuva 40 cm derinlik, 60 cm genişlik, 40 cm yüksekliktedir. Bu standartlara sahip bir yuvada bir çift kuş, konulacak 2 adet yumurtalık sayesinde aynı anda bir çift yavru büyütürken, bir çiftte yumurtaya yatabilir. Yuva önleri sayesinde ise kuşlarımızı yuva içersine kapatıp, burada eşleştirerek, yemini ve suyunu burada vererek doğacak yavruların istediğimiz çiftlere ait olduğundan emin olabiliriz. Ayrıca yuva önlerine takacağımız mamalıklara yem koyarak, hem yavruya bakan çiftlere yardımcı olabiliriz, hem de yavruların ebeveyinlerine bakarak çabucak yem yemeyi öğrenmelerini sağlarız. Yuva altı ızgaraları ise kuşlarımızın dışkılarıyla temasını kestiği için yemin dışkı ile bulaşması sonucu oluşabilecek olan enfeksiyonların önlenmesinde rol oynayan çok önemli faktörlerden biridir. Ayrıca haftada bir kez bu ızgaraları kaldırmak suretiyle yuvalıkları kolayca temizleyebiliriz.
Kümeslerimizin tabanlarını günlük olarak temizlemiyorsak yere koyacağımız taban ızgaraları sayesinde kuşlarımızın dışkıları ile temasını keseriz. Kuşlar yerdeki dışkılara basmadığı için, bu dışkılar daha kısa sürede kuruyup, temizlik aşamasında ise daha kolay temizlenebilecektir. Kümeslerde kuşlarımızın suluklarını yerden takriben 50cm yükseklikteki sehpaların üstüne yerleştirirsek, içeride uçuşan tozların sulukları kirletmesini belli oranda önlemiş oluruz. Kuşlarımızın mutlaka hergün sularını değiştirip tazeleyelim. Böylece uzun süre suluklarda bayat su kalmayacağından suyun bakteri üretmesini de belli oranda önlemiş oluruz. Günlük verdiğimiz suyu direk çeşme suyu yerine, içersine bir miktar su dezenfektasyonu ilave ederek verirsek, sudan geçmesi muhtemel olan bazı enfeksiyonları önlemiş oluruz. Ayrıca kuşlarımıza yemlerini mutlaka temizlenip dezenfekte edilmiş bir zeminde veya yemliklerde vermeliyiz. Sanırım hiç kimse tuvalette yemeğini yemek istemez. Öyleyse bizlerde kuşlarımıza yemlerini özenle hazırlanmış yemliklerinde sunalım. Alacağımız bu basit tedbirlerle kuşlarımızın sağlıklı kalmalarını sağlamış oluruz. Standartlara uygun kümes, yuva, tünek vs. örneklerini TGYB’nin fotoğraf galerisindeki salma örneklerinde görebilirsiniz.
2. Temizlik ve Hijyen
Temizlik ve hijyenik koşullar hastalıkların kolayca yayılmasını önleyeceğinden, mutlaka uygulanması gereken önemli tedbirlerdir. Haftalık yapacağımız kümes temizliği, yerleri, yuvaları, yumurtalıkları, tünekleri ve kümeste kullanılan her türlü ekipmanı kapsamalıdır. Kümes temizliği birkaç aşamalıdır. Birinci aşamada kümesteki her yer ve ekipmanlar (yemlik, suluk vs) temizlenmelidir. Bu periyotta mümkünse elektrik süpürgesi ile kümesteki her yerin küçük tozları alınır. İkinci periyotta ise bir kova içersine konulan bir miktar dezenfektasyon ilacı karıştırılmış ılık su ile bütün yüzeyler silinmek suretiyle, mikropların barınmasına uygun ortam yaratabilecek olan tozlar silinip temizlenir. Son olarak ta dezenfektasyon pompası ile püskürmek suretiyle kümesteki el girmeyen yerlerde dahil olmak üzere her yer dezenfekte edilir. Bu işleme alternatif olarak pürmüz ile yakmayı da deneyebilirsiniz. Unutmamak gerekir ki yakma metodu da mikropların imha edilmesinde çok etkilidir. Ancak çok dikkatli olunmasını tavsiye ederim. Zira yangın çıkarabilirsiniz veya kendinize zarar verebilirsiniz.
3. Sağlıklı damızlık
Damızlık seçimimizi yaparken, kuşun gözle görülebilen ve aranılan vasıfları dışında, sağlık barometrelerinin de dikkate alınması gerektiğini düşünüyorum. Zira sağlıklı yavrular ancak sağlıklı damızlıklardan gelir. Dikkat edilecek olursa doğada sadece en sağlıklı ve en güçlü hayvanlar hayatta kalır ve onlar sürünün damızlığını oluşturur. Bizlerde tabiata fazla aykırı davranmamalıyız. Çok çabuk hastalanan bir damızlık kuşun yavruları da aynı olacaktır. Fakat sağlıklı, her türlü koşullarda hayatta kalmayı başarabilen ve hastalıklara karşı ilaç kullanmaksızın direnç gösterebilen bir damızlık, daima dayanıklı bir soyun atası olacaktır. Bilemiyorum bizler belki de posta güvercini yetiştiricisi olduğumuz için ve bu kuşlar sportif amaçlı yetiştirildiklerinden bu konuda çok hassasiyet gösterebiliriz. Ancak başka ırkları da yetiştirmiş olsaydım, aynı düşüncelerle hareket ederdim.
4. Finansman
Kuş bakımı sanıldığı kadar çok basit ve ucuz olmayıp, mutlaka belli oranda finansmana ihtiyaç duyulmaktadır. Bunları belirtmemdeki neden şayet yeni bir arkadaşımız bu hobiye merak salarsa, kendini nelerin beklediğini bilmesi içindir. Bu harcamaları kısaca özetlemek gerekirse; başlangıçta kuş edinebilmek için bir miktar harcama yapılır. Daha sonra kuşun olağan harcamaları vardır. Yem, ilaç, aşı, vitamin, yem katkıları vs. gibi. Form ve Performans ırklarını besleyen arkadaşların harcamaları aşağı yukarı bunlarla biterken, Posta güvercinleri ile uğraşanları daha farklı harcamalar da beklemektedir. Örneğin yarışları tertipleyen organizatörlere yaptıkları harcamalardan dolayı ödenen kuş başı ücret, ayrıca kuşları yarışlara hazırlamak için kişisel arabalarınızla veya yarış arabasıyla yaptıracağınız antrenmanlara harcanan paralar vs. Yaklaşık 80 –100 adet posta güvercini besleyip yarıştıran bir kümesin senelik harcamaları ortalama 1000 $ civarındadır. Bu bakımdan posta güvercini ile profesyonel anlamda uğraşmayı düşünen yeni arkadaşların işin bu yönünü de göz önünde bulundurmalarını tavsiye ederim.
5. Zaman
Hangi ırkları yetiştiriyorsanız yetiştirin, mutlaka bakımı için belirli bir zamana ihtiyaç vardır. Bu zaman diliminde eğer hava müsaitse kuşlarımızı mutlaka dışarı çıkarıp havalandırmalıyız. Bütün günü kümeslerde kapalı olarak geçiren kuşların bu özgürlüğe her şeyden fazla ihtiyacı olduğunu unutmayalım. Şayet posta güvercini yetiştiricisi ve yarışçısı iseniz size günde en az iki saat gerekiyor demektir. Sabahları 1 saat, akşamları da bir saat olmak üzere günde iki saat uçurtmak gerekiyor. Başka türlü bu GÖKYÜZÜ SAVAŞÇILARINI formda tutamazsınız.
6. Sportmenlik
Her türlü yarış müsabakalarında olduğu gibi güvercin sporunda da yetiştiricinin diğer yetiştiricilere karşı sportmence davranması gerektiğine inanıyorum. Yetiştirici herşeyden önce başkalarının haklarına saygı gösteren, bilgi birikimini paylaşan, dürüst, birlikte aynı hobiyi paylaşan kişilerinde hobilerini yapmalarına imkan tanıyan, başkalarına ait kuşları yakaladığında, mümkünse sahibine iade etmeyi prensip edinmiş ve elindeki ile yetinmeyi bilen bir yapıya sahip olmalıdır. Bunun gerçekleştirilebilmesi içinde mutlaka her yetiştirdiğimiz kuşumuza yıl ve isim markası takılmalıdır. Kuş alımlarında kuş sahibi, sattığı kuşla beraber kuşun markasının karşılığı olan kartını veya pedigresini vererek bir anlamda alıcıya kuşun nüfus kağıdına sahip olma imkanı tanımış olur. Sanırım bu tarzda uygulamalar ile hepimizin korkulu rüyası olan kuş HIRSIZLIĞININDA önüne belirli oranda geçmiş oluruz. Güvercin yetiştirmenin bir AMAÇ değil, bizleri birbirleriyle tanıştıran ve kaynaştıran bir ARAÇ olduğu düşüncesinin, hepimizin bu olaya bakış açısını değiştireceğini tahmin ediyorum. Ayrıca hasta kuşunu bir başka yetiştiriciye satmanın da gittiği yerde doğuracağı sonuçlar açısından son derece sportmenlik dışı bir davranış biçimi olduğunu ifade etmeliyim. Şayet kümesimizde herhangi bir hastalık varsa, bunu çevremizdeki kümeslerin sahiplerine bildirip tedbir almalarını sağlamakta herşeyden önce bir insanlık ve sportmenlik görevidir.
Saygılarımla
Rahmi BOZKIR
GÜVERCİNLERİN YILLIK BAKIMI
Bu yazımda sizlere güvercinlerin bir günlük değil bütün bir yılı kapsayan bakımlarından kısaca bahsetmek istiyorum; güvercin bakımından kastım bir güvercinin bütün yıl boyunca geçireceği devreleri inceleyip, içerisinde bulunduğu şartlara uygun olarak bakılmasıdır. Herhangi bir güvercin için önemli olan devreleri aşağıda belirtmek istiyorum.
1.Tüy dönemi
2.Kış Dönemi
3.Yarış Dönemi
4.Yavru Dönemi
Yukarıda bahsettiğim dönemlerin bazıları sadece Posta Güvercinleriyle ilgili olup diğer ırklarla da uyum göstermektedir. Bu bakımdan her yetiştirici kendi baktığı kuşlarına uygun olarak senelik bakım programları geliştirebilir. Çünkü konunun temel mantığı yetiştirilen her güvercin için aynıdır.
TÜY DÖNEMİ
Yarışlar bittikten sonra veya fantastik güvercin yetiştiricilerinin yavru alma sezonlarının bitiminde yani Eylül ayı itibariyle büyük tüy değiştirme dönemi başlar. Yuva pozisyonuna ve sağlık durumlarına göre kuşlar bu dönemde eski tüylerini düşürüp, yeni tüylerine kavuşurlar. Normalde sağlıklı bir güvercin hiçbir tıbbı müdahaleye gerek duymaksızın bu dönemi en iyi şekilde geçirir. Bu noktadan hareketle kuşlarımız tüy dönemine girmeden önce eşlerinden ayrılıp, erkek ve dişiler ayrı ayrı kümeslere konulmalıdır. Bu sayede kuşlarımız yavru ve yumurta gibi stres arttıran ve tüye girmeyi geciktiren faktörler ortadan kaldırıldığı için daha kolay tüy dönemini geçirirler. Ben normalde Ağustos ayının ilk haftası kuşlarımı ayırırım. Şayet gerek görürsem bazı hastalıklara karşı ön tedavi uygularım. Zira sağlık barometreleri olumlu olmayan kuşlar mükemmel bir tüy dönemi geçirmez. Tüy dönemini en iyi şekilde geçirmeyen bir güvercinden ne yarışçı olur nede damızlık olur. Ayrıca tüy dönemi esnasında kuşlarımıza vereceğimiz antibiyotik türü ilaçlar, kuşlarımızın tüy yapılarında olumsuz etkiler yaratacağı için bütün ön tedavileri bu dönemden önce tamamlamalıyız. Şayet bulunduğunuz ilde kuşlarınızın dışkılarını tetkik ettirebileceğiniz laboratuarlar var ise mutlaka Kurt, Koksidiyoz, Salmonella vs. gibi hastalıklara karşı testlerini yaptırınız. Test sonuçları (+) pozitif ise bulgulara göre tedavilerini yapınız. Tüy dönemi kuşlarda çok yoğun stres oluşturduğu için, özellikle bakımı ve alt yapısı iyi olmayan kümeslerde çeşitli hastalıklar baş gösterir. Bazı kuşlar bu dönem öncesinde iyi hazırlanmadığı için tüye giremez ve ölebilirler. Bütün sorunların temelinde sağlık problemleri ve uygun olmayan yaşam koşulları yatar. Bu nedenle kuşlarımızın sağlıklı kalabilmeleri için uygun ortamları sağlamalıyız. Tüy döneminde kuşlarımız yeni tüylerinin oluşabilmesi çeşitli vücut rezervelerini kullanır. Bu nedenle döneme uygun olarak verilecek olan zengin ve bol çeşitli karışımlar içeren Tüy Dönemi Yemlerini tercih etmeliyiz. Ayrıca haftada 1 veya 2 gün sularına multivitamin verilmelidir. Suya veya yeme vereceğimiz sıvı ya da toz minerallerde kuşlarımızın iyi bir tüye sahip olmasını sağlar. Bu konuyla ilgili Avrupa da çok çeşitli firmaların tüy programları ve ürünleri mevcuttur. Ben reklama girmemek için burada ürün adı belirtmiyorum. Sizlere tüy döneminde haftada 1 veya 2 gün olmak üzere kuşlarınıza Isırgan Otu çayını demleyip içme suyu olarak vermenizi tavsiye ediyorum. Aslında bu tür bitkisel çayları uzmanların hazırlayıp tavsiye ettikleri oranlarda mevsimine göre vermenizi öneririm. Bu sayede, hazırlanan çayın özelliğine göre kuşlarımızı doğal yöntemlerle hastalıklara karşı korumuş oluruz. Tüy döneminde Sayın Yavuz İşçen’inde yazılarında belirttiği gibi dış ve iç parazitlere dikkat edilmelidir. Haftada en az 2 defa kuşlarımıza banyo yaptırırsak ve bu banyolardan bir tanesine güvercinler için hazırlanmış banyo tozlarını kullanırsak, hem tüylerin dökülmesine yardımcı oluruz, hem de istenmeyen parazitlerden kuşlarımızı korumuş oluruz. Şayet banyo tozu bulamazsanız banyo sularına bir miktar elma sirkesi ve sofra tuzu da katabilirsiniz. Her dönemde bakımın temel taşlarından olan bol çeşitli GRİT (güvercin taşı) ürünlerini de vermeyi ihmal etmemek gerekir.
KIŞ DÖNEMİ
Genellikle kışın yavru almayı düşünmeyen kümeslerde kuşlar erkek ve dişiler ayrı ayrı tutulur. Bu dönemde kuşlar havalarında kötü gitmesi sebebiyle çok fazla uçurulmaz. Aslında bu dönem posta güvercinleri için dinlenme dönemidir. Zira bu kuşlar baharda ve yazın yeterince dışarıda bulunup, yarışıp, yavru baktıkları için oldukça yorulmuşlardır. Bu nedenle onlara bir nevi kış uykusuna yatıp, bünyelerini toparlamaları için gerekli ortamın sağlanması şarttır. Bu sezonda kuşlara yem olarak yüksek oranda arpa içeren hafif yemler verilir. Böylece aşırı derecede kilo almaları önlenir. Kışın çok soğuk havalarda kuşların yem yeme ihtiyacı artacağından kuşlara ekstradan yem verilmesinde fayda vardır. Kışın ayrıca kuşlarımızın sularına karıştırarak vereceğiniz bir miktar bal veya pekmez gibi doğal ürünler kuşların soğuğa karşı direnmeleri açısından hayati önem taşır.
YARIŞ DÖNEMİ
Kış döneminin bitiminde baharla birlikte yeni yarış sezonu başlar. Bu dönemden genel ilgi alanı olmadığı için çok fazla bahsetmeyeceğim. Kısaca şunu belirtmem gerekirse, bütün kuşlarımızın gerekli görülen hastalıklara karşı ön tedavileri yapılır ve özellikle PARAMİKSOVİRÜS, SALMONELLA, ÇİÇEK gibi hastalıklara karşı önleyici aşıları yapılır. Bu aşılama periyodunu bütün kuşçuların, hangi ırk kuşu beslerse beslesin, kuşlarını eşe atmadan önce yapmalarını tavsiye ediyorum. Unutmamak gerekir ki; 1GRAM TEDBİR, 1 TON TEDAVİYE BEDELDİR.
YAVRU (ÜRETİM) DÖNEMİ
Kuşlarımızı eşe atıp yavru almadan önce dışkılarını test ettirip, gerekli ise hastalıklara karşı tedavileri yapılır. Daha sonra bütün kuşlar eşlenip yavru (üretim) dönemi başlar. Bu dönemde de kuşlarımızın ekstradan vitaminlere, minerallere, aminoasitlere ve yumurta kabuğunun sağlam oluşabilmesi için kalsiyum ve benzeri elementlere ihtiyacı bulunmaktadır. Vereceğimiz bu ürünlerle hem kuşlarımızın kolay yumurtlamasını sağlarız, hem de doğacak yavruların iskelet yapılarının en iyi şekilde oluşmasını sağlarız. Ayrıca bu döneme uygun olarak yemlemede mutlaka uzmanların hazırlamış olduğu DAMIZLIK VEYA ÜRETİM yemlerinin rasyonlarına itibar edilmesi gerekmektedir. Yavrular 25-30 günlük olunca ebeveyinlerinden ayrılarak kendileri için özel olarak hazırlanmış kümeslere alınır. Böylece kart kuşlar arasında ezilmeleri önlenip yaşıtları arasında daha iyi gelişmeleri sağlanır. Yavrular ayrıldıktan bir hafta sonra Trikonamasis ve Koksidiyosis’e karşı ön tedavileri yapılır. Bu sayede yuvada almaları muhtemel olan enfeksiyonlar baskı altına alınmış olur. Daha sonra bu yavrular özellikle Paramiksovirüs ve Pox’a (çiçek) karşı aşılanır. Bu dönemde yavrulara ilk 3 ay boyunca gelişmelerini en iyi bir şekilde karşılamaları için YAVRU YEMİ verilir.
Burada yeri gelmişken birkaç kelime de Posta Güvercinleri ile ilgili yazmak istiyorum. Düşününki elinde hiçbir pusula veya benzeri gibi yardımcı ekipmanlar olmaksızın, bütün varını yoğunu ortaya koyarak ve her türlü çetin doğa koşullarıyla boğuşarak, atmaca gibi doğal düşmanlarının yanı sıra düşüncesizce onları vuran CANAVARLARINDA engellerine rağmen yuvasına dönmeyi kendine görev arz etmiş olan bir güvercine ancak ve de ancak SAYGI duyulabilir. Bütün bu uğraşlar biz postacılar için sadece ve sadece 1 dakikaya endekslidir. O bir dakika ise kuşun yarıştan eve en önde dönüp, sevinçle kümes üstünde uçtuğunu gördüğümüz andır. İşte o anda dünya ile ilişkiniz kesilir ve bütün dertleri ve yorgunlukları unutarak bu olağan üstü SAVAŞÇILARA verdiğiniz bütün emeğe değdiğini düşünürsünüz. Yediği yemi fazlasıyla hak eden bu SAVAŞÇILAR’a lütfen gereken saygıyı gösterelim. Hiçbir posta güvercini yetiştiricisi de ‘’’O BİR DAKİKAYI UNUTMASIN !
Saygılarımla
Rahmi BOZKIR
KUYRUKÜSTÜ YAĞ BEZESİ
Bir Alman yetiştirici kuyruküstü olmayan güvercinlerle ilgili gözlemlerinde kuyruk telek sayısı 14 ve daha fazla olan ırklarda kuyruküstü bezesi bulunmadığını ve aynı zamanda bu güvercin ırklarının hastalıklara karşı daha duyarlı olduğunu bildirmiştir. Gerçi bu ırklar içerisinde bazı bireylerde küçük de olsa kuyruküstüne rastlamak mümkündür.
Kuyruküstü bezesinin herkesçe bilinen fonksiyonu tüylerin yağlanmasıdır. Güvercinlerde kuyruk ustu bezesinin bu fonksiyonu su kanatlılarına nazaran çok daha önemsizdir. Güvercinlerde bu amaçla deride oluşan “kepeklenme” öne çıkmaktadır. Uzunca bir süre yıkanma olanağı verilmeyen güvercinlere bu olanak tanındığında suda yoğun bir “toz” göze çarpar. İşte bu toz deri kepeklenmesidir. Yine de güvercinlerde de tüylerin yağlanması, tüylerin su geçirgenliğinin azaltılması, tüylerin düzgün “istifi” için kuyruküstünden salgılanan yağ kullanılmaktadır. Aynı zamanda soğuk günlerde tüyler arasındaki hava muhafaza edilerek kuşun vücut sıcaklığını daha yavaş olarak dışarıya vermesi sağlanmakta, bir tur izolasyon oluşturulmaktadır. Bu anlamda bir yorum yapılacak olursa tüylerini yağlayamayanlar, yani kuyruküstu bezesi bulunmayanlar vücut sıcaklıklarını korumak için daha fazla enerji harcamak zorunda kalacaklardır. Metabolizmaları da buna bağlı olarak ısı üretme işiyle daha fazla ilgilenmek durumundadır. Bu arada bağışıklık sistemi ikinci plana itilebilir ve dolayısıyla bu kuşlar hastalıklara daha duyarlı olabilirler.
Kuyruk ustu bezesi ile ilgili araştırma sayısı kısıtlıdır. Özellikle güvercinlerde yok denecek kadar az araştırmaya rastlanmıştır. Bu nedenle aşağıda, farklı kanatlı türlerinde kuyruküstu bezesi ile ilgili bazı araştırmalardan önemli olan noktalar özetlenmiştir.
Kaya güvercininde (yabani güvercin) kuyruküstü bezesinin cerrahi yöntemlerle uzaklaştırılmasının kuşun genel durumuna ve görünüşüne bir etkisinin olmadığı sonucuna varılmıştır. Benzer şekilde bıldırcınlarda yapılan bir çalışmada kuyruküstü bezesi uzaklaştırılmış olanlarla kuyruküstü bezesi mevcut olanlar arasında vücut gelişimi, vücut sıcaklığı ve hematolojik değerler (kan değerleri) arasında bir fark bulunamamıştır. Ancak bu çalışmalarla ilgili olarak dikkat edilmesi gereken nokta gözlemlerin belli bir süre ile kısıtlı olmasıdır.
İsketelerde yapılan bir çalışmada, kuyruküstü bezesinin büyüklüğü ve salgı miktarı ile kuş üzerinde bulunan tüy akarlarının ( kuşçular yanlış olarak tüy biti diyorlar ) sayısı arasında pozitif bir ilişki saptanmıştır. Yani kuyruküstü bezesi büyük ve daha fazla yağ salgılayanlar üzerinde daha fazla sayıda akara rastlamışlar. Araştırıcılar kuyruküstü bezesi salgısının kokusunun söz konusu parazitler üzerinde çekici bir etkisi olduğu kanaatine varmışlardır. Buna göre akarlar açısından kuyruk ustu bezesi olmayan güvercin ırklarının daha avantajlı olması gerekir.
Tavuklarda yapılan ilginç bir araştırmada belli sayıda tavuk iki gruba ayrılmış ve bir gruptaki hayvanların kuyruküstü bezesi uzaklaştırılmıştır. Altmış gün sonra yapılan incelemelerde sağlam gruptaki tavukların tüylerinde bulunan mikroorganizma (mikrop) türleri ile kuyruküstü bezesi uzaklaştırılmış gruptaki tavukların tüylerinde bulunan mikroorganizma türlerinin birbirlerinden farklı oldukları görülmüştür. Sağlam grupta patojen olmayan (hastalık yapmayan) ve hatta salgıları ile (antibiyotik) patojen mikroorganizmaların çoğalmasını önleyen türlere rastlanırken, kuyruküstü alınmış gruptaki tavukların üzerinde yalnızca patojen (hastalık yapıcı) mikroorganizmalara rastlanmıştır. Herhalde kuyruk ustu salgısı, tavukların üzerinde simbiyotik (tavuk ile ortak) olarak yaşamlarını sürdüren mikroorganizmalar için besin ortamı görevini görüyor.
Tüm bunların yanısıra kuyruküstü bezesi salgısının bir tür fungusit (mantar öldürücü) olduğu bilinmektedir. Tavuklarda yapılan çalışma ve kuyruküstü salgısının son olarak anılan özelliği de, kuyruküstü olmayan ırkların hastalıklara daha duyarlı olabilecekleri savını güçlendirmekte ve açıklamaktadır.
Doç. Dr. Türker SAVAŞ
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi
Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü
GÜVERCİNLERİMİZİN BARINDIRILMALARI
Yurdumuzda güvercinler oldukça yüksek paralar karşılığı alınıp satılırken barındırılmaları konusuna yeterli titizlik gösterilmemektedir. Çoğu kuşçumuz rastgele bulduğu malzemelerden kuşlarına barınak yapmaktadır. Halbuki güvercin yetiriciliğinde başarının anahtarı barınağın kuşların gereksinimlerine uymasından geçer. Mevcut kümeslerde yetersiz havalandırma ilk anda göze çarpan en önemli unsurdur. Güvercinlerimizin soğuktan zarar görmeyecekleri gerçeğinden hareketle kümes havalandırılmasına dikkat edilmelidir. Hava cereyanı ve nem hayvanlarımızın sağlığını olumsuz olarak etkiler. Bu nedenle kümeslerin bir tarafında ve yeterli büyüklükte havalandırma pencereleri bulunmalıdır. Hatta bunun yanı sıra hava cereyanının doğrudan hayvanların bulundukları (yuvalık, tünek) yere gelmemesine dikkat ederek havalandırma bacaları da konulmalıdır. Böylece güvercinlerin dışkısından kaynaklanan nem ve amonyağın da kümesten atılması sağlanır. Havalandırma pencereleri veya açıklıklarının hakim rüzgar tarafında olmamasına dikkat edilmelidir. Buna bağlı olarak kümeslerin önünün genellikle güney, güneydoğuya bakmasını önerebiliriz.
Sorunlu diğer bir nokta altlıktır. Kümeslerimizin tabanının beton olması ve sık sık dışkının temizlenmesi en idealidir. Ancak zaman darlığı nedeniyle birçok kuşçu bunu yapamamaktadır. Kümeslerde altlık olarak kuru kum-kireç karışımı konulabilir. Bu takdirde dahi belli aralıklarla bu kum yenisiyle değiştirilmelidir. Avrupa’da Posta güvercini yetiştiricilerinin kullandığı diğer bir altlık türü ise kalın buğday sapıdır. Bu şekilde altlık ıslandıkça veya kirlendikçe üzerine yenisi konulur.
Kümesin büyüklüğünün içeride barındıracağınız güvercin sayısı ile doğru orantılı olmasına dikkat edilmelidir. Güvercin sayısının yüksek olduğu nispeten küçük kümesler, hastalıklardan tutun da dölsüz yumurtaya kadar birçok sorunun ana nedenidir. Ülkemiz yetiştiricisi bu konuyu da yeterince dikkate almamaktadır. Güvercin literatüründe verimli kümeslerde 1 m3’e bir çift güvercin düşmesi gerektiği bildirilmektedir. Elbette ki bu standart bir çiftten yıl boyunca elde edilecek yavru sayısını dikkate almaktadır.
Mümkünse kümesin birkaç bölmeye ayrılmasının bazı noktalarda büyük yararı vardır. Örneğin, salgın hastalıklarda, bir bölmedeki kuşlar hastalanınca, yeterli titizlik gösterilirse diğer bölmedekilerin hastalanmaları önlenebilir. Bunun yanısıra yeme düştükten sonra yavruların anaçlardan ayrılması daha iyi gelişmelerini sağlamaktadır. Ayrıca kışın eşlerin ayrılması gerekmektedir. Bu takdirde de birden fazla bölmeye gereksinim vardır.
Anaçların bulunduğu bölmede her çift için bir yuvalık ve en az güvercin sayısı kadar tünek bulunmalıdır. Yuvalıkların yeterince büyük olması gerekir. İdeal yuvalık büyüklüğü 70 cm x 40 cm x 40 cm olmasına rağmen yer durumuna göre yuvalıkların boyutları ile oynanabilir. Ancak 50 cm x 35 cm x 35 cm boyutlarından daha küçük yuvalıklar önerilmemektedir. Yuvalıkların tamamen kapatılabilmesi gereksiz olarak pisletilmelerini önlerken, diğer yandan istediğiniz kuşa istediğiniz yuvalığa alıştırma kolaylığı da sağlar. Hatta bu yuvalıkların yarıdan kapatılabilmesi eşleştirmede de kolaylık getirir. Erkek güvercin yuvaya alıştırıldıktan sonra eş olarak verilecek dişi yuvalığa kapatılır. Erkek güvercin yuvalıktaki kapatılmayan bölmeye girip çıkabilir. Böylece erkeğin dişi kuşu dövmesi önlenir ve eşleşme çok çabuk gerçekleşir.
Her bölmede güvercin sayısından fazla sayıda bireysel tünek bulunmalıdır. Tüneklerde hayvanların birbirlerini kirletmemelerine dikkat edilmelidir. Bu amaçla çatı şeklinde bireysel tünekler kullanılabileceği gibi diğer pratik bir tünek şekli kümesin bir duvarının 7 cm genişliğinde tahta ile her kuş için 30 cm aralıklarla bölünmüş bir çerçevedir.
DOÇ.DR. TÜRKER SAVAŞ
GÜVERCİN YETİŞTİRİCİLİĞİNDE
YAVRU BAKIMI
17 günde yumurtadan çıkan güvercin yavruları, ilk hafta gözleri kapalı ve hav tüyleri ile kaplıdırlar. Hav tüylerinin sıklığı ve uzunluğu ırklara ve renklere göre farklılık gösterir. Yavrular ilk günlerde ana ve babanın kursağından salgılanan ve “güvercin sütü” ya da “kursak sütü” (halk dilinde maya) adı verilen proteince zengin bir besin maddesi ile beslenirler. İlk haftadan sonra bu süt yerini yavaş yavaş ana ve babanın kursağında ıslatılmış dane yeme bırakır. Özellikle bu dönemde yemin karışık muhabbet kuşu yemi ile takviye edilmesinin yavruların gelişmesine olumlu katkısı vardır. Yavru döneminde anaçlar sabah ve akşam olmak üzere günde iki öğün yemlenmelidirler. Yavru bulunmadığı döneme nazaran yemleme süresinin uzatılmasına dikkat edilmelidir. Zira ebeveyn kuşlar önce yavruları sonra da kendilerini yeterince besleyebilmelidirler. Eğer yemleme süresi kısa olursa yavruya verilen yemde bir süre sonra azalmakta, yavruların gelişmesi yavaşlamaktadır. Eğer mümkünse çok sıcak günlerde öğle vakti de çok az miktarda yemleme yapılarak, yem ile birlikte yavrulara su verilmesi sağlanmalıdır. Yavrulu anaçların önünde sürekli yem olması ilk günlerde bir sorun teşkil etmese de bir süre sonra yavrular doyduklarından dolayı ana ve babalarından yem istememektedirler. Yavru tarafından yemlenme isteği yeterince güçlü olmazsa bir süre sonra ana ve babaların da yemleme isteği azalmaktadır. Yavruya bakma güdüsünü ayakta tutabilmek için iki kez yemleme ile yavruların yemlenme isteklerinin her zaman güçlü kalması sağlanmalıdır.
Birinci haftadan itibaren tüylenme yavaş yavaş başlar. Bu günlerde yavrular künyelenmelidirler. Eğer yavruları 7 günlük yaşta künyelemezseniz künyelerin ayaklara geçmesi çok zorlaşmaktadır. Mümkünse 15 günlük yavruların yanına, yuvalıklara yem konmalıdır. Eğer bu mümkün değilse 21 günlük yavrular yere bırakılmalı, böylece yemlenirken ana ve babalarını görmeleri sağlanmalıdır. Bu şekilde yavrular çok kısa süre sonra yem yiyebilmektedir. Yavrular yere bırakıldıklarında yuvalıklara ulaşamayacak kadar küçük olmalıdırlar, ya da yuvalıklar yerden yeterince yükseklikte bulunmalıdır. Aksi takdirde yavrular yabancı çiftlerin yuvalığına girmekte ve yuvalık sahipleri tarafından gagalanmakta, dövülmektedirler. Yavrular 28 günlük yaşta yem yiyebilmeliler ve ebeveynlerinden ayrılmalıdırlar. Yeme düşen yavruların önünde ilk hafta sürekli yem bulunmalıdır. Bu dönemde yavrular gözlenerek, hepsinin su içip yem yediklerinden emin olunmalıdır. Yavrular genellikle yem yemeye su içmeden daha önce başlamaktadır. Suyu bulamayan yavruların gagaları ara sıra suluğa sokularak içmeleri sağlanmalıdır. Bir süre sonra tüm yavruların yem yedikleri ve su içtikleri görülecektir. Bundan sonra yavrularınızın uçurma ve alıştırma antrenmanlarına geçebilirsiniz.
DOÇ. DR.TÜRKER SAVAŞ
GÜVERCİNLERDE BİLİNCİN VARLIĞI ÜZERİNE BİR DENEY
Bir şeyin yeniden nerede ortaya çıkacağını tahmin edebilen hayvan, kafada çözümleme konusunda temel bir yeteneğe sahip demektir. Julia Neiwork ile Mark Rilling’in Michigan Eyalet Üniversitesinde yürüttükleri araştırmanın dayandığı mantık da buydu.
Araştırmalarında güvercinlerle kolu gözden kaybolup yeniden ortaya çıkan bir saat kadranı gösterilmekteydi. Saatin kullanılmasındaki amaç güvercinlere zaman kavramını aşılamak değil, düzenli ve önceden tahmin edilebilen bir hareketi olan, gözden kaybolduğunda yeniden nerede ortaya çıkacağı kolaylıkla bulunabilecek bir uyarıcı sağlamaktı. Bu da saatin koluydu. Deneyde kullanılan saat kadranında, 12’ den başlayıp saniyede 90 derecelik bir açı yaparak aynı hızda dönen tek bir kol vardı. Araştırmacıların yaptığı düzenlemeye göre kol saat 3 ü gösterdiğinde gözden kayboluyor, bir süre sonra başka bir noktada yeniden ortaya çıkıyordu. Araştırmacıların cevabını aradığı soru, saat 3 konumundayken gözden kaybolan kolun, eğer belli bir hızla hareket ediyorsa belli bir süre sonra nerede ortaya çıkacağını güvercinlerin bulup bulamayacağıydı. Başka bir değişle güvercinler kolu görmedikleri halde nerede ortaya çıkacağını tahmin edebilecekler miydi?
Neiwork ve Rilling yaptıkları deneyde, saatin kolu için üç farklı hareket biçimi belirlediler. Bunların üçünde de güvercin, saat kadranında 12 konumundan 3 konumuna sabit hızla ilerleyen bir kol görünüyordu. İlkinde kol aynı sabit hızla dönerek 12 konumuna geri dönüyordu. İkincisinde kol saat 3’ te gözden kayboluyor, aynı hızla hareket etmesi halinde görülmesi beklenebilecek 4:30 ya da 6 gibi bir konumda yeniden ortaya çıkıyordu. Üçüncü seçenekte ise kol yine 3’ te gözden kayboluyor, ancak aynı hızla hareket etmesi halinde yeniden görülebileceği yerle ilgisi olmayan bir yer ve zamanda ortaya çıkıyordu. Yani 4:30 ya da 6 konumuna daha çabuk ya da daha yavaş ulaşıyordu.
Güvercinler için bir yemleme tuşu konmuştu ve bu tuşu sadece, kendilerine gösterilen kadrandaki kol sabit bir hızla döndüğü zaman gagaladıklarında yem alabiliyorlardı. Kolun sürekli göz önünde olması ya da kaybolup yeniden ortaya çıkması önemli değildi. Yani, güvercinler yukarıda anlattığımız, kolun üç değişik hareket biçiminden ilk ikisinde tuşu gagaladıklarında yem alacak şekilde eğitilmişlerdi. Ancak, gözden kaybolduktan sonra belirsiz bir zamanda yeniden ortaya çıkan bir kol gösterildiğinde (3.seçenek) tuşa ne kadar vursalar da yem verilmiyordu. Şaşırtıcı ama, güvercinler bunu yapmayı öğrendiler. Güvercinlerin, saat 3 konumuna geldiğinde ortadan kaybolan bir kolla (2. ve 3.seçenekler) tüm dönüşü boyunca göz önünde olan bir kol (1.seçenek) arasındaki farkı ayırt etmeleri bizi çok fazla şaşırtmayabilirdi. Ama 1. ve 2. seçenek arasında bir benzerlik bulunduğunu (kol gözden kaybolsa da kaybolmasa da sabit hızla hareket etmektedir) ve bunların ikisinin de 3. seçenekten (kol gözden kaybolduktan sonra farklı bir hızla hareket etmiştir, çünkü beklenmeyen bir zaman ve yerde ortaya çıkmıştır) farklı olduğunu anlayabilmeleri önemli bir başarıdır. Ve güvercinler bu başarıyı sağlayabilmişlerdir.
Peki şöyle bir olasılık yok mu? güvercinler kolun daha önceki hareketine bakarak ileriyi gerçekten tahmin etmeyip, sadece kolun üç ayrı hareket biçimindeki özelliklerini öğrenmiş olamazlar mı? Belki de şunlara benzer kurallar öğrenmişlerdir: ‘eğer kol sürekli göz önündeyse tuşu gagala ve yemini al’ (1.seçenek), ‘eğer kayboluyor ve iki saniye sonra kadranın altında yeniden ortaya çıkıyorsa gagala ve yemini al’ (2.seçenek) ve ‘eğer kol ortadan kayboluyor kadranın altında iki saniyeden az ya da uzun bir zamanda ortaya çıkıyorsa gagalama’ Bu üç kural, gerçek öyle olmasa da güvercinlerin kolun konumunu doğru olarak öncede tahmin edebildikleri izlenimini yaratmalarına imkan verecektir. Burada önemli olan, hedefin değiştirilerek duruma bir yenilik getirmesi ve böylece eski kuralların bozulması durumunda ne olacağıdır.
Şimdi varsayalım ki saatin kolu daha önce olduğu gibi yine saat 3 konumunda gözden kayboluyor ve kadranda güvercinlerin daha önce hiç görmediği bir yerde yeniden ortaya çıkıyor. Bu durumda güvercinler sabit bir hızla hareket eden bir kolla belirsiz bir hızla ilerleyen kolu birbirinden ayırt edebilirler mi? Evet edebilirler. Güvercinler, görünmeden ilerlediğinde saniyede 90 derecelik sabit hıza uygun bir yerde (örneğin, saat 5 ya da 7) ortaya çıkan kolla aynı yerde ortaya çıkabilmek için daha hızlı ya da yavaş hareket etmesi gereken kolu derhal ayırt etmişlerdir.
Böylece görüldü ki güvercinler kolun yeniden ortaya çıkışındaki gecikmeyi fark etmekle kalmıyor, aynı zamanda bu gecikmenin kolun gözden kaybolmadan önceki hızıyla uyumlu olup olmadığını da fark ediyorlardı. Bunu yapabilmek için kolun görüş alanı dışında olduğu zaman içindeki hızını tahmin ederek, belli bir gecikme sonunda yeniden nerede ortaya çıkabileceğini çözümlemiş olmaları gerekir. Dünyanın içsel bir görüntüsüne sahip olmak ve bunun üzerinde değişiklikler yapabilmek –bu durumda hızın sabit olduğu varsayımıyla kolun hareketini önceden tahmin edebilmek- ise daha önce de belirlediğimiz gibi düşünmenin ilk adımıdır.
Marian Stamp Dawkins
Hayvanların Sessiz Dünyası
Tübitak Popüler Bilim Kitapları. S.162
GÜVERCİN TUTKUSU
Dokuz yaşındaydım. Dayım İzmir’deki bir tanıdığından üç çift güvercin almıştı. Ben o yazı, hayalimde dayımın güvercinleriyle, Almanya’da annemlerin yanında geçirmiştim. Döndüğümde dayımın güvercinleri kaçırdığını, güvercinlerden üçünün geri döndüklerini ancak kedi korkusundan kümeslerine girmediklerini öğrendim. İki beyaz erkek, biri tepeli, dişi olan ise “Çilli”. Onları yakaladık ve dayım bana verdi. Güvercinlere ilgim daha eski aslında, ama dayımın bu üç güvercini ilk güvercinlerim oldu. Özellikle “Çilli” bir efsaneydi çocukluğumda.
Güvercinin bugün dünyada bilinen 800 ırkı bulunmaktadır. Bu ırklara ait güvercinlerin dış yapıları birbirinden o kadar farklıdır ki, bunları bilmeyenlere gösterip, hepsine güvercin deyip inandırmak oldukça zor. Güvercinler bu yönleriyle olsa gerek, evrim teorisinin mimarı Darwin tarafından, doğal seçilim ilkesini açıkladığı kitabında örnek olarak kullanılmışlar. Yine, güvercinin kitlelerin sevgilisi olmasına yol açan önemli bir özellikleridir, fiziksel görünüşlerindeki bu çeşitlilik. Bir an çocukluğumuza dönelim. “Kül Kedisi”nin beyaz perdedeki yansımasında, Sindrella’nın en yakın arkadaşları, geniş yelpaze kuyrukları, mağrur yürüyüşleriyle tavus güvercinleridir.
Fakat herhalde güvercin denince ilk akla gelen özelliklerinden birisi bu kuşların yuvalarına bağlılıklarıdır. İnsanlar güvercinlerin bu özelliklerinden yararlanmasını da bilmişler, posta güvercinleri yaratmışlar. Romalılar, özellikle savaşlar esnasında haberleşmek için güvercinlerden yararlanmışlar. Bağdat halifelerinin posta güvercinlerine çok değer verdikleri bilinmektedir. Çin’de ise, M.Ö. 300 yılında, tüm Çin'i kapsayan bir posta güvercini ağı kurulmuştu. Posta güvercinleri gerçek görevlerini ikinci Dünya Savaşı sonuna dek sürdürmüşlerdir. Günümüzde ise “küçük adamın yarış atı” olarak anılmaktadırlar. Birçok ülkede posta güvercini yarışları oldukça ilgi gören, boş zaman faaliyetleri arasındadır. Posta güvercincilerinin, merkezi Belçika’da olan Uluslar arası bir federasyonları bulunmaktadır. Bu “sevdanın” büyüklüğüne örnek olması açısından, söz konusu federasyona üye Alman Posta Güvercini Yetiştiricileri Birliği’nin 75.000 aktif üyesi bulunmaktadır. Alman posta güvercini yarışlarının en uzun etabı Barselona etabıdır, yaklaşık 2000 km.
“Güvercin, aşk tanrısının kutsal kuşundan sokak güvercinlerine”, İsviçre’li biyoloji Profesörü Daniel Haag-Wackernagel tarafından yazılan ve güvercinin kültür tarihi içerisindeki yerini derleyen muazzam bir yapıt. Prof. Haag-Wackernagel “sokak güvercini sorunu” üzerinde çalışan bir bilimci. Sokak güvercini de mi ne? Bizim şehirlerimizde özellikle camiler civarında çokça bulunan güvercinler. İstanbul Eminönü Camisinin görüntüsünün bütünleştiği kuşlar. Prof. Haag-Wackernagel bu güvercinlerde, insani ve bilimsel yöntemlerle populasyon büyüklüğünü kontrol altında tutmanın yollarını arıyor.
Güvercin ve kültür tarihi dedik de, Nuh’a suların çekildiğini gagasında getirdiği zeytin dalı ile haber veren, İslam Peygamberinin düşmanlarını aldatan güvercini hepimiz biliriz. Güvercin neredeyse tüm çok tanrılı ve tek tanrılı dinlerde genellikle iyi olarak anılmaktadır. Birçok antik figürde ve duvar resimlerinde güvercin motifine rastlamak mümkündür. Güvercinin günümüzdeki yaygın kültürel değeri ise barış sembolü olarak görülmesidir.
Aşağıdaki Bandırma manisi günümüzde güvercinin en yaygın olarak bilinen özelliğini yansıtmaktadır.
“Evlerinin önü bakla,
Güvercinler Atar Takla
İki Gözüm Ahmet Abim,
Kesenin Cebini Yokla”
Taklacı güvercinler taklalarını, güvercin taklası oyunundan farklı olarak havada, kanatları ekseninde geriye doğru atarlar. Bunların içerisinde birer birer takla atanlar vardır; ikişer ikişer, daha fazla ve hatta bazıları taklalarını yere kadar peş peşe sıralarlar. Bazıları ise takla atmaktan uçamazlar.
Güvercinler neden takla atarlar? Prof. Nicolai evcil güvercinin atası olan yabani güvercinde (kaya güvercini, Columba livia) bu özelliğin görülmediğini, genlerdeki bir değişim (mutasyon) sonrasında takla atmanın, taklacı güvercinde kur davranışının hipertrofiye, yani abartılmış bir hali olduğunu söyler. Ülkemizde en yaygın olarak yetiştirilen ırk Takla güvercinidir. Bazı yörelerde Mardin olarak da anılır. Kökeni Doğu, Güneydoğu Anadolu Bölgesidir. Genellikle paçalı olan bu ırk, tüy rengi bakımından çeşitlilik gösterir. Uçuş ve takla özelliğine gelince, uzun süre istemsiz olarak havada kalır. Kümesinin bulunduğu dama süzülerek gelir, alçalır; kondu, konacak dersiniz birden kanatlarını birbirine vurarak ve arada birer takla atarak dimdik yukarıya doğru çıkar. Bu sesli “oyun” birkaç saat sürebilir.
Bazı Avrupa ırkları var, çok yüksekte, gözün algılayamayacağı yükseklikte uçma özellikleri olan ya da bir gün boyunca aç susuz havada, evinin etrafında daireler çizen ırklar. Bu ırklar, 18. ve 19. yüzyıllarda Güney Asya, özellikle Hindistan’dan Avrupa’ya getirilen taklacı güvercinlerin yüksek ya da uzun süreli uçma yönünden seçilen torunları. Ama artık takla atmıyorlar, performanslarının tamamını uçmaya veriyorlar.
Galiba biz Türkler havada akrobasi yapmayan güvercinleri sevmiyoruz. Zira “yalnızca uçan” güvercinleri, farklı terimlerle de olsa “yoz” olarak nitelendiriyoruz. Akrobasi deyince örneğin, taklacı güvercinlerin dışında, kümese doğru uçarken yerdeki güvercinlerin kanat çırpmalarını gördüğünde gaga kuyruk ekseninde, pervane gibi hızla dönen bir güvercin ırkı da var. Dönek adı verilen ve Yunanlılar tarafından da sevilen, kökeni Batı Anadolu’ya dayanan bir ırk. Daha başkaları da var, marifetli ırklar grubunda, Kelebek, Dolapçı, Taklambaç, Trakya Taklacısı gibi.
Güvercin sevgisi kişiyi, insanı sevmeye zorluyor adeta. Tersini de söylemek mümkün, hayvanları seven insanlar diğer insanları da seviyorlar ve doğayı. Kendimden örnek vereyim. Güvercin beni Türkiye’nin tüm kentlerine bağlıyor. Tüm Türkiye’de insanlar tanıyorum, sevdiğim insanlar; tek bağımız, ortaklığımız güvercin. Ülkeleri birbirine bağlıyor; dilini bildiğim veya bilmediğim kişilerden mektup, elektronik posta alıyorum. Güvercin dendiğinde kıtaları aşıyor insanlar. Bir gün sabahın dördünde ABD’den tanımadığım Yunanlı bir kuşçu telefonla aradı, Dönek güvercini istiyordu. “Kuşbaz” olmak ne büyük şans!
Doç. Dr. Türker SAVAŞ
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Ziraat Fakültesi
TGYB Arşivi
çok iyi bir makale teşekkür ederim .
YanıtlaSilMerhaba,
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. Add libitum yerine güvercinlerin önünde daima temiz su olmalıdır. Asla susuz bırakılmamalıdır demek her kesin anlaması açısından daha dogru olmaz mı ?
Saygılarımla. Zuhal Daştan
Güvercinlerin doğal olarak uçuş performansını nasil attıra biliriz
YanıtlaSiluzun uzun anlatacağınıza özellikle yuvalarının bir görüntüsünü çizmiş olsaydınız daha kısa yoldan meseleyi anlatmiş olurdunuz.
YanıtlaSilÇekincesiz "Rick Simpson Oil" ile çalışmayı tavsiye ederim, Dürüst Minnettarlığım, THC içeriğinin gücü çok yüksek olan yüksek kaliteli RSO Kenevir Yağı ile ölmekte olan hayatımı kurtardığı için Dr. Rick Simpson'a gidiyor. Birkaç yıl önce bana ölümcül bir akciğer kanseri teşhisi kondu, her türlü ilacı boşuna denedik ve hatta evde DIY Rick Simpson yağını kendimiz üretmeye çalıştık ama daha kötüsünden daha fazla zarar verdik, Ta ki Facebook'ta Kenevir Yağının bir kanser hastasını nasıl iyileştirdiğine dair bir gönderi gördüm, ardından Dr.Rick Simpson ile iletişime geçtiğimde denemeye karar verdim ve sorunumun her ayrıntısını ona açıkladım ve bana bu Kenevir Yağının iyileşeceğini söyledi Kanser sorunum ancak en kısa zamanda sipariş verebilirsem. Daha sonra satın almam için dozu hesapladı, hesapladığı dozajın sipariş ettiğim 60 gram yağ artı "30 gram bakım gerektirmeyen" olduğunu düşünüyorum. Önümüzdeki 48 saat içinde Kenevir Yağı için hemen sipariş verirsem, ilacın verileceği söylendi. Teslimat hizmetlerinden adım adım kapıma git, Hemen sipariş verdim, kullanım talimat kılavuzuyla birlikte tam olarak Dr. Rick Simpson tarafından söylendiği zaman teslim edildiğini gördüm, Bugün cesurca şunu söyleyebilirim. Kanser sorunu Hepsi Yüce Tanrı'ya, Dr. Rick Simpson'a ve o yıllarda yanımda olan sevgili karıma teşekkürler. Şimdi sağlıklı bir hayat yaşıyorum ve bu kısa tanıklığı paylaşmaktaki en büyük önceliğim bu Ölümcül Kanser Hastalığından muzdarip olanlar içindir, Lütfen sessizce ölmeyin, bugün bu Ölümcül Kanser Hastalığının bir tedavisi var. Daha fazla zaman kaybetmeden lütfen E-posta: cbdoilfort@gmail.com veya WhatsApp +1-781-656-7138 aracılığıyla Dr. Rick Simpson ile ("Rick Simpson Oil" RSO) ile iletişime geçin.
YanıtlaSilBugün, Rick Simpson Kenevir Yağı'nın büyüklüğünü ve ilacı satın almak isteyenler için Dr. Rick Simpson'a E-posta yoluyla: cbdoilfort@gmail.com veya WhatsApp +1-781-656-7138 aracılığıyla ulaşın.
Kenevir Yağı, Kanser Hastalığının ilacıdır. Kendi hayatınızı ve başkalarının hayatını kurtarın.